Uluslararası ilişkiler, siyaset, referandum;
uzunca bir süredir ister istemez haşır neşir olduğumuz mevzular, bu hafta sinemada da karşımıza çıkıyor. Bugün vizyona giren ‘Kolonya Cumhuriyeti’, BKM yapımı yeni bir komedi filmi. 5 bin nüfuslu bir beldeyi il yapma vaadiyle belediye başkanı olan Peker Mengen’in ‘çok becerikli’ danışmanlarının da katkısıyla başlarına gelenler anlatılıyor. Hikayenin güncel meselelere dokunması hayli dikkat çekici ama aslında, senaryosu iki yıl önce yazılmış, filmin çekimleri de bir yıl önce tamamlanmış. Yine de referandumun ardından hemen vizyona girmesi iyi bir zamanlama ve içinde boğulduğumuz meselelerin mizahını yapmak da hoş bir fikir olabilir.
Dolayısıyla, öncesinde filmin ekibiyle sohbetimden ipucu olabilecek notları aktarmayı uygun buluyorum:
‘Kolonya Cumhuriyeti’nin senaryosu ‘Güldür Güldür’ yazar ekibine ait. Anlaşılan televizyonda yaptıkları mizahı bir çıta yükseğe, sinemaya taşımak niyetindeler.
Filmin yönetmenliğini, ‘Güldür Güldür’ ekibinden senaryo editörü Murat Kepez üstlenmiş. Necati Akpınar ilk uzun metrajlı filminde Kepez’e tam destek vermiş.
Oyuncu kadrosunda yine BKM oyuncuları ya da yolu BKM’den geçen oyuncular var. Çağlar Çorumlu, Büşra Pekin, Mahir İpek, Uğur Bilgin ve
Ersin Korkut. Hepsi birbirini tanıyan ve çoğunlukla birlikte çalışan bir ekip.
Filmin fragmanında görülen ‘uzaylı’ ise zannettiğimiz gibi o klasik ‘Türk’ün uzaylıyla imtihanı’ şakasından ibaret değil. Çünkü, beldeyken ülke olan , ABD ile savaşa giren ve dünya devletlerinden umduğu yardımı göremeyen ‘Kolonya Cumhuriyeti’nin uzaylıdan medet umar hale gelmesi, belli ki o kadar da absürd değil.
Büşra Pekin’in Başkan’ın karısı rolüyle sınırları zorlayan bir tiplemeye gönüllü olması, onun oyunculuk konusundaki cesaretinden kaynaklanıyor. Pekin için rol ne kadar farklıysa, o kadar cazip. Doğrusu, bu filmde hem Mualla hem de
Angelina Jolie kılığındaki hallerini merak ediyorum.
Bir de filmin Yılmaz Erdoğan’ın Köyceğiz’deki sinema köyünde çekilmiş olması var ki; bence en fazla gıpta edilecek yanı. Sinemanın büyüsünü Köyceğiz’e taşıyorlar. Oyuncular orada olmaktan büyük haz duyuyor, tüm ekip havasından suyundan bile enerji alıyor.
Bölgedeki halkın da giderek bu ortama dahil olduğu haberleri geliyor. Örneğin, ‘Kolonya Cumhuriyeti’ vatandaşlarını bölge halkının oynaması onlar için de başka bir heyecan oluyor.
Bakalım seyircisi ne diyecek? Kendi adıma, artık komedi filmlerinin güldürmekten öte bir maksadı olmadığını bilsem de belki ‘Kolonya Cumhuriyeti’ biraz olsun zülfiyare dokunur, kıssadan hisseye katkıda bulunur.
SAHNEDE FATİH ERKOÇ
Zorlu PSM Drama sahnesinde yerli konserler devam ediyor. Nisan ayı programındaki en güzel performanslardan biri Fatih Erkoç konseriydi. Rahatsızlığını atlatan Erkoç’u yeniden aynı enerjiyle ve o muhteşem yorumuyla izlemek hepimize çok iyi geldi. 10 yıldır Bodrum Marina’daki müdavimlerinin çok iyi bildiği programı İstanbul’a da pek güzel gitti. Piyanonun başında, kâh çaldı kâh söyledi, her telden şarkılara özgün yorumunu kattı. Sahnede Erkoç ‘a eşlik eden müzisyenlerden biri de yeğeni Serra Erkoç’tu; trombonuyla ve vokaliyle konsere renk kattı. Lionel Richie’den ‘Hello’, Frank Sinatra’dan ‘My Way’le başlayan program kendi şarkılarına getirdikleri hafif jazzy yorumlarla aktı gitti. Bis yaptıkları ‘Emmoğlu’ ise konserin sürprizi oldu. Konserini tamamlayıp Bursa’ya dönen Erkoç ve ekibi bu yaz yine Bodrum’da programa devam edecek.