27.08.2009 - 09:55 | Son Güncellenme:
Var mısın yok musun şaşırttı. Yarışmacı Hamdi Bey'in teklifini kabul etti. Ama sonrasında Acun'un sürprizi geldi.Var mısın yok musun'da ilk yaşandı.. Acun kutuları açtırmadı ve herkesi merak içinde bıraktı.. Yarışmacı Semra son dörde İki mavi ve 100 bin ve 500 bin TL'lik kutularla girdi. Hamdi Bey'in 61 bin TL'lik teklifini uzun süre düşündükten sonra kabul etti. Reklam arası verildi ve herkes kutulardan ne çıkacağını merakla bekledi. Reklam dönüşü ekran başındakiler Acun'un şu sürpriz kapanış sözleriyle karşılaştı: "Var mısın yok musun'da bir ilki yapalım diyoruz. Kutuları açmıyoruz. Açmıyalım diyoruz bu akşam. Acaba Semra ne kazanacaktı bunu kimse bilmesin. Evet şimdiye kadar hiçbir programda böyle bir şey yapmadık. Bu da bir ilkimiz olsun diyoruz"
Kara Melek dizisiyle şöhrete kavuşan, Aliye ile yıldızlaşan, filmlerle aldığı ödüllerin de etkisiyle sıkça adından söz ettiren Sanem Çelik, bir dönem bölüm başına 30 bin TL alırken bu sezon 5 bin TL’ye bile iş bulamadı.Kara Melek adlı diziyle şöhret olan, Aliye dizisindeki rolüyle ününü pekiştiren Sanem Çelik, son kredisini geçen sene Güldünya dizisinde kullandı. 2004 yılında töre cinayetine kurban giden Güldünya’nın öyküsünün anlatıldığı dizi, kısa sürede yayından kalktı. Evli yönetmen Kudret Sabancı ile aşk yaşayan Çelik’in dizisi fazla izlenmedi.Aliye’den bölüm başına 20 bin, Güldünya’dan 30 bin TL alan oyuncu 5 bin TL’ye bile iş bulamadı. Hiçbir yapımcı, bu yıl yayınlanacak 50’ye yakın dizi için Çelik’e teklif götürmedi. Aliye devam ederken Sanem Çelik ile aşk yaşayan dizinin yönetmeni Kudret Sabancı ise bu skandalda kameranın arkasında olduğu için çok fazla etkilenmedi. Skandalın hemen ardından 2 sezon Binbir Gece’yi yönetti. Bu sezon kışın sinema filmi çekeceği için kendi isteğiyle dizi yönetmeme kararı aldı.BOL ÖDÜLLÜİstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale bölümü mezunu olan Sanem Çelik, 1996’da ilk sinema filmi olan ‘Yaban’da rol aldı. Yine aynı sene ‘Kara Melek’ adlı dizide oynadı; Türkiye, Çelik’i bu diziyle tanıdı. 1996 Adana Altın Koza Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü veMagazin Gazetecileri Derneği’nin verdiği ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödüllerini kazandı.NEREDEN NEREYE?2000’de de rol aldığı ‘Filler ve Çimen’ adlı sinema filmiyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü aldı. Aynı film ile 2001 yılında 3 farklı yarışmada ‘En İyi Kadın Oyuncu’ seçildi. 2003 yılında Tolga Örnek’in yazıp yönettiği Hititler’de rol aldı. 2005’te ‘Aliye’ adlı diziyle atv ekranlarındaydı. Bu diziyle yıldız oldu. Türkan Şoray onu tahtına aday gösterdi. Ancak evli olan yönetmeniyle yaşadığı aşk uzun süre konuşulunca Çelik, bir yıl ABD’nin Los Angeles kentinde yaşadı. Ancak ekranlardan uzak kalması da aleyhine oldu.Gazete Habertürk
Cuma günü Kanal D ekranlarında izleyiciyle buluşacak olan “Hanımın Çiftliği”nin tanıtım filmi daha dizi başlamadan rekor kırdı. Özgü Namal, Mehmet Aslantuğ ve Caner Cindoruk’un başrolünü oynadığı dizinin fragmanı internette 800 bin kişi tarafından tıklanarak yılın yapımı olma konusundaki iddiasını ortaya koydu. Aile baskısı yüzünden aşklarından feragat etmek zorunda kalan iki genç ve para karşılığı satılan gencecik bir kızın dramının anlatıldığı “Hanımın Çiftliği”nde fabrika işçisi Güllü (Özgü Namal) ve kendisini bildi bileli aşık olduğu Kemal’in (Caner Cindoruk) öpüşme sahnesi en çok ilgi çeken bölümlerden oldu. Özgü Namal daha önce de “Güneşin Oğlu” filminde Haluk Bilginer ile öpüşerek dikkatleri üzerine çekmişti
İBRAHİM ŞAHİN / MAGAZİN SERVİSİHalis Toprak’ın 17 yaşındaki eşi Nazlıcan Toprak, Emre Altuğ konserinde, duruşuyla, kıyafetiyle yaşından daha büyük duruyordu. Yaşıtları şarkılara eşlik ederken o, eşinin yanında sakin sakin oturdu SARIYER Belediyesi tarafından düzenlenen ücretsiz Emre Altuğ halk konserini Halis Toprak, önceki ay evlendiği 17 yaşındaki eşi Nazlıcan (Tağızade) Toprak ve 8 yaşındaki küçük oğlu Turgut’la izledi. Kendisinden 54 yaş küçük Nazlıcan ile evlendiği için ağır eleştirilere maruz kalan, hatta kızları tarafından akıl sağlığının kontrol edilmesi için mahkemeye verilen Toprak, “Her şeye rağmen eşimle çok mutluyum” dedi. Nazlıcan Toprak ise “Her şey yolunda gidiyor” demekle yetindi. GİYİM konusunda eşine hayli uyum gösteren Nazlıcan Toprak, konseri pür dikkat dinlemesine rağmen, konser alanındaki yaşıtlarının aksine ne şarkılara eşlik etti, ne de oynayıp zıpladı. Konserin sonlarına doğru Turgut’un huysuzlanıp ağlaması üzerine devreye cici anne Nazlıcan Toprak girdi. Cici annesi, Turgut’u öptükten sonra kulağına bir şeyler söyleyip sakinleştirdi. Daha sonra huysuzluğu bırakan Turgut’u baba Toprak 5 TL ile mükafatlandırdı.
