19.11.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Derya Beşerler-Birol Namoğlu, birlikteliklerini ekrana taşıdı. TRT 2’de yayınlanan ‘Kısa Bir Ara’ programında seyircinin aklına takılan soruları yanıtlayan ikili, Beethoven’dan Salvador Dali’ye kadar alanında birçok duayen ismi anlatıyor. Çiftle, programı ve mutlu evliliklerini konuştuk.
Birlikte program sunmanız teklif edildiğinde, ilk tepkiniz ne oldu?
Derya Beşerler: İlk önce bir demo çektik, ‘Programa döner mi?’ diye düşünmedik. Çünkü değişik bir formattı. Birçok şey doğaçlama olduğu için planlasak bu kadar eğlenemezdik. Programın süresi de herkesin rahat izleyebilmesini sağlıyor. Günlük konuşma dilini kullanıp, konuları anlatmamız ve kendi yorumumuzu katmamız, sanırım herkese samimi geldi. Yorumlar güzel.
Birol Namoğlu: Teklif yakın bir arkadaşımızdan geldiği için güvendik. İlk 13 bölümü bitirdik, ikinci 13 bölümü çekiyoruz. Güzel, çok uzun değil. Biraz esprili, bilgiyi insanlara anlatmak, hatırlatmak veya sorular sorup, doğruları öğrenmek üzerine... Kendi aramızdaki skeçlerde de çok eğleniyoruz.
Sunucu olmak sizin için nasıl bir deneyim?
B.N.: Çok farklı... Zor bir işmiş.
Öğreniyorum, yorumlar da güzel.
En eğlenceli çekim hangisiydi?
D:B.: Albert Einstein, William Shakespeare, Charlie Chaplin ve Frida Kahlo benim için çok eğlenceliydi. Konuya aşinaysak, daha zevkli oluyor.
B.N.: Benim için de Einstein, Shakespeare ve Chaplin çok güzeldi.
İçeriklere nasıl karar veriyorsunuz?
D.B.: Bir yazarımız var, bilgi ve akış onda... Bunun dışında genelde bir toplantıyla, nasıl ilerleyeceğimizi ve hangi bilgilere daha çok değineceğimizi
belirliyoruz.
Çift olarak kameranın karşısına geçmenin avantajları neler?
D.B.: Biz evde nasılsak orada da aynı olduğumuz için daha kolay. Artık bakışlarımızdan birbirimizi anlayabildiğimiz bir dil oluştu. Evde de birlikte hazırlanmak bir avantaj.
B.N.: Hazırlık sürecimiz daha hızlı oluyor.
Birlikteliğinizin kaçıncı yılı?
B.N.: Evliliğimizin dördüncü yılı. Hızlı geçti biraz. Bu iyi mi, kötü mü bilmiyorum. Beraberliğimizin ise altıncı yılına girdik.
D.B.: Koşturmacayla geçince insan anlamıyor. Düzensizliğimiz bizde bir düzen oluşturdu. Ben yokum, o var. Tatillerimiz asla uyuşmuyor. Artık çok spontane hareket ediyoruz.
Çocuk istiyor musunuz?
B.N.: Henüz zaman olmadı.
D.B.: Tabii ki istiyoruz ama sorumluluklarını düşününce biraz erteliyoruz. Bakımını her anlamda üstlenebileceğim, onu istediğim yerlerde okutup, dilediğim şekilde yaşatabileceğim zamanda düşünüyorum. Bir gün inşallah olur. Enerjimiz bitmeden istiyoruz.
‘Başlarda kıskançlık yaşadık’
Eşinizin konserlerine gidiyor musunuz?
D.B.: İstanbul’dakilere mümkün oldukça gidiyorum. Şehir dışında İzmir olursa memleketim diye denk getirmeye çalışıyorum.
B.N.: Birkaç defa yurt dışında olanlara da beraber gittik.
Aranızda kıskançlıklar oluyor mu?
D.B.: Başlarda tabii ki olmuştur. Ama daha iyi tanıdıktan sonra çok da öyle bir şey
hissetmiyor insan.
Birbirimizi bazen kendimizden bile daha iyi biliyoruz. Onun tarafından bakarsak, başlarda bazı fanlarından garip ve kötü yorumlar aldım. İşte o durumlarda karşımdakini anlamaya
çalıştım.
Olumsuz yorumları kafaya takar mısınız?
D.B.: Başlarda üzüldüm. Niye insan böyle şeyler söyler ki? Sonuçta evlenmişiz, güzel bir olay yaşanmış. Sen onu çok seviyor olabilirsin ama neden başkasının canını acıtmak ister insan? Artık takmıyorum. Zaten olumsuz yorum yapanlar azınlık bir kesim, yanımızda ise birçok kişi var.
B.N.: İnsanın belli bir yaştan sonra o irdeleme becerisi, sezisi ve kişileri tanıma tecrübesi de artıyor. Tabii ki her zaman her şeyden yüzde 100 emin olamayız ama biz zaten belli bir yaştan sonra evlenmiş insanlarız. O tecrübeler ışığında da iyi gidiyor. Başta benim de alışamadığım şeyler olmuştu. Mesela dizide neler olabileceğini kestiremiyorsun ama sonra alıştım.
Program dışında gündeminizde neler var?
B.N.: Bir single geliyor. Üç tane anı albümü var. Atilla Özdemiroğlu, Ezgi’nin Günlüğü ve bir de Alpay için yaptık. Gripin 20’nci yılına gelmek üzere... Bunun şerefine belki eskiden yaptığımız şarkıları güncel yorumlarıyla dinleyicilere hediye ederiz.