Zeytin dalı, yüzyıllardır barışın sembolüdür. Zeytin ağacı, yetiştiği her bölgede berekettir. Zeytinyağı, sağlıklı yaşamın vazgeçilmezi, zeytincilik de ekonomimizin en büyük ihtiyacı olan üretim demektir. Zeytinin memleketi dediğimizde ise aklımıza ilk gelen bölgelerden biri Ayvalık Körfezi olur. Ayvalık Ticaret Odası Meclis Başkanı Ahmet Süner, “Dünyada en kaliteli zeytinin yetiştiği üç bölge var; Girit, Toskana ve Ayvalık” diyor. Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gencer de, “Kalitenin sırrı, Kazdağları’ndan esen rüzgarlar ve oksijen oranı” olarak açıklıyor.
Üretici moralli
Ayvalık’ta zeytincilik, nesiller ötesinden gelen bir iş alanı, Girit’ten, Midilli’den mübadeleyle gelen ailelerin dört kuşağa varan birikiminin adı. Ayvalıklılar, son 13 yıldır zeytinin hasat günlerini şenlikle kutluyor. Bu yıl Ayvalık Zeytin Hasat Günleri, 3-5 Kasım tarihlerinde gerçekleşti. Türkiye’de tarım sektörünün zorlukları malum, yine de, bu yıl zeytinin ‘var senesi’ ve üretici önceki yıla göre nispeten moralli. Öyle ki, artık dünya çapında bilinirlik için markalaşmayı konuşuyorlar. Yarattıkları ekonominin
‘Zeytin Çekirdekleri’
Ayvalık’taki sosyal projeler de umut veriyor. Ayazma’nın şifalı sularının korunmak kaydıyla yenilenmesi, Kırlangıç fabrikasının bir yaşam merkezi olarak planlanması, aşevleri kurulması, yaşlıların bakımı, özel çocukların eğitimi gibi projelerin yanı sıra, sanata, müziğe dair anlamlı bir proje; ‘Zeytin Çekirdekleri’, Ayvalık Belediyesi öncülüğünde oluşturulan çocuk korosu görülmeye değer. ‘Zeytin Çekirdekleri’, imkanları kısıtlı ailelerden gelen çocukların hayatında müzik eğitimiyle fark yaratmayı amaçlıyor ve 3.5 yılda bin 500 çocuğa ulaşılmış durumda. Üstelik, ‘ Zeytin Çekirdekleri’nin çok sesli korosu ve orkestrası son derece aktif. Bugüne kadar Ayvalık ve İstanbul’da 25’den fazla etkinlikte performans sergilemişler. Umuyorum ki, çocukların sanatla, müzikle kazandıkları bu motivasyon, onları zorlu hayat mücadelesinde daha güçlü kılsın!
BİR LEZZET DURAĞI
Bu yıl başlatılan ‘Ayvalık Lezzet Durakları’nda, ödüle değer görülen, daha önce de denediğim ve çok beğendiğim Ayna adlı restoran oldu. Cunda’daki Ayna, anne-kız Nihal ve Ezgi Güven’in işlettiği, özgün bir restoran. 2005 yılında Nihal Hanım’ın emeklilik planı olarak başlattığı küçük restoran yarattığı lezzet farkıyla, özel tarifleri ve sunumuyla hemen gözde olmuş. Cunda’nın en işlek sokaklarından birinde hem turistlerin hem de yerel halkın uğrak yeri Ayna’da, öğle ve akşam menüsü ayrı ayrı oluşturulmuş. Hangi menüyü seçerseniz seçin, kalamar mürekkebiyle yapılan deniz mahsullü ‘şımarık pilav’, yabani otlu çılbır, ısırgan otlu akıtmayla lavanta soslu cheesecake gibi farklı yemekleri denemeden geçmeyin derim.