“Rüyalarınız işinizse, işinize hakimsiniz”. Bu sözler, sanat piyasasında son yılların en fazla dikkat çeken isimlerinden Ahmet Güneştekin’e ait. 6 Mayıs’ta Venedik’te açacağı kişisel sergisi için, bedeniyle, zihniyle hatta rüyalarıyla kendini çalışmaya verdiğini böyle anlatıyor. Venedik’in en önemli kiliselerinden La Pieta’da açılacak sergi için, Ahmet Güneştekin’le birlikte 60 - 70 kişilik bir ekip çalışıyor. Serginin mimari konsept tasarımı Emre Arolat’a ait. Kuratörü ise, sanatçısı olduğu ‘Marlborough Gallery’nin en önemli sanat tarihçilerinden Matthew Drutt. Murat Pilevneli’nin de yer aldığı bu ekip, iki tır halinde Türkiye’den yüklenen sanat eserlerinin Venedik’e ulaştırılması, La Pieta’da kurulumunun yapılması için aralıksız çalışıyor.
Venedik Bienali’yle aynı tarihlerde Türkiye’den bir sanatçının çağdaş sanat eserlerini, 1740’larda yapılmış bir tarihi yapı içerisinde görmek heyecan verici olacak.
Yeni sergisinin telaşının yanı sıra Ahmet Güneştekin’in kendisine dair anlattıkları da ilginç ;
- Tanrı’nın görünen gücünün güneş olduğuna inanıyor, güneşin olmadığı bir dünyadan korkuyor.
-17 yaşına kadar resmin icad olduğundan haberi olmamış, liseye kadar resim öğretmeni görmemiş.
- Batman’da, kalabalık ve muhafazakâr bir ailede hep resimleriyle dikkati çekmeye çalışmış, ama babası “İnsan resimleri yaptığında sadece bana göster” dermiş, günah diye başkalarından tepki görmesini istemezmiş .
- Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar’a bir girmiş, bir çıkmış. Hayatı boyunca sanat eğitimi almamış.
- O’na göre; kabiliyetli olmak önemli ama özgün olmak daha önemli.
- Anlattığına göre , Türkiye’de sanat çevreleri Ahmet Güneştekin’i dışlıyor. Hakkında söylenenlerden haberi oluyor ama hiç cevap vermiyor.
- Yaşar Kemal’i örnek alıyor. “Büyüdükçe Küçül” diyen Usta’nın öğüdünü yadigar kabul ediyor.
- Dünya sanatını yöneten ilk 500 koleksiyonerin önemli bölümünde, 230’un üzerinde uluslararası koleksiyonda eserleri var. Yıl sonunda Marlborough Gallery tarafından yayınlanacak bir kitapta hangi eserlerin hangi koleksiyonlara girdiğini de öğrenebileceğiz.
Yönetimi diyor ki;
Sinemada haftanın en sıcak gelişmesi, PKK kamplarındaki yaşamı anlatan ‘Bakur’ adlı yapımın Film Festivali’nde gösterilmemesi üzerine başlayan tartışma, festivalin yarışma bölümlerinin ve kapanış töreninin iptal olması. Bu, aslında kimsenin arzu etmediği bir sonuç. İşte tam bu noktada, bir sinemasever olarak Festival Direktörü Azize Tan’ın çağrısına kulak verilmesini diliyorum. Azize Tan diyor ki;
- Bu ülkede üretilen filmlerin festivallerde özgürce gösterilmesinin önü açılmalı.
- Yeni bir yasanın ve yönetmeliğin çıkması için daha çok çalışılmalı. Taslak halinde bekleyen Sinema Kanunu üzerine konuşulmalı. Tartışmalı durum fırsata çevrilmeli.
- Aksi takdirde bu, ‘İstanbul Film Festivali’nin değil, Türkiye sinemasının krizidir.
Öyleyse çözüme odaklanmak gerekiyor ki festival gerçekten şenlik olsun.
23 NİSAN’DA NEŞEYLE DOLUYORUZ
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel bir konser önerim var.
Türkiye’nin ilk ve tek ulusal çocuk senfoni orkestrası, ‘Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın, Çocuk Bayramı’na özel bu konseri çocuklarımızla birlikte izlemek için güzel bir seçenek. TİM Maslak Show Center’da 19 Nisan Pazar günü 14.00 ve 16.00 saatlerinde gerçekleşecek konserde ünlü Rus Besteci Sergey Sergeviç Prokofyev’in ‘Peter ve Kurt’ isimli eseri seslendirilecek.
Dizilerin sevilen çocuk oyuncusu (en son Küçük Ağa’da izledik) Emir Berke Zincidi, ‘Peter’ rolünde. Ünlü oyuncu Selçuk Yöntem de eserin anlatıcısı olacak.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun.