Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Necati Akpınar ve Yılmaz Erdoğan’ın 1994’de kurduğu Beşiktaş Kültür Merkezi, 20 yılda çok yol aldı. ‘Otogargara’yla başlayan yolculuk, sayısız önemli konser ve gösteriyle devam etti. BKM aynı zamanda, Türk sinemasının son dönemine damga vuran, hepsi de seyirciyle buluşan 25 filme imza attı.
Tüm bu başarılı işleri, BKM ekibiyle Londra’da izlediğimiz Paul Simon ve Sting konseri dolayısıyla bir kez daha hatırladık. Bir yandan iki efsane müzisyenin aynı sahnedeki üç saatlik müthiş performansı, diğer yandan konserin yapıldığı Londra’nın biraz dışındaki 25 bin kişi kapasiteli ‘O2 Arena’ adlı etkinlik alanı bizi büyüledi. Tabii ki söz, Türkiye’deki büyük konser organizasyonlarına geldi.
BKM Genel Müdürü Zümrüt Arol Bekçe’ye önümüzdeki sezon için büyük konser organizasyonlarınız var mı?, Türkiye’ye gelecek dünya çapında isimler var mı? diye sorduğumda, henüz net bir planlama yapılamadığını söyledi. Çünkü büyük konser organizasyonlarının maliyeti giderek yükseliyor. Artan vergi yükü dolayısıyla dünya starlarını Türkiye’ye getirmek giderek zorlaşıyor.
Yüzde 18 KDV, yüzde 10 eğlence vergisi ve yüzde 20 stopaj eklenince, maliyet boyumuzu aşıyor. Organizasyon şirketleri pes etmemek adına rekabeti çoktan bir kenara bırakıp, güçlerini birleştirmeye çalışıyor. Öyle ki, uzun süredir Türkiye’ye gelmesi beklenen Cold-play için BKM ve Pozitif A.Ş birlikte teklif veriyor. Bakalım bu yöntem işe yarayacak mı?
Umarım, İstanbul’un marka değeri için dünyanın gözünü çevirdiği bu organizasyonların yarattığı katma değeri yetkililer de gözetir.

Haberin Devamı

Dikkat Ali Atay geliyor

‘Leyla ile Mecnun’ ekibi, elini yine taşın altına koymuş, ‘Limonata’ adlı filmleriyle sezonun sürpriz işlerinden birine imza atmış. Senaryoyu, Ali Atay ve Serkan Keskin’le başrolü de paylaşan Ertan Saban birlikte yazmış. Ali Atay ilk kez yönetmen koltuğunda... Ortaya ruhlarını da kattıkları bir takım işi çıkmış. ‘Limonata’ bir kardeşlik hikayesi. Uzun süreden beri izlediğim en özgün hikaye. Dolayısıyla, senaryo sıkıntısı çeken son dönem Türkiye sineması için umut veren bir film.
Onur Ünlü film çekerken başından ayrılmayan Ali Atay’a “Git kendi filmini çek” dermiş, her şey öyle başlamış. ‘Limonata’nın ilk çekim gününde Ali Atay bir an panik olmuş, Onur Ünlü’yü aramış.
Bu durumu da “Zaten evde tüp bitse ben Onur Abi’yi ararım” diye açıklıyor.
“Ben şimdi ne yapacağım?” diye sormuş. Onur Ünlü “Google’ı aç, film nedir yaz” diye cevaplamış. Sonrasında açı, ters açı derken film akıp gitmiş. Nitekim filmi seyrederken o doğallık seyirciye de geçiyor, hikaye su gibi akıp gidiyor. Serkan Keskin her zamanki gibi oyunculuğuyla büyülüyor, Ertan Saban, daha az tanımamıza rağmen oyunculuk adına filmin bir diğer sürprizi oluyor. Bize de seyirci olarak sinemada az sayıdaki iyi filme sahip çıkmak düşüyor. ‘Limonata’ bugün vizyonda, bence kaçırmayın.

Haberin Devamı

Acıyı paylaşmak

Diyarbakır kökenli, Amerika’da yaşayan ud üstadı Ara Dinkjian ve Ermeni halk şarkılarını yorumlayan 86 yaşındaki babası Onnik Dinkjian’la sohbet ettim. Önce baba toprağı Diyarbakır’da konser verdiler.
Sonra İstanbul’da Ermeni ve Türk müzisyenlerin buluştuğu ‘In Memoriam’ adlı konserde sahne aldılar.
İkisi de 1915’in 100’üncü yılında Türkiye’de oldukları için çok mutlu olduklarını anlattı.
Ara Dinkjian her zamanki zarifliğiyle, “Geçmişten gelen o acıları bizim kuşağımız yaşamasa da kabul etmek önemli, kişisel olarak Türk halkının yaşanan acıları anladığını hissediyorum” diye konuştu. Duygularımız karşılıklı, geriye kalan, Ara Dinkjian’ın söylediği gibi:
“Geçmişi temsil etmesek de hepimizin vicdanen kendimizi iyi hissetmesi.”