Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir ki?”
Bu cümle, hafta boyunca yaşadığım ruh halinin özeti oldu. Aslında, bu hafta, çocuklara ve gençlere yönelik eserleriyle üç neslin yazarı, usta kalem Gülten Dayıoğlu’nun 80 yaşında tamamladığı 80. kitabının müjdesini vermek üzere hazırlık yapmıştım. Kaybettiğimiz canların acısı, sevinci gölgelese de, ben içimden yükselen ve her daim ‘Oku’ diyen sese kulak verdim, karanlığın koyulaştığı anda yine kitaba sığındım. Gülten Dayıoğlu’nun 22 Mart’ta Altın Kitaplar’dan yayınlanacak ‘Yoksa Ben O muyum‘ adlı romanıyla ilgili ilk notlarımı paylaşmak istedim;
‘Yoksa Ben O muyum?’ sadece gençlerin değil yetişkinlerin de ilgisini çekecek bir hikaye vadediyor, zaten +13 ibaresiyle yayınlanıyor.
15. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan Şaman kız Bürküt’ün hikayesi çarpıcı bir kurguyla okucuya ulaşıyor.
Sözün başında Gülten Dayıoğlu’nun anlattığı kitabın yıllara yayılan yazılış serüveni, en az romanın kendisi kadar heyecan uyandırıyor.
Gülten Dayıoğlu, başkahramanı olan Şaman kız Bürküt’ün hikayesini 16 yıl önce yazmaya karar vermiş. Eski Türk kavimlerinin inancı Şamanizmi daha iyi anlamak için derin araştırmalara girişmiş. 50 yılı aşkın süredir olduğu gibi, yazdıklarının birbirine benzememesi için, yeni bir konu bulma heyecanıyla yola çıkmış.
Lise yıllarında dönem ödevi olarak hazırladığı Şamanizme dair bildiklerini yeterli görmeyip, yeniden konunun üzerine eğilmiş, Türki Cumhuriyetleri’ne gidip, birçok ülkede, yaşayan Şamanlarla tanışmış.
Romanın yarısı 15. yüzyılda yaşandığı için, o yüzyılın toplumsal, kültürel özelliklerini de araştırmak kaçınılmaz olmuş. Çok araştırıp, çok bilgi edinince, hepsini bir kurguya koymak, romana uyarlamak mümkün değil diye düşünerek, roman planını rafa kaldırmış. Şaman kız Bürküt, bir kenarda beklerken, O, onlarca yeni kitap yazmış.
O süre zarfında, hem eşinin hem de kendisinin sağlık sorunlarıyla başetmek durumunda kalmış. Ama yine eşinin “Yaz artık şu romanı” demesiyle harekete geçip, Şaman kızını yazmaya başlamış .
İnanması zor olsa da, Gülten Dayıoğlu, ruhlarının ikinci kez başka bir bedende yeniden dünyaya geldiğini ifade edenlerle konuşmuş. Geçmiş hayatların bizim evrenimizdeki zaman akışı içinde kaybolduğu, ama paralel evrenlerde devam ettiği varsayımını kurgusuna katmış.
Hayran olduğu Stephen Hawking’in, “Dünyamız eskiyor , insanlar kendilerine uzayda yeni dünyalar aramak zorundadır” şeklindeki sözleri, O’na güç vermiş. Sonunda ‘Yoksa Ben O muyum‘ adını verdiği romanını tamamlamış.
Ben de, ‘eskiyen dünyamızdan geriye kalanı barış ve huzur içinde yaşamak dileğiyle’ diyerek bu yazıyı sonlandırıyorum.