Bu hafta Selim İleri’yle buluştuk. Elime aldığımdan beri benim için bir başucu kitabı olan son eseri ‘Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu’nu konuştuk. Türk roman tarihinden müthiş bir seçki yapmış. Çok sayıda roman arasından sevdiği, gönlünde ve yazarlık yolculuğunda yeri olan kitapları madde madde hazırlamış. 229 romanın yer aldığı kapsamlı
bir liste olmuş.
İleri’nin kitabında yer verdiği romanlar kadar, sohbetimiz sırasında aktardıkları da bir okuyucu olarak zihnimi açtı. İşte yazarın anlattıklarından notlarım;
u Selim İleri, ‘Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu’nda göz ardı edilenlere yer vermeye özen göstermiş. Yaşadıkları dönemde eleştirmenlerin hor gördüğü, ‘piyasa romancısı’ olarak anılan Kerime Nadir, Muazzez Tahsin ve Esat Mahmut gibi yazarlara haksızlık yapıldığını düşünüyor. Onların romanlarının 1950 ve 1970’lerde sinemamızın kaynağı olduğunu hatırlatıyor. Bir dönemin toplumsal yapısını en iyi resmeden eserler olduğunu anlatırken, Muazzez Tahsin’in ‘Lale’ adlı romanını örnek gösteriyor.
1930’larda Cumhuriyet’in artık oturmuş döneminde bile, tiyatrocu olmak isteyen genç bir kadının hoş karşılanmadığını, hatta ‘kötü yola düşmüş’ görüldüğünü anlatmasının önemli olduğunu vurguluyor.
u Çok sevilen, çok okunan, birçok romanı sinemaya ve televizyona uyarlayan Reşat Nuri Güntekin’in de ‘piyasa romancısı’ ya da ‘genç kız romancısı’ olarak tarif edilmesi, Selim İleri’nin anlatımıyla o dönemde edebiyat çevrelerinde ciddiye alınmadığının göstergesi. Reşat Nuri Güntekin, döneminin siyaseti üzerine son derece önemli eleştirileri olmasına rağmen, ‘hafife alınmaktan’ kurtulamamış.
u Lise çağındayken genç erkeklerin ‘Kerime Nadir’okuması ayıpmış. O da Galatasaray Lisesi’nde kap kağıdına sararak gizlice okurmuş. Halbuki, ‘Hıçkırık’ı yazdığı yıllarda Nadir’e gelen okur mektuplarının pek çoğu Türk ordusunun genç subaylarındanmış.
u Selim İleri’nin bugüne dair tespitleri dikkat çekici; yeni bir roman anlayışının hakim olduğunu, en acı olaylara bile biraz espritüel, biraz mizahi bir yaklaşım bulunduğunu söylüyor. “Anlatım, jargon değişti” diyor. Genç yazarların bambaşka bir üslubu olduğunu belirtiyor. Her zamanki zarafetiyle, “Edebi değil” demiyor, ama başka bir dünya olarak niteliyor.
Hatta şakayla karışık, “60’ınıza gelin, geriye baktığınızda herkesi seversiniz, yenileri hiç sevmezsiniz” diyen Sabahattin Kudret’in sözüne atıfta bulunuyor. “Çok şükür o halde değilim” diye vurguluyor, ama yeni yazarları bazen anlayamadığını da ortaya koyuyor.
ÖDÜL ALANI ALKIŞLAMIYORUZ
Kral Türkiye Müzik Ödülleri geliyor. Bu yıl 21’inci kez ödüller sahiplerini bulacak. Az zaman değil, kuşkusuz Kral Müzik Ödülleri de Türkiye’de müzik sektörüyle birlikte gelişti ve pek çok yıldız isim için çıkış noktası oldu. İlkler, sürprizler hep bu törenlerde yaşandı. Ödül geceleri 20 yıl boyunca hep akılda kaldı. Geçen sene Kral Grubu ödül gecesi düzenlemedi.
20’nci yıl olması dolayısıyla, tek bir geceye değil, tüm yıla yayılan etkinliklerle kutlama yaptı. Bu yıl 21’inci kez ödüller verilecek ama ödül töreni yapılmayacak. Kral Grup Genel Koordinatörü Mehmet Akbay’ın 20 yıldır yaptıkları törenlerin ardından bir eleştirisi var:
“Ne yazık ki, hâlâ ödül alanları alkışlayacak kültüre sahip değiliz. Alkışlamayı sevmiyorsak, bari bu olumsuz tabloyu göstermeyelim, ödül töreni yapmayalım.”
Bu düşünceyle Kral Grup bir gecelik gösteriş yerine, yıl boyunca sayısız konsere imza atmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin farklı noktalarında Kral konserleri olacak. Bu yıl ödül alanlarla turne yapılacak. Bodrum’da Anfitiyatro ve Kale’de konserler olacak. Ayrıca İstanbul’daki tüm konserlerin medya sporsorluğu üstlenilecek. Daha ne olsun, biz de yazın en güzel etkinliklerinden açık hava konserlerine hazırlanalım.