Türk Sineması son yılların en hareketli dönemini yaşıyor...Yabancı filmler salon bulamazken, yerli filmler art arda seyircisiyle buluşuyor. Sıklıkla gişenin galibi de yerli filmler oluyor... Böyle hareketli ve bereketli günlerde ben de bir galadan diğerine koşuyorum, oyuncularla, yönetmenleriyle sohbet ediyorum. Bugünden itibaren de her cuma, bu köşede gördüklerimi, konuştuklarımı paylaşmak üzere sizlere “Merhaba” diyorum.
Bu hafta vizyona giren yerli yapımlar arasında ilk anda dikkat çeken film; Fahriye Evcen ve Burak Özçivit’li ‘Aşk Sana Benzer’ oldu... ‘Aşk Sana Benzer’ bir süredir merakla beklenen film. Merak uyandıran yanı ise, televizyon ekranında ‘Çalıkuşu’yla geniş bir hayran kitlesi edinen Fahriye Evcen ve Burak Özçivit ikilisinin bir sinema filminde bir araya gelmesi... Aynı filmde rol aldıkları duyulduğu andan itibaren, ikilinin hayranları sosyal medyada gönüllü lobi faaliyetlerine başladı; filmin çekimleri sürerken ilgili haberler bir anda geniş kitlelere yayıldı. Hayran kitlesini heyecanlı bir bekleyiş sardı. Sonunda film, bugün vizyona girdi.
Aşk var, romantizm var, fonda Bodrum var, mevsim yaz, esas oğlan yakışıklı, esas kız güzel... Elbette “Mutlu aşk yoktur!” Bu hikayede de hüzün ve gözyaşı var. Efelerin efesi Burak Özçivit zeybek oynuyor, Fahriye Evcen şarkı söylüyor. Bunlar da filmin bonusu; gerisi seyirciye kalıyor...
Peki ‘Aşk Sana Benzer’ nereden çıktı? Bu soruyu Burak Özçivit’e sordum. Aslında her şey onun bir cümlesiyle başlamış. Burak, Fahriye’ye “Balıkçı bir çocuk ve dondurmacı bir kız var. Ne diyorsun bu hikayeye?” diye sormuş, Fahriye de “Olabilir” demiş. Bir de, Burak “Şarkı söyler misin?” diye sorduğunda, Fahriye “Söylerim” deyince, film yapmaya bir anda karar vermişler. Burak Özçivit hikayeyi dört günde yazmış, sonra da filme çekmişler. Şimdi ikisi de çok mutlu, birbirlerine bakarken gözleri parlıyor. ‘Çalıkuşu’nda büyük bir enerji yakaladıklarını, bunu yeniden bir dizide kullanmak yerine sinema filmi yapmaya karar verdiklerini anlatıyorlar.
Diğer yandan, filmin bende yarattığı çağrışımdan söz etmeden geçemeyeceğim. Yeşilçam’ın bolca film ürettiği yılların bir özelliği olan ‘star sineması’ geri geliyor gibi... ‘Aşk Sana Benzer’de Fahriye Evcen ve Burak Özçivit’i izlerken bir an, ‘Kartal Tibet’le Türkan Şoray’ı veya ‘Kadir İnanır’la Türkan Şoray’ı izliyormuşum hissine kapıldım.
Nitekim 1966 yapımı ‘Çalıkuşu’nda başrolleri Kartal Tibet’le Türkan Şoray’ın paylaşmış olması bu fikrimi daha da güçlendirdi. Ayrıca zaten filmde bol bol Kadir İnanır’ın ‘Dila Hanım’daki o unutulmaz dansını hatırlatan sahneler öne çıkıyor. Yani, ‘Aşk Sana Benzer’ o bol soslu Yeşilçam aşklarını fazlasıyla anımsatıyor...
Bakalım, yapımcıları heyecanladıracak başka böyle yıldız ikililer de olacak mı ama görünen o ki şu anda seyircinin favorisi; Burak Özçivit ve Fahriye Evcen....
Oscar öncesi başka sinema
Sinemanın büyük ödülü Oscar’ın sahibi
22 Şubat’ta belli olacak. “Sinema salonlarını yerli filmler kaplamış, Oscar adayı filmleri göremeyecek miyiz?’’ diyenler lütfen ‘Başka Sinema’yı takip ediniz. Oscar adayı filmlerin çoğu ‘Başka Sinema’da seyirciyle buluşmaya başladı. Salonlar ve seanslarla ilgili ‘baskasinema.com‘ adresinden bilgi alabilirsiniz.
Bir de Tarkovski var
‘Başka Sinema’ demişken ödüllü bir film olan ‘Neden Tarkovsky Olamıyorum’ bu hafta vizyonda. Adının ve fragmanının ağırlığına, ilk sahnesinin karanlığına rağmen son derece yalın bir film. Filmde samimiyet ve çok basit bir anlatım var. Küçük bir hikaye... İşte bu yüzden ‘Neden Tarkovsky Olamıyorum’ bana çok iyi geldi.
Yılın sürpriz komedisi
Çokça film yapılırken, özgün ve farklı işler seyretmek de zorlaşıyor. Ama vizyonda ikinci haftayı tamamlayan ‘Bana Masal Anlatma’ bu sezonun en sıcak ve en kafa komedi filmi olmaya aday. ‘Leyla ile Mecnun’un senaristi Burak Aksak yazdı ve yönetti. Yine dizilerle parlayıp, sinemaya adım atan genç oyuncular Fatih Artman ve Hande Doğandemir başrolleri oynadı. Film onların doğallıklarıyla daha da naif oldu. Elbette eşlik eden kadroda; Erdal Tosun, Cengiz Bozkurt, Tarık Ünlüoğlu, Devrim Yakut, Berat Yenilmez ve Ercan Yazgan yer alıyor. Üstelik ‘bizim çocuklar’ Sadi Celil Cengiz ve Cihan Ercan da var. Özellikle Devrim Yakut’un performansı için ‘’Anlatılmaz, seyretmek lazım’’ diyorum. Hâlâ izleyememiş olanlar varsa kaçırmasın çünkü ‘Leyla ile Mecnun’u bilmiyor olsanız bile o kafayı çok seveceksiniz...