Fox TV'deki 'Popstar Alaturka' yarışmasının cuma akşam yayınlanan bölümüne Bülent Ersoy'un giydiği gelinliği andıran kıyafet damga vurdu. Sunucu Osmantan Erkır'ın anonsuyla sahneye çıkan Ersoy, üzerindeki kabarık gelinlik yüzünden yürümekte zorlanıyordu. Buna rağmen merdivenden inip sahnenin en ucuna kadar giderek seyirciyi selamlayan sanatçıya, yerine oturması için sırasıyla Osmantan Erkır, Gülben Ergen, Metin Akpınar ve Armağan Çağlayan yardım etti.GUINNESS'E GİRDİK! Ersoy büyük güçlükle yerine oturmuştu ki, 'Diva' nidalarına ve alkış seslerine karşılık vermek için yeniden ayağa kalktı. Bir süre izleyicileri selamlayan Ersoy'un bu davranışı karşısında Erkır; "Guiness Rekorlar kitabına girdik. Bu, dünyadaki sahneye en uzun girişti ama değdi. Çok güzel girdiniz" dedi. Bu arada söze giren Armağan Çağlayan bu duruma şaşırdığını belirterek; "Ben buradayım, Metin abi yanımda. O oradan oraya nasıl geçti, hiç anlamadım!" diye konuştu. En az Çağlayan kadar şaşkın olduğunu söyleyen Gülben Ergen'in de gülmekten gözleri yaşardı. Jüri üyelerini ve izleyenleri güldüren bu konuşmalardan sonra Osmantan Erkır, Ersoy'un kıyafetinin gelinlik gibi olduğu vurgusunu yaptı. Ersoy'un yanıtı ise şöyle oldu: "Evet ama kocası olmayan gelin!" Erkır'ın "Gelinlik olsun da, gerisi gelir zaten" sözlerine ise ünlü sanatçı "Gelinlik olsun da evvela, buluruz Allah'ın izniyle bir salak" diye cevap vermişti ki yaptığı gafı anlayarak güldü ve ekledi: "Estağfurullah!" YA ÇİŞİN GELSE? Bu arada söze Armağan Çağlayan girdi ve Diva'ya sorduğu soruyla herkesi güldürmeyi başardı. "Bülent Hanım, çok merak ediyorum, çişiniz gelse ne olacak?" Ersoy'un cevabı ise en az Çağlayan'ın sorusu kadar muzırcaydı: "Yani onu tutabiliyoruz yaşım icabı. Kanallarım daha yerinde!"
Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman, yine çok ses getirecek bir röportaja imza attı. Arman, türban takıp haşema giyerek 'diğer mahalle'de yaptığı olay yazı dizisinin ardından aralarına kara kesi giren Hıncal Uluç'u sorgu odasına aldı ve aklına geleni sordu.İşte Arman'ın olay röportajı:Bir önceki görüşmemizde bu kadar canlı değildi. Ameliyattan yeni çıkmıştı. Bazı problemleri vardı, yaşlanmış duruyordu.Şimdi Benjamin Button gibi yaşlarını geri sarmış.Ne yaptıysa yapmış, gençleşmiş, dirileşmiş, canlanmış.Beni bir kere daha şaşırtı.Fotoğraf çekimi için özel pozlar istedim.Reddetmedi.Seks konusunda konuşacağız dedim, olur dedi.Üstelik çekimlerde rolünü benden çok daha iyi oynuyordu.Bir kere daha farkını gösterdi.Kompleks yapmadı, kapris yapmadı, zorluk çıkarmadı.Eğlendi.Bana dondurma ikram etti, Movenpick’in dondurmaları şahane bu arada.Ercan da güzel kahveler yaptı.Röportaj esnasında, gözünün bir ucuyla atletizm yarışmalarını izliyordu.Çok samimi bir röportaj oldu.Çünkü erkekler aslında arkadaşlarına performansları üzerine böbürlenmeyi seviyorlar ama ciddi ciddi cinsellik üzerine konuşmaktan hoşlanmıyorlar.İkimiz de aşksız seksin beş para etmeyeceğini söylüyoruz.Ama Hıncal Uluç, seks olmadan da aşkın olabileceğine inanıyor.Bu da bana imkansız geliyor.Röportajımız bu konudadır.İftardan sonra okumanızı tavsiye etti.İlk cinsel deneyiminiz...- Bu özel konuları hayatta hiç kimseye konuşmadım. Prensip olarak da konuşmam. Ama Ayşe Arman’ın bir ayrıcalığı var. Bunları konuşuyor olmak, bana çok düşman kazandıracak, bir sürü insana da kapı açacak ama tüm bunları senin için göze alıyorum.Vayyyy. Yaşasın! Şahanesiniz...- Bizim zamanımızda cinsel ilişki konusunda çeşitli efsaneler vardı. Birinci efsane, Fahriye Ablalar. Mahallenin genç erkeklerini mutlu ederlermiş. Hangi mahalle, hangi ablalar bilmiyoruz ama başımıza gelmesi için dua ediyoruz. Ne var ki biz, hiç o kadar şanslı olamadık. İkincisi efsane, lüks randevuevleri. Öyle adresini filan herkes bilmiyor, çok özel evler. En meşhuru da “Lüks Nermin.” Girebilmek için çok para gerekiyor, bizde nerdeee? Sadece hayran hayran anlatılan hikayeleri dinliyoruz ve derin derin iç çekiyoruz. Bir başka opsiyon vardı ki, duyunca hiç hoşuna gitmeyecek ama Türkiye’de yaygındı, hele bizim gençliğimizde daha da yaygındı...Ne o?- Sıpalar!Şaka yapıyorsunuz...- Yoo, hayır. Bir Türkiye gerçeği bu. 15-16 yaşındaydım. Köye gittim, o güne kadar da hiç cinsel ilişkide bulunmamışım, “Biz sana yaşatacağız” dediler. Heyecan içinde “Nasıl?” dedim. “Gel” dediler. Gittim. Bir de ne göreyim, çayın kenarında güzel gözlü bir sıpa! “Bu ne?” Gururla, “Bu, senin!” dediler, “Sen ağa çocuğusun diye sana sakladık. Kimse el sürmedi!” “Siz manyaksınız!” dedim, acayip bir tepki gösterdim. Anlayacağın, o fırsatı da kaçırdık!DEVLETİN RESMİ EVİZavallı sıpaya ne oldu bu arada?- Valla taliplisi çoktu, bakire olarak bırakmadıklarına eminim! Ama inan, o yıllar böyleydi. 