Gün geçmiyor ki bir acıyla daha yüzleşmeyelim. İki evlat sahibi bir anne olarak, bedelini çocuklarımızın canıyla ödediğimiz her felaket, içimde derin bir iz
bırakıyor.
Acının böyle üzerimize geldiği bir dönemde, hatırımda kalan tek güzellik, geçtiğimiz pazar gecesi NTV’den canlı yayınlanan Tema Vakfı’nın 25’inci yılını kutladığımız organizasyon oldu. 150 bin çocuğumuzun doğa eğitimine katkı sağlamak için hepimiz gönülden çalıştık. Ne iyi ki gerçekten hedefimize ulaştık! Yanı sıra, baştan sona hatasız, tertemiz ve eğlenceli bir töreni gerçekleştirmenin hazzını da yaşadık.
Yanlış anlaşılmasın. Yiğit Özşener’le töreni sunan ben olduğum için organizasyonu övdüğüm zannedilmesin. İlk andan itibaren hazırlıkların içinde olduğum ve tüm aşamalarını bildiğim için “İyi iş çıkardık” diyebiliyorum. Çünkü;
Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede Ali Nihat Gökyiğit’in açtığı yolda inançla yürüyen Tema ekibi, 25’inci yıl kutlamasını vakfın misyonuna yakışan bir projeye dönüştürdü.
Televizyon dizileri, beyazperde ve tiyatro sahnesinden tanınan popüler isimler, profesyonel sahne deneyimleri olmadığı halde, milyonların önünde şarkı söylemeyi tereddütsüz kabul etti. Amatör bir ruhla ama profesyonel bir titizlikle günlerce sahneye hazırlanıldı.
Şarkı söyleyen ünlü isimlerin hiçbiri herhangi bir statü kaygısı gütmedi. Sahne sırası Behzat Gerçeker ve ENBE Orkestrası tarafından tamamen müzikal akışın gerektirdiği gibi yapıldı. Ne sahne sırası ne de sahnede kalma süresiyle ilgili bir alınganlık ya da sitem söz konusu olmadı.
Tema Vakfı tarafından oluşturulan içerik, yalnızca ünlü isimlerin şarkı söylemesinden ibaret değildi. Program, doğanın korunması ve çocukların doğa eğitimi almasının önemini anlatan sıcak ve samimi bantlarla desteklendi. Didaktik olmayan anlatımla verilen mesajlar duygulara hitap etti.
Türkiye’nin en önemli sanat kurumlarından İş Sanat, konser salonundan kulisine kadar tüm imkanlarını bu gece için seferber etti.
Böyle bir bağış gecesinin canlı yayın sorumluluğunu alan NTV’nin program ve teknik ekibi, yıllardır bu konuda çalışan deneyimli bir kadro, dolayısıyla, akışın her anı titizlikle planlandı.
Geceyi sunarken ilk kez böyle bir organizasyonda sunuculuk yapan partnerim Yiğit Özşener, bizimle tam bir iş birliği içindeydi. Böylece ikimiz için de severek yapılan bir sunum oldu.
Yine de ‘sürçü lisan ettiysek affola’ demek kaydıyla, tam bir ekip çalışmasıyla geceyi tamamladık.
Ve şimdi hayal ediyoruz, çocukların ölmediği bir ülke olsun ve daha milyonlarca
çocuk doğayla iç içe tertemiz bir dünyaya doğsun.
‘HAYALLERİMİZİ SATMADIK YA!’
“Ne olmuş büyük adam olamadıysak? Hayallerimizi satmadık ya!” demişti. Erdal Tosun’un unutulmaz repliklerinden sadece biriydi. Bu sözünün aksine, mesleğine duyduğu aşkla, hiç aralıksız sürdürdüğü oyunculuğu ve biriktirdiği çok sayıda dostla, Erdal Tosun; büyük, kocaman bir adamdı.
Diyaliz tedavisi için çıktığı yolda bir trafik kazasının kurbanı olması ise makus talihin ta kendisi! Nejdet Tosun, Gürdal Tosun, şimdi de Erdal Tosun’un acıtan hikayesi sanki.
Onu dün, çok sevildiği ve sevdiği BKM sahnesinden uğurladık. Repliklerinden birinde de “Vedalaşmak aslında kalana değil; gidene koyar” diyordu ama öyle olmadı.
O son törene, Erdal Abi’lerini kaybeden kalabalıkların hem gözyaşları hem de hayır duaları eşlik etti. Onun için dilimizdeki son temenni ise “Rahat uyu Erdal Abi” oldu.