Fulden Uras müzikle hayata döndüLevent’teki People’da Garson Show, Beyoğlu’nda Metin Şentürk rüzgarı, Dr. Ferhat Soprano’yu yıkıyor, Gatto sıcaklığı, Kuruçeşme Reina’da Sushi lezzeti, Ece’de limitsiz eğlence, Armani İstanbul’da, Asu’ya vefa...Son günlerde bir Pako tutkusu başladı bende. Eee, bir defa hemşerim. Üstelik sevdiğim bir insan, ayrıca meslektaşım. Özel bir gece için Pakize Suda’nın (Pako) çalıştığı Kuruçeşme’deki Aynalı Meyhane’ye gittim yine. Programı başından sonuna kadar, içime sindirerek izledim. Acayip de eğlendim, hatta koptum. O gece, bana ailem kadar yakın olan Derya-Zafer Babacan çiftinden Derya’nın doğum günüydü. Dünya güzeli kızları Sinem ve Didem Babacan, annelerine sürpriz parti hazırladılar. Didem sırf bunun için Amerika’dan geldi. Yakınlarım diye demiyorum, Allah herkese böyle aklı başında, düzgün evlatlar versin. Masada 17 kişiydik. Grubumuzda Pronto Halkla İlişkiler’in patroniçesi, İzmir’den sevgili arkadaşım Gülderen Koşar, genç işadamı Orhan Çavuşoğlu ve çiçeği burnunda eşi, ANAP Malatya Milletvekili sevgili Ali Doğan ve eşi Meral, 25 yıllık arkadaşımız Dr. Alper Cücenoğlu vardı. Mekanın sahibi Ece (Aksoy) de dayanamayıp gruba katıldı. Pako çok şıktı. Giydiği siyah kostümün sağ tarafı kalçaya kadar yırtmaçtı. Bütün grup, hatta koca salon, Pako’nun Türkiye’nin en güzel bacaklı kadınlarından biri olduğu konusunda hemfikirdi. Pako unutulan alaturkayı ve eğlenceyi getirmiş Ece’ye. Önce Yeşim adında, sesi çok güzel bir genç şarkıcı çıktı; ‘Ellerimde Çiçekler’, ‘Neler Oluyor Gülüm’, ‘Ah Yar Yar’ gibi günün popüler şarkılarını da okudu. Pako ise sahneye ‘Yemin Ettim’ ile çıktı, ardından da ‘Eski Dostlar’ ile salonu ayağa kaldırdı. ‘Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar’, ‘Unut Sevme Beni’, ‘Hatırla Sevgilim’, ‘Yıldızların Altında’ gibi geçmişin sevilen şarkıları art arda geldi. Bir ara baktım, kelli-felli, takım elbiseli erkekler, birbirinden şık kadınlar, hatta bizim grup sahnede... Kimisi ayaklarını uzatmış, kimisi sahneye bağdaş kurmuş... Muhteşem bir fasıl grubu olmuştu. Kısacası Pakize Suda, Ece’de unutulmaz bir gece yaşattı. Bence pek çok sanatçının Pako’dan alacağı önemli dersler var. Pako eğlence dünyasında bir tutku olmuş.
Metin sesini de udunu da konuşturuyor Ara sıra Beyoğlu’nda turlamak ve değişik yerlere gitmek hoşuma gidiyor. Yine bir gece sırdaşım İsmail Akkaya ile daldık Beyoğlu’na. Daha önce Karafaki’nin sahibi sevgili Göksel Sunter ile Zindan-1’e gitmiştim. Mütevazı, ailelerin gittiği, sıcak bir meyhaneydi. Üstelik gerçekten zindandan bozma. Hâlâ tavanlarda, duvarlarda zincirler duruyordu. Dekorasyonu, binanın aslına sadık kalarak yapmışlar. Sahibi de hoşsohbet biriydi. İkincisini Nupera’nın bitişiğinde açmış. Ben uzun süredir Metin Şentürk’ü dinlememiştim. Aslında Metin’in ilk menajeri bendim. Ağabeyi Arnavut Mustafa, Metin’i, 1991’de Ortaköy’deki yazıhaneme getirmişti. İlk işi de Yalova’da şık bir restoranda sahne almak olmuştu. Ardından Adana, Mersin... Sonra Allah, Metin’e "Yürü ya kulum" dedi. Aslında gönlüne göre verdi. Bu kadar komplekssiz, yüreği iyi, esprili az insan çıkar sahne dünyasından. Birkaç kez de benim de kuaförüm olan Ulus’daki Salon Veysel’de karşılaşmıştık. Veysel Şenel’in de çok sevdiği bir isim olan Metin o gün bizi yine gülmekten kırıp geçirmişti. Bir ara duydum ki bana kırılmış ama nedeni belli değildi.