60’lı yıllarda da Erdek’e gider, çadır kurardık. Ben de 20’li yaşlarımdayım, baktım Kolej’den çocuklar sabah 5’te uyanıyorlar ve ortadan kayboluyorlar. Deniz tarafına da gitmiyorlar, ters tarafa gidiyorlar. Bir gün sıkıştırdım: “Siz sabahın köründe n’apıyorsunuz?” Meğer hayvan bulmuşlar, ona gidiyorlarmış.Aman Allah’ım! O da mı eşek?- Sormadım. Sadece, “Olmaz öyle şey!” dedim, onları aldım Bandırma Genelevi’ne götürdüm. Koşulları bu yani. Ya sıpa ikram edilecek, ya mahallende seni kayıran bir Fahriye Abla olacak ya da cebinde çok büyük para olacak ki Lüks Nermin gibi birinin randevuevine gidebilesin.Yoksa...- E yoksa bir tek şey kalıyor, o da devletin resmi evi. Ben de onu yaptım. Bu ülkede yaşayan milyonlarca erkek gibi, ilk cinsel tecrübemi bir genelevde yaşadım.Nasıldı?- İğrenç! O pisliğin, o ağır leş gibi kokunun tarifi yok. Ama girip yapmazsan, karizmayı çizdirirsin. Mecbur yapacaksın. Kilit soru da: “Muamelesi nasıl?” Bu, şu demek: “Seninle uğraşıyor mu?” Seni bir an evvel boşaltmak için, her şeyi yapıp seni kapıya mı koyuyor? Yoksa mümkün olduğu kadar sevgili gibi davranıp, ağırdan mı alıyor? “Muamelesi iyi” diyorsan, öbürleri de kapısında kuyruk oluyorlar. Gerçi herhangi bir yerine dokunmak istemediğin bir oda ve herhangi bir şekilde üzerine oturmak istemediğin, artık rengini kaybetmiş, leş bir çarşaf. Ve onun üzerinde ne olduğu belli olmayan bir kadın. Sharon Stone bile olsa, sana dünyanın en acayip numaralarını bile çekse, nefret edersin. Hatta kusarsın! Benim yaşadığım ilk cinsel ilişki, işte böyle bir tecrübeydi. Anlayacağın, içler acısı.Öğretmen iyiyse bütün eğitim hayatı boyunca insan okulu sever de, öğretmen kötüyse kalıcı iz bırakır ya... Böyle bir şey mi?- Öğretmen iyi olsa da, okul leşse, kaç yazar? Bugün bile, gözümün önüne gelir o pislik ve iğrenç kokular...Bir daha parayla seks yapmadınız o zaman...- Yok yaptım. Bir de Abanoz Sokağı maceram var. Yine o yaşlar. Maça gittik, sonra muhallebiciye, derken aklımıza esti, “Hadi Abanoz Sokak yapalım” dedik.Atmosferi filmlerdeki gibi mi...- Sayılır. Ankara’daki genelevden daha temizdi. Kapılarda pencereler var. O pencerelerden girmeye değer biri var mı yok mu içeri bakıyorsun. Kadınlar holde oturuyor. Her şey biraz acıklı tabii. Kapıda fazla durdun mu arkadakiler bağırıyor, “Half time, half time!” “Çekil de biraz biz bakalım!” gibisinden. Ben tesadüfen olağanüstü güzel bir kız gördüm içeride. Hakikaten. Bakmaya ve dokunmaya kıyamazsın. Sokakta görsen peşine takılırsın. Duvarda da eşek gibi “Vizite 10 Lira” yazıyor, hemen girdim içeri. Çıktık odaya. Dedim ki, “Hanımefendi, size bu soruyu defalarca sormuşlardır, ben de sorayım: Burada ne işiniz var?” Gerçekten de oraya yakışmıyordu. Sana yüzündeki ifadeyi anlatamam. Gurur mu desem, mutluluk mu desem. Ama haklıymışım. Lüks Nermin’in kızlarındanmış. “Bizim patroniçe bazen polise mamayı geciktirir, o geciktirince de bizim evi basarlar. Vesikalı olduğumuz için bizi oraya buraya dağıtırlar. Yine öyle yaptılar. Normal fiyatım, bu ödediğinin kat kat fazlası. Birkaç günlüğüne buradayım. Şanslısın!” dedi. Ben gerçi hiç öyle hissetmiyorum kendimi. Kız çok özeldi ama kaç yazardı, oranın adı bile geneldi. Benden evvel 10 kişi bu beğendiğim kızla yatmıştı, benden sonra da 20 kişi yatacaktı. Beni bir daha düşünecek miydi, aklına getirecek miydi? E o zaman bunun, kendi kendimi tatmin etmekten bir farkı yoktu ki. O gün orada karar verdim, bu sondu, paralı ilişkiyi o günden sonra hayatımdan çıkardım.Bu yaşadığınız talihsiz tecrübeler, bütün cinsel hayatınızı etkilemiş olabilir mi? Okuldaki sevgilinizle aşkla sevişebilseydiniz her şey daha mı farklı olurdu? Cinselliği farklı mı algılardınız?- Bir şeyin çok güzel olması, ondan çok keyif alman, insanın hayatını elbette etkiler. Cinsellik olması şart değil, ilk gittiğin futbol maçı, ilk izlediğini sinema filmi...İşte tam da bu: Belki de ben hayatıma giren ilk erkekle, aşkla seviştiğim için seksi farklı bir yerde görüyorum. Çünkü ondan sonra da öyle oldu, aşık olmadığım kimseyle sevişmedim. O yüzden seks eşittir aşk diyorum...- Olabilir ama benim böyle bir şeyim yok. İlki korkunç koşullardaydı, diğeri nispeten daha iyiydi ama geneldi. Gerçi Amerika’da müthiş genelevler var. Daha doğrusu genel çiftlikler. En meşhuru da Nevada’da. Türkiye’deki gibi değil, seni karşılarlar, dinlendirirler. Ben çok merak ediyordum, Holly beni götürdü. Müthiş bir mekandı, doğal, tertemiz, medeni. Kızlar var, birini seçiyorsun, gününü onunla geçiriyorsun, gece de yatıyorsun...MEĞER PARA VERMİŞLERİnsanlar karılarıyla genellikle randevuevine gidemezler!- Biz çok yakındık Holly ile. Türkiye’de ilk “topless” (üstsüz) gidilebilen plaj Foça’daydı. Bir Fransız tatil köyüydü ve Türklerin girmesi yasaktı. Holly’ye dedim ki, “Bu kampı çok görmek istiyorum, kadınların çıplak memelerle güneşlenmesi fikrini beynim almıyor. Hadi bir şey ayarla da gidip görelim.” Kampın genel müdürünü aradı, “Ankara’daki High School’un sekreteriyim, eşimle gelip orayı görmek istiyoruz” dedi. Randevu aldı, gittik. Kampı gezerken, plajı da gördüm, tabii topless güneşlenen kadınları da ve rahatladım. Bana onları ilk gösteren insan, Holly’dir. Nevada’daki o çiftliğe de, onun sayesinde gittim. Her ne kadar fuhuş yeri gibi görünmese de, orada da her şey parayla idi...Ve sizi buna karşısınız...