Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Niye anlaşamıyoruz?” “Niye anlaşalım ki, hepimiz kendimizden memnunuz”. İşte bunun adı iletişimsizlik veya böyle düşündüğümüz için vardığımız nokta, iletişimsizlik. Erhan Tuncer’in ilk uzun metrajlı filmi ‘Ağustos Böcekleri ve Karıncalar’da geçen bu cümle, birey ve toplum olarak içine düştüğümüz kısır döngüye dair önemli bir tespit. Hepimiz hayata ve insanlara kendi durduğumuz yerden bakıyoruz. Asla bir adım öteye geçip, kendimizi diğerinin yerine koyamıyoruz. Ve kocaman bir sevgisizlik üzerimize çöküyor.

Haberin Devamı

MAL VE MÜLK  İLE SINAVIMIZ

‘Ağustos Böcekleri ve Karıncalar’ın hikayesi, bu sevgisizliği en temel kurum aile üzerinden anlatıyor. “Kardeş olmak için kan bağı yeterli midir?” diye sorarken, aile olmanın gereği gibi görünen ilişkileri sorguluyor.

Ölüm döşeğindeki bir babanın evine toplanan kardeşlerin eteğindeki taşları ortaya döktüğü sahneler, insan olmaya dair tüm zaaflarımızı yüzümüze vuruyor.

Miras kavgası daha babaları ölmeden kardeşleri birbirine düşürüyor. Vahşi kapitalizmin gölgesi, en acı günlerinde bile onları kıskacına alıyor. Ailenin dindar abisi Metin’in dediği gibi “Allah onları mal ve mülkle sınıyor”. Bu kadarı da olmaz demeyin, gerçek hayatta tam da böyle oluyor. Evin büyüğü göçüp gittiğinde, miras kavgası yüzünden birbirine düşman olan kardeşlerin, bir daha yüz yüze bakmayan ailelerin hikayesi ezelden beri var. Paraya tamah etmeyen, hakkı savunan olmuyor. Hatta sırf bu yüzden kanunla konulan veraset kuralını delmek için açılan karşı davalar, hukukta ayrı bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Vefat eden aile büyüğüyle ilgili ‘son günlerinde akıl veya ruh sağlığı yerinde değildi’ diye rapor alma yoluna gidenlerin sayısı da az değil.

Bu yüzden sinema, insana, topluma ayna tutma işlevini yerine getiriyor. ‘Ağustos Böcekleri ve Karıncalar’, aile içindeki samimiyetsizlikleri, kan bağının sevgiyi mutlak kılmaya yetmediğini acı bir hikayeyle anlatıyor. Gün Koper, Erdem Akakçe ve Bennu Yıldırımlar ‘ın başrolleri paylaştıkları film, Adana Film Festivali’ndeki prömiyerin ardından 12 Mayıs’ta vizyona giriyor.

Haberin Devamı

SANAT SINIR TANIMIYOR

MAL VE MÜLK  İLE SINAVIMIZ
Devletler arasındaki günlük siyasetin ayrıştıramadığı alan, sanat olmaya devam ediyor. Zaman zaman ülkeden ülkeye erişimi engelleme çabası olsa da sanat sınır tanımıyor.

Türkiyeli bir sanatçı olarak uluslararası alanda birçok kez yer alan Ahmet Güneştekin, Almanya’da başlayan sergi dizisi öncesinde tam da bu duyguları yaşadığını anlatıyor. Örneğin; ‘Güneş Yolu’ ve ‘Renk Anlatıcısı’ başlıklı sergilerinin Almanya’daki kurulumu için Türkiye’den gidecek teknik ekibin vize konusunda yaşadığı zorluklar canlarını sıkıyor. Diğer yandan mayıs ayı içinde Hollanda’da başlaması öngörülen sergisi de erteleniyor. Önceki yıllarda yine Hollanda’da sergi yapmış ve sanat çevrelerinden övgü almış olmasına rağmen bu kez, olası bir reaksiyon gerekçesiyle, Türkiye’den bir sanatçının sergisi ileri tarihe alınıyor.

Uluslararası ilişkimizlerimizdeki tüm gerginliğe rağmen Güneştekin, Berlin ve Dresden’le başlayan sergi serisini diğer şehirlere taşımaya devam edecek. 2017 boyunca Almanya’da Türkiyeli bir sanatçı olarak yerini alacak.

Haberin Devamı

Galeri Michael Shultz’da açılan serginin küratörlüğünü üstlenen Christoper Tanner’ın dediği gibi, “Böylece sanat bir köprü olma misyonunu yerine getirecek. Ahmet Güneştekin’in Berlin’deki ilk kişisel sergisi ‘Güneş Yolu’, 20 Mayıs’a kadar Galerie Michael Schultz’da ziyaretçilerini bekliyor.

‘Renk Anlatıcısı’ başlıklı sergisiyse 1 Ekim’e kadar Kunsthalle Dresden’de Galerie Michael Schultz tarafından sergilenecek.