Pandemi en çok da sahneyi vurdu diyen deneyimli sunucu, “Devlet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları bu zor dönemde bizlere hiç el uzatmadı. Yokmuşuz gibi davranıldı” dedi
Yıllardır sahnede olan, başkanlardan dünya starlarına pek çok ünlü isme eşlik eden deneyimli sunucu Hakan Doğanay, meslektaşları gibi zor bir süreç yaşıyor. Şov hayatının vefasız yüzü de onu oldukça üzüyor. Ancak Guinness Dünya Rekoru kıran sunucu yine de boş durmuyor, yeni kanallar ve farklı nüanslar katarak mesleğine devam ediyor. Sevinç Pastanesi Sohbetlerinde Hakan Doğanay’ın ağzından bu zor dönemlerin perde arkasını araladık. Bu günler birbirimize destek olma zamanı…
- Sahnelerin adamı şimdilerde bahçe, toprak işlerine gömüldü... Hakancım yılları sahnede geçmiş bir insan olarak mesleğine nasıl başladın, neler yaptın bize anlatabilir misin lütfen?
Mesleğe ilk adımımı profesyonel olarak yaklaşık 30 yıl önce radyo programcılığı ile attım. İstanbul, Bodrum ve İzmir’de çeşitli radyolarda çalıştım. Radyoculukla birlikte 1995 senesinden itibaren eşzamanlı olarak sahneye çıkmaya başladım. İlk yıllar Dj&Mc olarak sahne alıyordum. Radyoda popülerliğim arttıkça sahnedeki performansım da zamanla değişti ve kendime has bir sahne şovu ve sunumu yarattım. Bu şov bana sayısızca festival, şenlik, kutlama, lansman vb etkinliklerin kapısını açtı ve pandemi öncesine kadar 2020 yılına dek de sürdü. Dünya ve Türkiye çapında çok ünlü isimlerle sahne alma fırsatı yakaladım. Ve de hayalini kuramayacağım büyüklükte sahnelerde yer aldım. 2000 senesinde radyoda hiç uyumadan ve susmadan canlı yayında 64 saat 22 dakika konuşarak Guinness Dünya Rekoru kırdım. İzmir’de Ege TV’de başladığım televizyonculuk serüvenime Kanal D, TRT, Star TV gibi büyük çaplı ulusal kanallarda devam ettim. Bu süreçte çok sayıda anı, ödül ve insan biriktirdim diyebilirim. Yer aldığım sosyal sorumluluk projelerini, stand-up gösterilerimi, gerçekleştirdiğim sahne şovlarımın detaylarını anlatsam Gözdecim değil bir röportaj uzun bir yazı dizisi yapmak zorunda kalırsın.
- Şimdi daha sakin bir hayatın var değil mi? Çoğunlukla koşullardan olsa da çok keyifli bir Youtube kanalı açtın…
Evet Mor Televizyon adında bir Youtube kanalım var ve çok kısa süre içerisinde Bodrum’da hayata geçirdiğim bir de kardeş Bitez TV adında ikinci bir kanalım var. Zaman sosyal medya çağı. Mor Televizyon sadece benim videolarımın yer aldığı bir kanal. Bitez TV ise farklı meslektaşlarımın, dostların da yer alacağı yine profesyonel bir kanal olacak. Neden Bodrum Bitez diye sorarsan Bitez hikayesi 30 sene önceye dayanan hayatımın önemli bir başlangıç noktasıdır. Çok yakın bir dostum olan Oktay Başyurt’un, “Pandemi döneminde başlangıç noktasına tekrar döndün” galiba demesi ile start almış bir projedir. Her iki kanalda da kendine özgün çok farklı yapımlar yer alacak. Gayretim bu yönde.
‘Evime icra geldi’
- Tüm sahne işi yapanlar ve birçok meslek gibi sen de zor bir süreç yaşıyorsun. Nasıl değerlendiriyorsun bu dönemi?