- Hem de nasıl. 83’te Moskova’ya Olimpiyatlar’a gittik. Ben de tam 40 yaşındayım. Moskova o zamanlar bir seks kenti idi. Dünyanın en güzel ama en ucuz kadınları. Bir bluejean’e, bir Beatles albümüne götüremeyeceğin kadın yok, öyle bir ortam. Bir gece bizim çocuklar dedi ki, “Abi bugün çok güzel 4 kızla tanıştık, dediler ki içkileri meyveleri alın bize gelin, yürü onlara gidiyoruz!” Kalktık, gittik. Gerçekten de dört tane harika kız. Bir tanesi Sophia Loren’in Rusya şubesi. Ben onunla ilgileniyorum. Sohbet ediyoruz. Her şey şahane. Çocuklar, birer ikişer kayboluyorlar. Ben sohbete devam ediyorum. Hafiften de el ele tutuşuyoruz. Bir ara mutfağa gittim. Baktım arkamdan geldi, “Biz sevişmeyecek miyiz? Param ödendi” dedi. Neeee? Meğer paralı kızlarmış! Arkadaşlarım gizlemişler çünkü gelmeyeceğimi biliyorlarmış. Ben kıza “Aklına da sakın yanlış bir şey getirme, çok tatlı ve güzel kızsın. Ama paralı yapmama kararım var” dedim. Ve sevişmedim.Bütün adamlar bu kızla birlikte olurdu. En azından bir sürü erkek...- Onu bunu bilmem, zaten o gece parasını ödedikleri için aldılar götürdüler kızı.Yazık! İnsan kızı kurtarır bari. Madem bu kadar güzel muhabbet de ettiniz...- Canım alan razı, veren razı, nasıl kurtarayım? O da hevesleniyor yatmak için, arkadaşları yatıyor. Ama parayla aşk yapmak fikri bana çok ters. Ne yaparsam yapayım, kafamdan onun benimle para için birlikte olduğu fikrini atamayacaktım, o yüzden istemedim. Ama hoşlanmadım mı kızdan? Hoşlandım. Zaten şunu bil, bugüne kadar hoşlanmadığım hiçbir kadınla herhangi bir ilişki kurmadım. Kahvaltı bile yapmadım. Sen bugün gelip benimle röportaj yapabiliyorsan, bunun sebebi benim hoşlandığım kadınlardan biri olman. Hoşlandığımla dostluğa başlarım, ondan sonrası onun kararıdır. Hiç kimseden hiçbir şey istemedim, teklif dahi etmedim, ancak o verirse...
Amma edilgen bir durum! “O verirse” ne demek. Sizin isteme hakkınız yok mu?- Valla ben, zorlanmaktan hoşlanmadığım için zorlamaktan da hoşlanman. Hoşlanmanın karşılığını verenler oldu, onlarla işi ilerlettik. Seviştiklerim oldu, sevişemediklerim de...Siz hiç “one night stand” yapmadınız mı?- Geliyorum o meseleye. Avantajlı tarafım şuydu: Bizim zamanımızda en zor şey, yersizlikti. Mezarlıkta bile sevişenler vardı. Ben şanslıydım, tek başıma yaşadığım evim vardı. Ve kızlar eve gelmeye başladılar. Bazılarıyla sadece oturduk sabaha kadar sohbet ettik, kız sevişmeyi istiyorsa seviştik, düzüşmeyi istiyorsa düzüştük. Ama eve geldiği andan itibaren uyulması gereken kurallar vardı.Ne gibi?- İçki içmesi yasaktı. “Ben gerisini hatırlamıyorum” lafını bana kimse edemez! O yüzden alkol vermiyordum.Karşılıklı şarap içmiyor muydunuz yani?- 20’li yaşlarımı anlatıyorum. O yaşlarda, benimle sevişmeleri için bir özür oluşmasın diye içki vermiyordum onlara. Gerçekten istediği için sevişsin...Niye dünyanın bütün yükünü siz taşıyorsunuz! Kimse bu kadar düşünceli değil...- Ben öyleyim n’apıyım. This is me. Sevişmekten sonra içme hakkına sahip. Fakat şöyle tuhaf bir şey oluyordu: Aylarca peşinden koştuğum kız, nihayetinde evime geliyor, sevişiyoruz, bundan daha büyük bir zafer yok ama gecenin 2 buçuğunda benim artık o kızın, benim yatağımda olmasına da tahammülüm yok! Onu taksiye bindirip postalamak de benim kibarlığıma yakışmaz, “Gel seni evine bırakayım” diyorum, “Tamam” cevabını alınca da, yağmur, kar dinlemeden evlerine bırakıyorum. Sonra bir gün kendi kendime dedim ki, “Ben demek ki bu kızlara aşk duymuyorum!”Bunu nereden çıkardınız?- Çünkü günün birinde, seviştikten sonra sarılıp uyumak istediğim birine rastladım. “Vay be” dedim, “Demek aşk buymuş. Daha önce hissettiklerim arzuydu...” Arzum tatmin olduğu andan itibaren o kişiye tahammül edemiyordum. Boşaldıktan sonra hâlâ ona sarılıp uyumak istiyorsam o, aşktı.Tamamdır işte, sözünü ettiğiniz bu aşkta, seks var. Benim dediğime geliyorsunuz. O kıza sadece sarılmak size yeter miydi? Sizi keser miydi?- Öyle aşklar da yaşadım. Dokunmanın verdiği hazla organların birleşmesi arasında çok fark yok.Siz seksi seviyor musunuz?- Elbette. Ama safi seksi değil!Siz, yıllarca Erkekçe diye, erkeklere seksi sevdirmeye çalışan, kadınlarla erkeklerin arasını düzeltmeye uğraşan, cinselliği normalize etmeye çalışan bir dergi çıkardınız. Cinselliğe hizmet eden bir adam olarak şimdi, “Seksiz aşk da kıymetli, hatta daha kıymetli!” demek bununla ters düşmüyor mu?- Hayır ne münasebet. Seks, aşkın şartlarından biri değil ki. Dünya tarihi bunun örnekleriyle dolu. Seks yapamadıkları halde aşk yaşayan bir sürü insan var. Ben çok sevdiğim arkadaşlarımdan birinin sevgilisine aşık olmuştum, basbayağı aşktı. Ben sana da aşık olabilirim ve senin ruhun duymaz, kocanın da duymaz. Kimsenin arasına girmek bana yakışmaz o ayrı ama, “Şunlara şu şartta aşık olunur, şu şartta olunamaz!” diye bir şey yok.