Kültür sanat ajandamız her hafta yenileniyor, ben de en son etkinlikleri takip etmek ve bu köşeye yansıtmak üzere yola çıkıyorum.
Ancak bu kez geçen hafta sonundan devreden iki özel etkinliği yazmadan geçemeyeceğim. 6 Şubat’ta İş Sanat Sahnesi’nde Halit Ergenç’in yorumuyla en güzel şarkılarını dinledim. 7 Şubat’ta Eskişehir Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen, eskimeyen müzikal ‘Lüküs Hayat’ı izledim. Yazıya da bu iki özel performansla başlamak istedim.
Mesele cihan padişahı olmak değil, gönüllerde taht kurmak6 Şubat Cuma akşamı İş Sanat Sahnesi’ndeki heyecana ben de ortak oldum. Oyunculuğuyla çok beğenilen Halit Ergenç, bu kez yorumcu olarak sevenlerinin karşısına çıktı. Değerli Şef Serdar Yalçın yönetiminde, Türkiye’de alanında bir ilk olan Sinema Senfoni Orkestrası eşliğinde sevdiği şarkıları söyledi.
Aslında Halit Ergenç müzikal opera ve baleden, televizyon ve sinema dünyasına geçen bir isim. Mimar Sinan Üniversitesi O pera ve Müzikal Tiyatro Oyunculuğu’ndan mezun olmuş, ‘The Adventures of Zak - New York’, ‘Kiss Me Kate’, ‘Kral ve Ben’, ‘Amphitrion’ ve ‘Evita’ gibi eserlerle sahne deneyimi edinmiş. 15 yıl sonra yeniden sahneye çıkması için ikna etmek ise ‘Kral ve Ben’ müzikalinde birlikte çalıştıkları Şef Serdar Yalçın’a düşmüş.
İş Sanat tarafında, ‘Muhteşem Süleyman’ karakteriyle izleyicinin gözünde devleşen Halit Ergenç’in sahne teklifini kabul edip etmeyeceğine dair tereddüt yaşanırken, Halit Ergenç de uzun zaman sonra, sahnede başarılı olup olamayacağına dair kaygılıymış.
Nitekim bu kaygısını, “Bu konuda biraz özgüvensizim” diye itiraf etmekten de çekinmedi. Ama sergiledikleri performans olağanüstüydü.
Halit Ergenç, sadece şarkı söylemedi, o şarkıları yaşadı ve hepimize yaşattı. Jest ve mimikleriyle, vücut diliyle şarkılara hayat verdi. Samimi, mütevazı duruşu ve oğlu Ali’yle sahneyi paylaşırken ayakta alkışlandı.
Ünüyle değil sağlam durmasıyla kazanıyorKonser öncesinde Halit Ergenç’le sohbet ettiğimizde, şöhrete karşı kendini korumaktan dem vurduk. O ise şöhret mevzusunu; “Oyunculuk bir meslek, sonuçta kamera kestiğinde Halit olacaksın.
Aşırı ilgi insanı yanıltabilir ama ben mümkün olduğunca köklerime tutunuyorum” diye anlatıyor. “Üst üste birkaç başarılı iş yaptığım için, her işim tutacak diye bir kural yok, bunu kafamın arkasında tutuyorum” diyor.
Bu kadar kaygan zeminde, her zaman başarısız olma riski olduğunu da söylüyor. Halit Ergenç böyle anlattıkça, sağlam durdukça kazanıyor. Dolayısıyla aklımdan şöyle geçiyor:
“Mesele cihan padişahı olmak değil, mesele gönüllerde taht kurmak.’’
‘Lüküs Hayat’a saygı
7 Şubat’ta Zorlu PSM’de, Eskişehir Şehir Tiyatroları ve Senfoni Orkestrası’nın ‘Lüküs Hayat’ müzikalini seyrettim. Tüm salonla hep bir ağızdan ‘Lüküs Hayat’ı söyledim. Emeği geçenleri ayakta alkışlarken hem gözlerim dolu dolu, hem de gururluydum. Türk tiyatrosunun duayeni Muhsin Ertuğrul, alanında birer deha Cemal ve Ekrem Reşit Rey ile Nazım Hikmet’in önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Elbette, ‘Lüküs Hayat’ı yeniden sahneye koyan değerli sanatçı Haldun Dormen’e ve Yılmaz Büyükerşen Hoca’ya en içten teşekkürlerimi gönderiyorum. Ve biliyorum, ‘Lüküs Hayat’ daha uzun yıllar bizi mutlu edecek.
‘Lüküs Hayat’, 21 - 22 ve 23 Şubat’ta Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde sahnelenecek.
Müzeyyen Senar’a hayranım
Çünkü;
- Sesini her duyduğumda Müzeyyen Senar ve Zeki Müren dinlenen o yılları, çocukluğumdaki Bursa’yıhatırlıyorum.
- Ata’nın yanında şarkı söyleyebilen, onunla musiki keyfini yaşayan, o gencecik kıza gıpta ediyorum.
- 1930’larda, 40’larda gazinolarda fırtına gibi esen, efeler gibi dimdik duran o genç kadına “Helal olsun” diyorum.
- Evlilikleri yolunda gitmese de, erkeğe boyun eğmeyen, tek başına ayakta duran, çocuklarını yetiştiren güçlü kadını örnek gösteriyorum.
- Bir gecede dört ayrı gazinoda sahneye çıkan, gayretli kadına şapka çıkarıyorum. Gerçekten öyle; benzemez, benzeyemez kimse O’na...