Ne zaman dışarı çıksam, manzara her masada aşağı yukarı aynı; kimsenin birbirinin yüzüne baktığı yok. Hatta bazıları masaya gelen yemeği bile fark etmiyor; yanındakiler dürtüyor yemek geldi diye.
Şu günlerde ömrümüzün yarısı telefonda geçiyor sanırım. Geçenlerde işi gücü bıraktım; hem akşam yemeğinde hem de gece kulübünde insanların ne kadar telefonla vakit geçirdiğini gözlemledim. Kendimde fark ettiğim; her dört dakikada bir telefona bakıyor olmam ve aynı zamanda her elime alışta en az bir dakika bırakmamam.
Hadi, ne kadar telefon manyağı olduğumuza bakalım:
Bodrum’un en iyi restoranlarından
birindeyim. Özellikle balık restoranı seçtim; sohbetin bol olduğu yerler buralardır diye...
* Mekandaki orta yaşlılar gerçekten sohbet halinde, yemeğin başında ya da sonunda hatıra fotoğrafı çektirip işi bitiriyorlar. Gençler de ise durum çok farklı.
Öncelikle gelir gelmez, aralarından biri mutlaka verilen masayı beğenmiyor. Yanındakiler de onu ikna etmeye çalışıyor. Beğenmeyenler ise ağırlıklı olarak kadınlar oluyor.
* Sipariş öncesi ilk sorulan soru; internet şifresi oluyor.
* Daha yemek siparişi verilmeden, telefona sarılıp ‘Check-in’ yapılıyor.
* Mekanda fotoğraf çekmeye değer bir şey varsa, toplu halde ona hücum ediliyor.
* İnsanlar ancak sipariş verirken birlikte yediklerinin farkına varıyorlar; kararları ortak veriyorlar.
* Siparişler verildikten sonra ise, herkes elinde telefon, kendi dünyasına dönüyor.
* İçkilerdeki buzlar eriyor ama yine kimselerin umrumda değil.
* Masadakiler ikili üçlü olarak mutlaka selfie yapıyor. Selfie yapanların yanısıra, gelen yemeği çeken birileri de mutlaka oluyor.
* Gelen yemekler yarım yamalak yeniyor.
* Yemek bitimine yakın, telefonla oynamaktan sıkılıyorlar. Üç beş geyik sonrası hesap isteniyor.
* Saat 21.00’den 23.30’a kadar aynı balıkçıdaydım. Sadece bir boş masa vardı. Yaklaşık 100 kişi aynı anda yemek yedik ve bu insanlar yaklaşık 1.5 saatlerini, ellerinden telefonlarını bırakmadan geçirdiler.
INSTAGRAM KAVGASI
* Tam yanımdaki masada bir çift ‘selfie’ yaptı. Çok geçmeden, fotoğrafa yorum geldi. Ve çift, bütün gece yorumu yapan kişiye demediğini bırakmadı. Ortak arkadaşlar arandı. Yapılan bir yorum, bütün akşam yemeğini burunlarından getirdi. Yemeği unutup içkiye yüklenince de daha büyük kriz oldu. Telefonda küfür kıyamet kavga edildi. Çift hışımla mekanı terk etti. Anlayacağız toplu halde, akıllı telefonların esiri olmuş durumdayız. Vay halimize...
HAFTANIN TOP 5’i
1- TÜRKBÜKÜ SESS: Bayram sonrası Bodrum’da en çok konuşulan gece kulüplerinden biri Sess oldu. Bayram’da Sess’e girebilenler kendini
şanslı saydı. Bayramın ikinci günü oradaydım. O kadar kalabalıktı ki, sadece 45 dakika sonra hızlıca çıktım.
2- SHIP A HOY: Yaz öncesi Mavi Otel’in bahçesinde yepyeni bir ‘Ship A Hoy’ yaratıldı. Türkbükü’ne gelenler, klasikleşen ‘Ship A Hoy’ özlemini kulak arkası yapmayan Cemal Yarar’ın, mekanı eski haline getirdiğine şahit oldular. Bayram boyunca Ship A Hoy hem yemek, hem de kulüp olarak listeye girmeyi başardı.
3- SUADA: Bayramda İstanbul boşalınca neredeyse tüm gözde mekanlar sessizliğe büründü. Suada’da ise bayram kalabalığı yaşandı.
4- ASMALI ÇARDAK; Yalıkavak’taki kahvaltı mekanı Çardak şu sıralar kahvaltı için en çok tercih edilen yer. Siz siz olun, o kadar yolu gidecekseniz mutlaka arayıp, yer ayırtın. Güne gergin başlamayın.
5- GARO’S: Bu hafta Garo’s’a gitmek için üç kez girişiminde bulundum. Üçünde de başarısız oldum. Türkbükü’nün en iyi balıkçısında hiç yer yoktu. Garo’s bu hafta da listeye girmeyi başardı.