Türk sinemasının yurt dışındaki görünürlüğü konusunda genç ve idealist yönetmenlerimizle her geçen yıl daha fazla yol alıyoruz.Yurtiçinde az sayıda seyirciyle buluşabilen her biri özgün ilk filmler, yurt dışındaki saygın film festivallerinde boy gösteriyor. Dünyada önemli ödüllere uzanan genç kuşak sinemacılarımızın sayısı azımsanacak gibi değil. Popüler cenahta fark edilmeseler de, sessiz sedasız ama emin adımlarla ilerliyorlar.
O filmlerden biri olan Mustafa Kara imzalı ‘Kalandar Soğuğu’, Türkiye’nin Oscar adayı
Her ne kadar daha önceki yıllarda bu konuda emek veren birçok film ekibi olduysa da; örneğin ‘Kelebeğin Rüyası’, yine sonuç alamamıştık. Öte yandan geçen yıl Fransa’nın Oscar adayı olan Türk yönetmen Deniz Gamze Ergüven in ‘Mustang’ adlı ilk filmiyle hem Altın Küre hem de Oscar adaylığını gıpta ederek izlemiş, hatta gururlanmıştık.
Makus talihi yenmek!
Peki dünyada bunca prestijli film festivalinde ödüller alan iyi filmlerimiz ve yönetmenlerimiz olmasına rağmen, neden ‘Oscar’lara doğru bir türlü yol alamıyoruz? En azından kırmızı halıda yürüyemiyoruz? Bu soruya cevap verebilecek çok deneyimli isimler var elbette. Eminim Kültür Bakanlığı nezdinde de üzerinde kafa yorulan konulardan biridir. Bir sinemasever olarak bu yıldan itibaren makus talihimizi yenmeyi umarken, bir yandan da geçtiğimiz günlerde bir meslektaşımla sohbetimizde söyledikleri aklıma takılıyor.
Hollywood’un ünlü oyuncularıyla yaptığı röportajlarla tanınan Doğan Medya Grubu Los Angeles temsilcisi Barbaros Tapan, dünyanın en saygın organizasyonlarından Altın Küre’ye Türkiye’yi temsilen kabul edilen ilk üye oldu. Bir Türk gazetecinin 70 yıllık gecmişe sahip Altın Küre’nin dünya çapındaki 93 üyesinden biri olması ne hoş diyerek, Tapan’la buluştuk ve sinemamızın Los Angeles’taki görünürlüğünden söz ettik. Bakın, oradan bakıldığında durum nasıl görünüyor:
ABD’den nasıl görünüyor?
- Türkiye’nın Oscar’la sınavı bir sendroma dönüşmüş durumda. Bir an önce bu ruh halinden kurtulup, yabancı film kategorisi için yarışa giren 80 film arasından sıyrılmalıyız. Adaylık statüsünü elde etmeye odaklanmalıyız.
- Adaylık elde etmenin yolu yüzde 50 iyi film yapmaktan, yüzde 50 iyi tanıtım faaliyeti yürütmekten geçiyor.
- Bu filmlerin doğru zamanlamayla yıl içerisinde festivallerde tanıtım yapması önemli.
- Başarılı festival deneyimlerimiz artsa da, anlaşılan o ki ülke olarak adayımızı belirlemekte geç kalıyoruz. Örneğin 21 Eylül itibarıyla Altın Küre için 60 yabancı film adaylık başvurusu yapmış, Türkiye’den ise herhangi açıklama gelmemişti.
- Tanıtım şirketleri söz konusu 60 film için aylar öncesinden, o ülkelerin film ekipleriyle çalışmalara başlamış. Dolayısıyla henüz bildirim yapmayan ülkelere göre adaylık yarışında bir adım öne geçmiş olmaları sürpriz değil.
Bunlar, dışarıdan bakıldığında aktarılan tespitler. Şimdi yapılması gereken, en kısa
‘Kalandar Soğuğu’, Türkiye’de 16 Eylül’de vizyona girdi. Film, İstanbul’da yedi, Ankara’da bir, Trabzon’da iki sinema salonunda gösterime sokuldu. Bu hafta Bursa’da, ekimde Eskişehir’de seyircisiyle buluşacak. Oscar aday adayı ‘Kalandar Soğuğu’ nasıl bir film diye soranlar için bu hatırlatmayı yapıp, Ocak 2017’de Akademi’den gelecek açıklamayı merakla bekleyeceğim.