O gün barıştık. Adamın gözü görmüyor ama insan bu kadar şık olur. Tavlayı da bu kadar iyi oynar. O günlerde yazıhanede ne zaman tavla oynasak, beni ezer geçerdi.
Bir de gözü görse, Allah bilir, Avrupa’da yılın en şık erkeği, yarışmalarda da en iyi tavlacı seçilirdi. Neyse, fazla kalmadık ama o kısa süre içinde bile Metin Şentürk öyle güzel şarkılar okudu ki ikişer duble rakı götürdük. ‘Nereden Sevdim O Zalim Kadını’, ‘Dertleri Zevk Edindim’, ‘Saymadım Kaç Yıl Oldu’, ‘Ah ile Vah ile’, ‘Beyoğlu’nda Gezersin’ ve kendi bestelerinden bir demet sundu. Zindan-1 ve 2’nin sahibi, işletmecisi Yücel Çömlekçioğlu o gece yoktu. Garsonlarla sohbet ettik. Mönü, klasik meyhane mezeleri. Soğuk mezeler, 3 çeşit ara sıcak, ana
yemek olarak da et ya da tavuk. Ayrıca meyve ve limitsiz yerli içki. Kişi başı 30-35 milyon. Şef Necmettin ve garson Ejder bizim masaya baktılar. Pazar hariç, hafta arası her gün açık olan Zindan-2’de dört bayandan kurulu fasıl heyeti yapıyor açılışı.
Telefon numarası (0212) 251 61 26.
Soprano’da Ferhat farkı, Gatto oturdu Tam beş yıl oldu. İkisini de can dostum İzzet Çapa sayesinde tanımıştım; Süleyman Köse ve Raşit Karakuş. Bildiğiniz üzere bu yıl ikisi de patron. Önce Levent’te, İtalyan restoranı olan Gatto’yu açtılar. Pizza yemek için uğradık. Dört peynirli pizza, birer de nar suyu içtik. İçerisi çok kalabalıktı. Manken Tuğba Özay, Demet Akalın, Gizem Özdilli, İzzet Antebi ve seviyeli bir birliktelik sürdüğü sevgilisi Hande Demir, Fenerbahçe’nin yeni yönetimine giren ve bayrağı babasından devralan Metin Aşık’ın oğlu Murat, kız kardeşi Eda ve bir grup arkadaşı eğleniyorlardı. Yine değişik masalarda Levent Kızıl, Aslı Tümer, Ankaralı sevgilisi Aslı Gedik ile barışan Gökhan Arsoy, Selin Boronkay’ı gördüm. Çok ısrar etmeme rağmen para almadılar. Ardından Süleyman, "Abla sana gücendik, kaç sefer bizim Soprano’da çalışan Ferhat Geçer’i izlemeni istedik. Hep 10 dakika uğrayıp kaçtın" deyince alt kata indik. İyi de ettik. Eskiden sahnelerde Türk Sanat Müziği okuyan iki diş doktoru; Aykut Erten ve Akın Uğurlu vardı. Tabii bir de Dr. Alaaddin Yavaşça. Ama o çok eskilerde kaldı. Şimdi ise Ferhat Geçer. Genel cerrahmış ve İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda Klasik Batı Müziği eğitimi almış. Bir zamanlar sahnelerde fırtına gibi esen Turkuaz’ın solistliğini yapmış. Ferhat acayip güzel okuyor. Aryalar, film müziklerinden seçmeler, Türk Sanat Müziği’nin sevilen eserleri... Bir akşam sadece Ferhat’ı izlemeye ve Soprano’nun yemeklerini tatmaya gideceğim. Ferhat’ın iyi bir izleyici kitlesi oluşmuş. Dr. Uğur Tan, Gül Dürüst, Sevil Tuncel, Buket Taşdelen, İnci Gazioğlu, Turgut Toplusoy, Süleyman Orakçıoğlu, Murat Polat, İlhan Kütük, Ferhat’ın şarkıları ile eğleniyorlardı. Gatto-Soprano’nun telefon numarası (0212) 270 87 80. Fazla kalamamamın nedeni,
POSTA’nın Haber Müdürü sevgili arkadaşım Mehmet Coşkundeniz’e verdiğim sözdü. Milli Reasürans içinde yer alan George’da buluşacaktık. Gittim, Mehmet yok. Çok sinirlenmiş, çıkmış. Niye mi? Kız arkadaşıyla birer bira içmişler, toplam 40 milyon ödemiş. Sahnede Sarper Semiz ve Large Grubu varmış. Mehmet telefonda isyan halindeydi; "Ben Hande Yener’e gittim geçen gün, iki kişi 40 milyon ödedik Keops’da. Bu para çok değil mi Şenay?" diye sordu. George’un işletmecileri, bilginize.