İyi de onlar farklı. Onlar platonik aşklar. Kanlı canlı aşk değil...- Nereden biliyorsun? Hiç sevişmeden karasevdalanabilirim sana ben. Yaşadım da bu tür şeyler. En yakın arkadaşımın sevgilisine tutuldum. İkisinin de ruhu duymadı.Kaç sene bu acıyı yaşadınız?- Üç sene.Demediniz mi kıza, “Ben sana aşığım” diye...- Demedim, demem.Siz o zaman aşkı kendi kendinize yaşıyorsunuz?- Aşk öyle bir şey zaten.Hadi canım sizde!- Ben sana kendi tarifimi söylüyorum, bana ne senin tarifinden! Hem bu röportaj benimle yapılıyor!Wining ve dining... Arkasından sleeping yokSizin seksin önüne koyduğunuz şeyler ne? Neler seksten önemli?- Seks benim için hiç önemli değil. Hakikaten değil. Şimdi çok hoşlandığım bir kızla Paris’e seyahate gideceğim diyelim, onu orada götürebilecek miyim diye düşünmem. Seks geçmez aklımdan.Erkeklerin çoğunun geçer. Hatta hepsinin. Benim de geçer...- Ben öyle değilim. Ben seni akşam yemeğine davet ediyorsam, o gerçekten sadece yemektir. Wining ve dining. Arkasından sleeping yok.Ayıptır sorması “sleeping”i ne zaman düşünüyorsunuz!- Oluyorsa oluyor zaten. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Benim aklımda, sadece seni “götürmek” olursa, ben o yemekten zevk alamam. Ben hangi eylemi yapıyorsam onun hakkını vermek isterim. Konsere mi gittik, o anda sadece konserin keyfini çıkaralım, sonra ne olacaksa olur, sonrasını sonra düşünürüz.İYİ SEVİŞMEK ZOR BİR ŞEYBence ikisinin bütünlüğü güzel. Birinin olmamasını aklım almıyor. İnsan iyi sevişemediği biriyle anlaşabilir mi?- İyi sevişmek zaten çok zor bir şey. Hem fiziksel hem de kimyasal olarak vücutları çok iyi tanımak gerekiyor, açık olmak gerekiyor, karşındakinin seks haritasını ezberlemek gerekiyor. Bizim kızlarımız sekse açık değil ki, bazen iğrendikleri bir şeyi yapmama izin veriyorlar, sonra da bir daha evime gelmek istemiyorlar. Hoşlanmadıkları seksüel eylemi bana söylemiyorlar ki. Ya da benim hoşuma gidiyor diye birtakım şeyler yapıyorlar ama aslında yapmak istemiyorlar. Kısacası, ben senin erojen haritanı çıkaramamışsam, seninle seks yapmama imkan yok. Ben nerenden, nasıl hoşlandığını bilmem lazım. Bizim erkekler bu tür şeylere kafayı yormuyorlar, genelde tak fişi bitir işi. Oysa benim için sevişmenin en güzel yanı, önsevişme denilen kısmı.İyi sevişemediğiniz sevgilinizle iyi anlaşabilir misiniz?- Çok anlaştım. Çünkü iyi sevişme zamana bağlı. Zaman içinde beni tanıdığı zaman, ben de onu tanıdığım zaman, nasıl olsa çok iyi sevişiriz.Hadi canım sizde! O uyum ya vardır, ya yoktur! Benim için ölçü, öpüşmek mesela. İyi öpüşemediğin biriyle iyi sevişemezsin de...- Yok ben o kadar katı değilim. Bizim kızlarımıza bir hareket yapıyorsun, kolunu okşuyorsun diyelim, çok hoşuna gidiyor ama göstermiyor. Sen de zannediyorsun ki, nefret etti bundan, oysa alakası yok. Garip bir şekilde kızlarımız heyecanlandıklarını, yükseldiklerini söylemiyorlar. Söylemeyince de bütün yük erkeğe kalıyor, keşfetmesi gerekiyor. Ben bu konuda çok sabırlı davrandım, hep “Şu anda istemiyor olabilir ama zaman içinde nasıl olsa isteyecek, ben de onu keşfedeceğim” dedim. Öyle de yaptım. Çok insana sevişmeyi öğrettim...Senelerce seviştik ama hiç cinsel birleşme yaşamadıkEn unutamadığınız mutluluğunuz?- En unutamadığım ilişkimde, sevgilim bakireydi. Senelerce beraberdik. Seviştik ama hiçbir zaman bir cinsel birleşme yaşamadık.Zor olsa gerek...- Yoo, hayatımın en güzel sevişmelerini onunla yaşadım.Nasıl olur?- E oluyor...Neden sizinle sevişmiyor da bakire kalıyor?- O çok istedi ama ben hep reddettim...Niye? Sizden sonra birlikte olacağı kişiyle, bakire olarak evlensin diye mi?- Aynen öyle! Memleketimiz geri kafalı. Düşünsene, benden sonra birine yürekten aşık olursa, o da onu sırf bakire değil diye almazsa kahrolurdum ben...İyi de kızın neresi bakire? Ben oraya takıldım...- Değil ama gerzek kocası diyecek ki, “İlk kez benimle yattı!”Sizin sevgilim dediğiniz biri, niye kendini yutturabileceği bir “gerzek” kocayla evlensin... O da mı gerzek...- Hayır, Türkiye böyle!En unutmak istediğiniz ilişki?- Öyle bir şey yok. Benim bütün ilişkilerim güzeldi. Gerçi, her seferinde ben terk edildim, karım dahil...Niye terk ediyor bu kadınlar sizi?- Herhalde bir şey var bende.İNTİHAR MI EDEYİM?Entelektüel olarak bir kadını etkiledikten sonra, hormonları çok kuvvetli bir adam gelecek ve kadını alacak... Ne hissedersiniz?- Oldu.Gidip sizin kızı aldı ve sevişti, siz de orada kalakaldınız, öyle mi?- Evet.Ne fena.- Ne yapabilirsin ki? Bu çok oldu benim hayatında. Beni terk eden, durup dururken terk etmedi.İnsan bunu nasıl taşır?- N’apıyım yani, intihar mı edeyim? Acı çekiyorum ama sonra geçiyor. Gerçi şöyle bir sorunum var, onu kafamdan çıkarmadan, başkasına bakamıyorum. Silmek zaman alıyor ama başarıyorum. Ondan sonra dönse de, geçmiş olsun.Eski eşiniz Holly de başka birine gitti değil mi?