Biz meslek olarak hayatımız boyunca hep inişli çıkışlı süreçler yaşamışızdır. Hep de yaşanacaktır. Ekonomik krizler, doğal afetler, terör bizim mesleğimize hep ara vermemize sebep olmuştur. Ben ve benim gibi bu işten başka hiç geliri olmayan, günlük kazanan sahne insanları çok çok zor durumdayız. Devlet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları bu dönemde bize hiç el uzatmadı. Sözde bir üzgünlük belirtisi var ancak reel hayatta hiçbir destek yok. Ben ki STK’lar için bugüne dek yapmadığım iş, yardım vs. kalmadı. Yıllarca ücretsiz sahneye çıktım. Şu ana kadar bir kişi bile arayıp sormadı. Sayısızca Belediye Başkanı’nın seçim kampanyasında, siyasi liderin, milletvekillerinin kampanyasında yer aldım sundum seçim kazandırdım. Onlardan da ses seda yok. Yarın herşey düzeldiğinde eğlence için seçim için propaganda için yine ilk biz çağırılacağız pazarlık yapılacak bizimle. Ama şimdilerde yokmuşuz gibi davranılıyor. Pandemi sürecinde verilmesi kararlaştırılan bir krediye müracaat ettim. Ancak pandemi uzun sürdü ve kredinin geri ödeme zamanı geldi. Ancak ben hala işsizim. 3 taksit üst üste ödeyemediğim için 1 ay önce evime icra geldi.
Aracıma gelen başka icralardan dolayı muayenesini yaptıramadığım için 1 yıla yakın süredir toplu taşıma kullanıyorum. Satamıyorum da kullanamıyorum da. Evin önünde duruyor, çürüyecek yakında. Biz sahne insanları hayatımızda hep kuyruğu dik tutmaya alıştığımız için, kimseye bir şey belli edemediğimiz için hepimiz kendimizi yiyip bitiriyoruz. Meslektaşlarımın, orkestra arkadaşlarımın arasında pazarcılık yapmaya başlayan, işportacılık yapan, taksicilik yapanlar var. Bu adamlarla yeri geldi 50 bin kişilik meydanlarda stadyumlarda sahne aldık.
- Süreç bazılarımız için daha zor geçiyor... Peki, bizimle paylaşmak isteyebileceğin projelerin var mı?
Eskiden olsa aklımdan geçenlerin hepsini tek tek sıralardım. Ama bence benim değil millet olarak evren olarak hepimizin büyük ve ortak tek bir projesi olmalı. O da pandemiden kurtulmak. Pandemi bittiğinde projelerimizi yine konuşuruz. Bana böyle bir imkan verdiğin için teşekkür ederim.
Gençler kırmızı çizgime basıyor!
- Sahne korkunun üstesinden gelmeyi nasıl başarıyorsun?
Sahne korkusu demeyelim ancak sahne heyecanım hep oldu. Hala da oluyor ve olması da gerekli bence. Küçücük bir köyde köy şenliğinde 200 kişinin önüne çıkacağım anda duyduğum heyecan ile Sting ile İnönü Stadyumu’nda sahne aldığım ya da Haluk Levent ile 100 bin kişilik bir meydan konserindeki heyecanım inan bana hep aynı. Ama korku yok ve asla olmadı. İşine, sahnesine hakim olmayan, kendine güvenmeyen insan sahneden korkar.
- Yeni nesille beraber yeni sahne duruşları, performansları gelişmeye başladı. Eskiyi bilen biri olarak neleri kabul ediyor, neleri reddediyorsun?
Mesleğimin çizgileri çok belirgin aslında “net” ve “çalışkan” olmak. Böyle olunca başarı kendiliğinden geliyor. Yeni nesilden yetenekli gençler çok var. Ancak kullandıkları lügat beni dehşete düşürüyor. Argo, küfür iş hayatımda, sahne hayatımda bana çok uzak olan şeyler. Yeni nesil bunları çok rahat kullanıyor ve normalmiş gibi davranıyor. Benim kırmızı çizgime basıyorlar.