People’da şovun adı ‘Garson’, Armani Türkiye’de George’dan çıkınca yine Levent’e, bu kez People’a döndüm. Kapıda ortaklardan Sabi Totah ve sevgilisi Sevcan’ı gördüm. Mekan pek kalabalıktı. Can dostum İzzet Çapa’nın sağ kolu ve işletmelerinin koordinatörü Aykut Gündüz ile Şef Murat Menteşe yukarda bir masa ayarladılar. Aşağıda, tabir-i caiz ise iğne atsanız yere düşmezdi. DJ Özhan Özal öyle bir müzik yapıyor ki bazen ben bile masadan fırlayıp oynuyorum. Özhan yine milleti coşturmuştu. Biraz sonra kimisi Usame Bin Ladin, kimisi orangutan, kimisi çıplak halde, 2 dakika önce servis yapan garsonlar dans etmeye başladı. Şu İzzet acayip bir adam. Garsonları sadece serviste değil, şovda bile kullanıyor. Üstelik çocuklar çok da başarılı. Çingene’de ‘Kuğu Gölü Balesi’ni yapan garsonlar, People’da şov yapan yine garsonlar. Bence bunları ya sınavdan geçirerek işe alıyorlar ya da gündüzleri özel ders aldırtıyorlar. Can dostum adam yetiştirmeye bayılır, her şeyin mükemmel olmasını ister. Şimdilerde de çalışanlara İngilizce dersleri aldırmaya karar vermiş. Ama Aykut Gündüz İspanyolca ve İtalyanca öğrenmekte ısrarlıymış. Tolga ise klasik müzik dinleyerek İngilizce derslerine başlamış bile.
O gece People’da Ceri-Monik Benardete, Fenerbahçe’nin kalecisi Rüştü ve güzel eşi Işıl Rençber, son günlerde televizyon dünyasında yeniden doğan Nurseli İdiz ve kızı, Burak Öztarhan, Gökhan İleri, İsmail Kaya, Aslı-Metin Şen’i gördüm. O kalabalıkta bir arkadaşıma rastladım. Dünyaca ünlü İtalyan modacı Giorgio Armani, 25 Mart’ta Casa’nın açılışı için Türkiye’ye geliyormuş. Ben de özel davetli olacakmışım, pöh, pöh!
Reina’da sıcak bir gece ve Fulden’in başarısı Can dostum İzzet şu günlerde Harbiye’deki Catwalk’da büyük değişiklikler yapıyor. People ve Çingene iyi gidiyor. O nedenle bazı geceler eski günlerde olduğu gibi yemeklere gidebiliyoruz. Nazara geldik, iki yıldır seyahate çıkamadık da. Gerçi artık İzzet’in bir seyahat arkadaşı var, benim de zamanım yok. Neyse, sevgili Celal Çapa, İzzet ve sırdaşım İsmail Akkaya ile bu kez Reina’ya gittik. Ortaköy’de sevgili Ali Ünal’ın patronluk yaptığı, Cenktan’ın espri ve danslarıyla renk kattığı Reina restoran-bar olarak oturmuş. Haftasonları kapıları kapatıyorlarmış. O gece benim canım sushi istedi. Avokado maki, kappamaki ve ‘California futomaki’ yedik. Üzerine de birer parça ızgara kalkan götürdük. Sohbetin konusu yazın yapılacaklardı. Hammam bu yıl yine bomba gibi. Reina’nın yazlığında Ninja Sushi, Venge Kebap, Safran olacak. Ortaköy’de, Arzu-Hakan Dalokay’ın sahibi oldukları Joy’u da Anjelique’in ortakları, sevgili Rıza-Levent Büyükuğur kardeşler aldı. Burada yazın Buz Bar ve Anjelique açılacak. O gece Reina’da 200 kişilik bir davet vardı.