- Evet. Tam iki sene dönüşünü bekledim. Sonra bir gün “Delete” ettim beynimden, bitti gitti Holly. 10 sene sonra döndü. Onun tekrar Türkiye’de ev ve iş bulmasına yardımcı oldum. İki sene yaşadı buralarda, hani bir ihtimal Hıncal ister de yeniden bir araya geliriz diye. Ama artık benim için bitmişti.BAKİRE KIZLARIN AVANTAJIBakire kızların avantajı, kendi meşrebine uygun bir kadın yetiştiriyor olman. Çok büyük bir lüks. Sen kadını keşfedip ona uyacağına, kendi meşrebine uygun yetiştirdiğin için o sana uyuyor. Biraz sabırlı olursan, bütün öğrettiklerini bir bir öğreniyor. Ve sana cevap veriyor. Keşfetmek ve yetiştirmek her zaman keyiflidir.Platonik aşklarımla mutlu yaşadım, onlar beni doyurduBir kadını uzaktan sevmekle, onu dokunarak sevmek aynı olabilir mi?- Olur tabii. O da aşk, bu da aşk. Sen olmamışsan ben n’apıyım!Dokunamıyorsam ben o aşkı n’apıyım!- Bu kadar kız varken, kader götürüp beni o kıza aşık etmiş! Yapacak bir şey yok.Platonikliğin ne avantajı var? Ne sağlıyor?- Hiçbir şey sağlamıyor. Aksine çok şey kaybettiriyor.Sizin platonik aşklarınız, şehvetli kanlı canlı aşklarınızdan daha mı fazla oldu?- Evet.Böyle deyince de üzülüyor insan size...- Ama gerçek bu. Ve ben gayet mutlu yaşadım. Fevkalade. Çünkü onlar beni doyuruyordu.Nasıl olabilir ki...- Doyuruyordu işte.O platoniklerle sevişmeyi tercih etmez miydiniz?- Etmez olur muyum? Ama edemedim diye de kahrolmuyorum.Bu ülkedeki pek çok sorunun altında, cinselliğin soyut bir kavram olarak algılanması yatmıyor mu? Birbirine dokunamayan insanların kompleksi yüzünden biri sürü kötü şey olmuyor mu? Ben “Sekssiz aşk olmaz!” derken seksi yüceltmeye, yerlerde sürünmesine engel olmaya çalışıyorum. Aşkla aynı değeri vermeye uğraşıyorum. Ama siz çıkıyorsunuz, “Sekssiz aşk olur!” diyorsunuz. Yardım edeceğinize, dinamit koyuyorsunuz!- Sen “Sekssiz aşk olmaz” diyorsun, ben “Aşksız seks olmaz!” diyorum.Olur mu öyle şey! “Aşksız seks olmaz”a ben de katılıyorum, zaten baştan beri her şeye aşk lazım diyorum. Hayatıma giren ve seviştiğim bütün erkeklere de aşıktım diye ekliyorum!- Bir dakika ya, bu röportaj benimle yapılıyor! Ben konuşacağım! Demek, şu konuda hemfikiriz: “Aşksız seks olmaz!” Sen, ilaveten “Sekssiz aşk da olmaz!” diyorsun, ben de “Bal gibi olur!” diyorum. Bırak da istediğim gibi düşüneyim, her konuda aynı fikirde olmamız gerekmiyor.Peki biraz daha genç olsaydınız da aynı şeyleri savunur muydunuz?- Tabii ki.
RTÜK, ‘’Erkekler de uyandı kardeşim. Bedava süt alıyorsak ineği niye satın alalım diyorlar. Arada bir sütü keseceksin’’ diyen manken Didem Erol’un, bu sözleri nedeniyle Habertürk’e uyarı cezası verdiRTÜK, ‘’Erkekler de uyandı kardeşim. Diyorlar ki biz bedava süt alıyorsak ineği niye satın alalım. Arada süt vermeyi keseceksin’’ diyen manken Didem Erol’un, bu sözleri nedeniyle Habertürk’e uyarı cezası verdi. Didem Erol, 1 Haziran gecesi, Habertürk TV’de Saba Tümer’in sunduğu programa konuk olmuştu. Sevgilileri ile yaşadıklarını anlatan Didem Erol erkeklerin kadınları oyaladığını belirterek ‘’ Onun için arada bir görüneceksin, arada bir süt vereceksin, o süte bağımlı hale getireceksin ki onu çektiğin zaman adam 'Allah Allah' diye kalacak böyle. Ben oturup 3-5 yıl seni mi bekleyeceğim. Sen de seviyorsan karşımda adam gibi dur’’ demişti. BAŞKAN KARŞI ÇIKTI DİDEM’İ SAVUNDU RTÜK’ün son toplantısında bu sözlerin milli ve manevi değerlere aykırı olduğuna oy çokluğu ile karar verildi ve Habertürk TV’nin uyarılması benimsendi. Karara RTÜK başkanı Davut Dursun ise karşı çıktı ve ‘’Didem Erol’un özel hayatına ilişkin konular eğlence ve hoş vakit geçirme üslubunda konuşulmuştur’’dedi. Muhalefet şerhi yazan Dursun şu görüşü savundu: ‘’ Didem Erol’un yaşadığı birliktelikleri ve kadın-erkek ilişkilerini anlatırken kullandığı üslubun aşırı mahzurlu bir nitelik taşımadığı ayrıca konuğun kendi özel hayatını kendi iradesiyle bir eğlence unsuru olarak açıklaması söz konusu olduğundan ihlal yoktur’’ RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi Mehmet Dadak da uyarı cezasına karşı çıkarak ‘’Toplumumuzda tabuların yavaş yavaş anlaşılır konular olarak konuşulup tartışılması sonucunda kişi ve toplumumuzun daha bilinçli, akılcı yollarla yaşamına yön vereceği düşünce ve kanaati ile çoğunluğun bu konudaki kararına katılmıyorum’’ dedi. (Gazeteport)
