Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Acıyı paylaşmak çok zor. Hele acının ötesine geçmek en zoru. Yanıbaşımızda yaşanan acıları anlayabilmek içinse bazen bir romanın sayfaları arasında kaybolmak gerekiyor. Zülfü Livaneli’nin son romanı tam da böyle bir zamana denk geliyor. Adıyla müsemma, içimizdeki ‘huzursuzluk’ kitabın satırlarından yüzümüze çarpıyor.

Yüzlerce yıllık önyargılar, hiç sorgulanmadan, hâlâ masum insanların kanıyla ödedikleri bedel oluyor. Aynı kendi kanını içmeye doyamayan çöldeki deve gibi, tüm Orta Doğu ‘harese’ kurbanı. Yani bir türlü tükenmek bilmeyen hırsının esiri.

Haberin Devamı

Livaneli’nin son romanı ‘Huzursuzluk’ 15 günde ikinci baskıyı yapıyor. Türkiye bu kitabı soluksuz okuyor. Kitaba gösterilen böylesi ilgi memnun ediyor, elbette. Ama bir yandan da toplum olarak içine düştüğümüz ‘huzursuz’ ruh halinin de göstergesi oluyor.

Sünni genç Hüseyin ile Ezidi kadını Meleknaz’ın içler acısı hikayesi, medeniyetin beşiği kadim şehir Mardin ve civarında yaşanıyor. Ve ne yazık ki şimdiki zamanda geçiyor.

MELEK DE ŞEYTAN DA BiZiZ
İnançların birleştirmek yerine ayrıştırdığı, birbirine düşman ettiği insanların acı sonunu anlatıyor.

Müslümanlık, Hristiyanlık ve Musevilik’ten de öncesine dayanan bir inanç sistemi Ezidilik. Yüzyıllardır, hakkında yanlış bilinenler yüzünden en büyük zulmü gören bir avuç insan onlar. Şeytanla eş tutulmuşlar, katledilmeleri vacip sayılmış. Öyle acılar görmüşler ki, artık acının ötesine geçmişler. “Okurken içimi acıtan bu hikayeyi yazmak nasıl bir yolculuk oldu?” diye sorduğumda, Zülfü Livaneli de çok zorlandığını kabul ediyor ama “Bir mesafe koymalıydım” diyor. O yüzden bu romanda farklı bir yazım tarzı kullandığını anlatıyor. Hikayeyi farklı kimlikleri, ayrı bakış açıları olan üçüncü kişilerin ağzından anlatmayı tercih ediyor. Böyle olunca ajite etmeden, gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koymak daha fazla mümkün oluyor.

Kitabı bitirdiğimde dilimden dökülense şu cümle oluyor: Melek de şeytan da biziz. İyilik de kötülük de bize mahsus.

‘Serenad’ film oluyor

Zülfü Livaneli’nin çok sevilen bir diğer romanı ‘Serenad’ sonunda filme çekilecek. Livaneli’nin uzun zamandır birçok yapımcıdan teklif aldığını biliyorduk ama bu kez uluslararası bir prodüksiyon şirketiyle anlaşmaya varılmış. Eserin ana karakterlerinden biri olan Maximilian Wagner’ı dünyaca ünlü bir aktörün, Maya’yı ise Türkiye’nin en önemli kadın oyuncularından birinin oynayacağı da bana gelen bilgiler arasında. Ama şimdilik adları saklı kalsın.