İlker Çebi, Emre Karabacak ve arkadaşları, Aslı-Metin Şen, Heves-Yasin Ekinci, Erol Alemdar, Emre Kütük, Levent Ceylan da dostlarıyla birlikteydi. Sırdaşım İsmail ve bendeniz yine Reina çıkışı eğlenceye daldık. Bu kez yine uzun süredir söz verdiğim halde gidemediğim, Fulden Uras ile Aydın’ın dönüşümlü çalıştığı Etiler’in girişindeki Maximum Eğlence’ye gittik. Sahipleri Bülent Tanrıyar, Müjgan Çokgören ve Hakan Üzüm. Müjgan Hanım’ı eskiden tanıyordum, çok başarılı bir işletmecidir.
O gece Fulden’in annesi Müge de oradaydı. Çok eski günlere gittik. Fulden Uras’ı da ben sahneye çıkarmıştım. Adana’daki Seyhan Oteli’nde assolist olarak çıkarken ağzından, burnundan kan gelmişti, özel uçakla İstanbul’a getirip Avrupa Hastanesi’ne yatırmıştık. Fulden de benim gibi yıllardır kolit hastası ama onunki had safhadaydı. Üç kere filan Londra’ya gidip ameliyat oldu. Ama asıl ilaç, müzikle bulduğu moralmiş. O gece annesi sevgili Müge de aynı şeyleri söyledi. "Şenaycığım, her şeyin başı sağlık. İnan, sahne ve müzik olmasa Fulden yok. Biliyorsun, çok güzel bir birliktelik yaşadı. Ayrıca her genç kızın imreneceği bir hayatı vardı. Kraliçeler gibiydi. Ona çalışma yarıyor. Nitekim kendini yeniden sahnelere attı, oyalanıyor. Zaten geç yattığı için bütün gün uyuyor, kalktığı an işiyle gücüyle yaşıyor. Stressiz bir hayatı var artık" dedi. Salı, çarşamba, perşembe ve pazar günleri Fulden, diğer günler ise Aydın sahne alıyor. Fulden, cuma ve cumartesi de Ankara’daki Elite Nisbet’te çıkıyormuş. Kıyafetleri, saçı filan çok hoştu. Zaten Fulden sahnelerin en iyi giyinen isimlerinden biri. Kuaförü Ersan’s, makyözü Dilek. Kıyafetlerini Nur Yerlitaş hazırlıyormuş. Orkestrada; klavyede Cem ve Atıl, basgitarda Bilal, bateride Cem, perküsyonda Gökhan, kanunda Hakan, kemanda Cem var. Vokallerde ise BBG Evi’nin ‘süslü’ Volkan’ı ve Tolga. Uras sahneye kendi parçası olan ‘Bensiz Olsun’ ve ‘Ben Ağlarım’la çıkıyor. Ardından Ebru Gündeş’in ‘Telafi’si ve ‘Ahdım Olsun’u, ‘Benim Dünyam’ı okuyor. İlhan Şeşen’in ‘Ellerimde Çiçekler’, Gökhan Özen’in ‘Aramazsan Arama’ ve İbrahim Tatlıses’in ‘Pala Remzi’siyle final yapıyor. Tabii arada pek çok popüler şarkıyı okuyor. Gelen tüm istek parçalarını da seslendiriyor. Maximum’un telefon numarası (0212) 279 37 74.
Efendim, Popüler Müzik Sanatı Vakfı (POPSAV) geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 2002’de de etkinliklerini sürdürüyor. POPSAV, bu yılın ilk etkinliğini 13 Mart Çarşamba gecesi Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirecek. Doğuş Çay Sponsorluğu’ndaki Asu Maralman Vefa Gecesi’ne katılacak sanatçıları alfabetik sırayla yazıyorum; Cem Karaca & Kurtalan Ekspres, Deniz Seki, Eda-Metin Özülkü, Eski Dostlar (Ercan Turgut, Baha Boduroğlu, İskender Doğan, Hurşit Yenigün, Semiha Yankı, Güzin, Kartal Kaan, Banu...), Hakan Peker, Kenan Doğulu, Nilüfer, Sezen Aksu ve Zerrin Özer. LÜTFEN BU TARİHİ UNUTMAYIN. Gecenin biletleri, Bostancı Gösteri Merkezi ve Biletix’de satışa sunuldu. Fiyatlar 20, 15 ve 10 milyon lira. Bilginize. Evet, iyi pazarlar dileğiyle. Hoş kalın, hep mutlu yaşayın.
Yazara e-mail:
MAGAZİN