Eşi Sulhi Aksüt'den boşanma aşamasında olan Sibel Can yine açıklamalarda bulundu Benim Adım Aşk isimli albümüyle müzik dünyasında yeniden giriş yapan Sibel Can, Yaz Keyfi programına konuk oldu.Sibel Can albümün kapağında neden fotoğraf olmadığını şöyle anlattı: ‘’Her şeyde bir hayır vardır. 1,5 yıllık bir çalışmanın ürünü bu albümde bir emek var. Laf, söz gelmesini istemiyorum. Bu albümün bembeyaz kalmasını istiyorum. Fotoğraflar çekilecekti Zeynel Abidin çekecekti. Her şey hazırdı. Ama kimse ayrılmak için evlenmiyor. Ben 5-6 kere de evlenmedim. Bir iki çocuğumun babası Hakan’la evlendim. Bir de Sulhi var. Miami dönüşü hoş şeylerle karşılaşmadım ama ne olduğunu anlatmam. Çünkü bir oğlumuz var, Emir var. Ona laf gelsin istemem Bu kararı ben aldım. Hiç öyle bir düşüncem de yoktu ayrılmak gibi. Ama böyle bir karar almak zorunda kaldım. İşte o ortamda her şey alt üst olunca ben bir ay evden çıkamadım. Hatta ilk defa bu programda söyleyeyim Sezen Aksu’nun müthiş bir şarkısı vardı. Her şey hazırdı. Ama ben o ruh haliyle şarkıyı okumak istemedim O şarkı kaldı. O ruh haliyle fotoğraf da çektirmek istemedim. Canım fotoğraf çektirmek istemedi.'' Sibel Can, Kenan Erçetingöz'ün ''Bir daha evlenir misin?'' sorusuna karşılık ise ''Evlenmeyi hiç düşünmüyorum. Biz de öyle şeyler yok ikinci evlilikte yapan bir tek ben varımdır. Bir daha evlilik yok'' dedi.Programın bir bölümünde Gülşen telefonla yayına bağladı. Gülşen çok titiz bir çalışma sergilediklerini ve yıl başı gelmeden yeni albümünü çıkaracağını müjdeledi.Gülşen, Sibel Can'a verdiği şarkıyla ilgili ise şunları söyledi: ''Albüm çıkmadan şarkı hit oldu. O görüntülerden sonra insanlar da bir merak uyandırdı. Dinleyen herkesin gözleri doluyor. Öylesine yazılmış bir şarkı değildi bu. Sibel Can için özel yazılmış bir şarkıydı. Kendi şarkılarımı emanet edebileceğim tek ses Sibel Can’dır.Gülşen'in ardından Orhan Gencebay programa bağlandı Gencebay, Sİbel Can'a şunları söyledi: ''Her başarıyı hakkıyla kazandın. Sen her şeyi hak ettin. O güzel gönlün var ya seni çok seviyorum'' dedi. Ayrıca Gencebay Sibel Can'ı 13 yaşındayken tanıdığını. Bu yüzden Sibel Can'ı kızı gibi gördüğünü söyledi.
Bir ay içinde üç sinema filmi senaryosunu okuyan Fahriye Evcen, sonunda bir filmde rol almayı kabul etti. Evcen, çekimleri ekim ayında İtalya'da başlanacak olan 'Sinyora Enrica' adlı sinema filminde Sinyora Enrica karakterini canlandıran Claudia Cardinale'in gençliğini oynayacak. Bu rol için akıllarına gelen tek ismin Fahriye Evcen olduğunu söyleyen yapımcı Can Arca, "Fahriye, bu rol için çok başarılı... Çok genç, güzel ve yetenekli. Üstelik Cardinale'in gençliğine çok benziyor. Bu rolü hakkıyla oynayacağına inandığımız için kendisiyle çalışmayı istedik" dedi. Evcen'e, filmde genç oyuncu İsmail Hacıoğlu eşlik edecek. GÜNSÜR'DEN DERS! Filmde Türkiye'den İtalya'ya yabancı dil öğrenmeye giden ve burada Enrica adlı yaşlı bir kadının pansiyonuna yerleşen genç bir adamı oynayan İsmail Hacıoğlu, şu sıralar İtalya'da yabancı dil eğitimi alıyor. Bir süre bu ülkeyi gezip, kültürü ve insanları hakkında bilgi edinmeye çalışan Hacıoğlu'na İtalyanca'yı ise 'Beyaz Gelincik' dizisinde birlikte rol aldığı Mehmet Günsür öğretiyor. Claudia Cardinale kim? İtalyan bir ailenin kızı olan Claudia Cardinale, Tunus'ta basketbol milli takımında oynadı. 1957'de yapılan bir güzellik yarışmasında Tunus'un 'En Güzel İtalyan Kızı' seçilerek Venedik Film Festivali'ne gitmeye hak kazandı. Orada dikkat çeken güzel yıldız, 1958'de 'Goha' adlı filmle sinemaya başladı. Ünlü sinema okulu Centro Sperimentale di Cinematografia'da oyunculuk dersleri aldı. 1960'larda yapımcı Franco Cristaldi'nin desteği ile İtalyan sinemasının uluslararası yıldızları arasına giren Cardinale, Federico Fellini'nin '81/2' isimli filmiyle ismini duyurdu.
Mehmet Ali Erbil, “A.R.O.G.” filmini acımasızca eleştirdiği Cem Yılmaz’ın “Yahşi Batı”sına daha vizyona girmeden destek vererek şaşırttı MEHMET Ali Erbil, şu günlerde “Çizmeli Kedi” adlı animasyon filminin seslendirmesi için stüdyoda... Stüdyoya girip basın mensuplarını karşısında görünce de memleket meseleleri hakkındaki görüşlerini aktardı. Son dönemdeki Türk filmleri hakkındaki görüşleri sorulduğunda, Cem Yılmaz’ın “Yahşi Batı“ filmi hakkında da şunları söyledi: “Türk Sineması için güzel, akıllı bir proje. Bugüne kadar kovboy filmlerini seyretmiştik. Şimdi bunun Türkiye’ye uyarlanmış hali komik olur. Her filmde çok güleceğiz diye bir şey yok. Önemli olan kaliteli filmler yapabilmek.” OYSA Cem Yılmaz geçen yıl “A.R.O.G.”u yaptığında Mehmet Ali Erbil, hem de canlı yayında Yılmaz’ı acımasızca eleştirmişti: “Kardeşim millet salak. Canlı yayında söylemek istemiyorum, ama adam seyirciyi şeyine takmıyor. ‘G.O.R.A.’yı ‘A.R.O.G.’ yaptım, tersine çevirdim. Millet yine seyrediyor’ havasında.” “A.R.O.G.”un seyirciler tarafından beğenilmediğini de söyleyen Erbil, “İzleyiciler filmi beğenmemiş, kimsenin güldüğü yok. Filmi bitirmeden çıkanlar bile var” diyerek “A.R.O.G.”un olduğundan fazla büyütüldüğünü ima etmişti. OĞLU SESİNİ TANIMIYORMUŞ “Çizmeli Kedi” filmi için, “Tam çocukların gideceği bir film”?diyen?Mehmet?Ali Erbil, “Oğlunuz sizi filmlerde sesinizden tanıyor mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:?“Ali Sadi beni tanımıyor.?O sadece Baby?TV seyrediyor.?Baby TV’ye bedavaya bir seslendirme yapmak isterim.”
Eski sevgilisi Nurettin Hasman’ın iffetsizlikle suçladığı Eda Taşpınar’ın, sörfçü sevgilisiyle tanışmasının ardında ilginç bir olayın yattığı ortaya çıktı İşadamı Nurettin Hasman’ın “Benimle birlikteyken, sörfçü (Bora Kozanoğlu) ile de ilişkiye girmiş” diyerek suçladığı ve çok ağır sözler sarf ettiği Eda Taşpınar’ın, Bora Kozanoğlu ile ilginç bir rastlantı sonucu tanıştığı ortaya çıktı. Eda Taşpınar’ın 7 aydır Nurettin Hasman ile aralarının açık olduğu, yaklaşık 1 ay önce de ilişkisini bitirmeye karar verdiği öğrenildi. İkoncan’ın ilişkisini bitirdikten sonra yaşanan olaylar ve ilginç rastlantı şöyle gelişti: Eda Taşpınar, ayrılık kararını aldıktan sonra Hasman ile yaşadığı 7 yılın izlerini silmek için soluğu Alaçatı’daki amcası Adnan Taşpınar’ın yanında aldı. Eda Taşpınar Foto galeri için tıklayın İkoncan, vaktinin büyük bölümünü amcasının sahibi olduğu El Beso Restaurant’a geçirirken, arada sırada yeğenleriyle birlikte denize gitmeye başladı. Taşpınar, deniz keyfi yaparken kiteboard’a (uçurtma sörfü) merak saldı. Amcasının kızları önerdi Yeğenleri ona 3 yıldır düzenlenen snowboard yarışması Jim Beam Winter Classic’te birinciliği kimseye kaptırmayan Ogan Tüzel’i önerdi. Taşpınar, Tüzel ile görüşüp ders almak üzere anlaştı. Ancak odatv’nin haberine göre tam kiteboard dersleri başlayacakken Tüzel’in eşi erken doğum yaptı. Sörf hayali yarım kalan Taşpınar, bu kez amcasının kızları Nil ve Naz ile rüzgar sörfü yapmaya karar verdi. Bora Kozanoğlu ile de bu sayede tanıştı. Aralarında kısa sürede yakınlık başlayan Taşpınar ve Kozanoğlu, çıkan söylentileri yalanlama yoluna gitti. İlişkileri ilerleyince de açıklama yapmak zorunda kaldılar. Ancak ikilinin “3 günde birbirimize aşık olduk, evleneceğiz” açıklaması eski sevgili Nurettin Hasman’ı çileden çıkardı. Hasman’ın “İffetsiz, aşağılık, şerefsiz” hakaretleri Taşpınar’ı şoke etti. Neye uğradığını şaşıran Taşpınar, sevgilisinin “İstersen yurt dışına tatile gidelim” önerisini kabul etti. Taşpınar, Hasman için son olarak şunları söyledi: O adama en güzel cevabı kadın yazarlar verdi. Bu bana yeter
Diyetisyen Taylan Kümeli oyuncu Gökhan Arsoy ile evlilik kararı aldığını açıklayınca baba Göksel Arsoy sert çıktı: Onlar TV programı için birlikteler, böyle bir karar falan yok! Ünlülerİn diyetisyeni Taylan Kümeli 60’ların “Altın Çocuğu” Göksel Arsoy’un kendisi gibi oyuncu olan olduğu Gökhan Arsoy ile birlikte olduğunu ve evlenmeyi düşündüklerini açıkladı. İlişkilerinin yaklaşık 1 yıl önce başladığını söyleyerek “Gökhan ile arkadaş ortamında tanıştık, ciddi bir ilişki yaşıyoruz” dedi. Kümeli, VATAN’ın “Sevgilinizin babası Göksel Arsoy ile tanıştınız mı?” sorusuna “Herhalde” şeklinde cevap verdi. Ancak Yeşilçam’ın efsanevi oyuncusu Göksel Arsoy, bu açıklamayı yalanladı: “Evlilik kararını ilk kez duyuyorum. Onlar özel bir TV kanalında birlikte sağlık programı yapacaklar, hikaye bu kadar basit. Bir araya gelmelerinin sebebi de bu program. 5 dakika önce Gökhan’la konuştum. Lütfen böyle saçma sapan konuları gündeme getirmeyin. Anne ve babası olarak bizim böyle bir evlilik kararından haberimiz yok.”
Birçok sinema ve dizi filme "Hayır" diyen Burcu Esmersoy hangi filmde oynayacak? Birçok sinema ve dizi filme "Hayır" diyen Burcu Esmersoy, sonunda pes ettti. Bir dizi projesine hazırlanan Esmersoy, bakın hangi filmde oynayacak... Burcu Esmersoy "Romantik Komedi" de... Birçok sinema ve dizi filme "Hayır" diyen Burcu Esmersoy, misafir sanatçı olarak küçük bir rol aldı. Sedef Avcı, Sinem Kobal, Burcu Kara nın rol aldığı "Romantik Komedi" adlı filmin çekimlerine iki hafta önce başlanan, Boyut Film'in yapımcılığını üstlendiği filmde, Burcu Esmersoy'un hatırı sayılı kişileri kıramadığından dolayı, küçük bir rol aldığını, bugunku yayımlanan haberlerdeki gibi, filmin tamamında uzun soluklu bir role sahip olmadığını belirtmek isteriz.
Pelin Karahan, dizideki ilk aşkı Deniz’i canlandıran İbrahim Kendirci ile birlikte ama... KANAL D’nin sevilen dizisi “Kavak Yelleri”nde iyiliksever, sempatik doktor adayı Aslı’yı canlandıran Pelin Karahan, Turizm Otel İşletmeciliği mezunu... Ancak yönetmenleri ve oyuncu arkadaşları sayesinde oyunculuk hakkında her gün yeni bir şeyler öğrendiğini söylüyor. Hafta Sonu’na, dizinin yeni bölümlerinden aşk hayatına pek çok konuda konuşan Pelin Karahan, dizideki ilk aşkı Deniz’i canlandıran İbrahim Kendirci ile birlikte... Karahan, “Bence erkekler masum kızları seviyor” diyor. Karahan, Kendirci ile aynı projede yer almanın aşklarını etkilemediğini söylüyor.