“Dur, daha yaz bitmedi!” diyenleri duyar gibiyim. Elbetteki yaz bitmedi, daha zamanımız var ama bu sezonun Bodrum’daki bir numarası çoktan belli oldu...
Yaklaşık 100 gündür Bodrum’dayım; neredeyse yarımadadaki tüm işletmeleri bizzat ziyaret ettim; eğlencelerine şahit oldum ya da yemeğini yedim.
Şunu net söyleyebilirm ki; yemek konusunda en çok konuşulan yer, Sait.
Eğlencede ise Sess bu yazın tartışmasız lideri.
GECE EĞLENCESİNDE SESS...
Aldığım bilgilere göre, güneydeki hiçbir gece kulübü haftanın yedi günü aralıksız iş yapmamış; mutlaka boş olduğu günler olmuş.
Sess ise açıldığı tarihten bu yana tek bir boş gün geçirmedi. Bodrum’da kapısının önünde kuyruk olan tek gece kulübüydü. “Bayram tatili bitti, o yoğunluk geçmiştir” diye düşünüp pazartesi gecesi yine Sess’e gittim; değişen hiçbir şey yoktu. Mekanın kapısında yine kuyruk.
Şahit olanlar, içeride bedava bir şey dağıtıldığını düşünür.
İşte bu yüzden bu yazın eğlencesinde Sess açık ara bir numara.
SESS’İN SIRRI NE?
* Ekip, mekan açıldığı günden bu yana aynı. Kışları İstanbul’dalar, yazın Bodrum’da.
* Ekibin büyük bölümü Türkbükü’nde uzun yıllar çalışmış, yani bölgeye hakim.
* Nedim Binler ekibine işleri çok iyi işi paslamış. Bir orkestra şefi gibi yönetiyor. Bu yüzden her zaman pür dikkat ve gergin.
* Çalan müzikler tam tatilcilerin istedikleri gibi... Zorlamadan, kasmadan çalıyorlar. DJ Can Parlak, Türkçe müzikle eğlendirmenin sırrını çözmüş.
* Servis çok ama çok yoğun günlerin dışında, hiç aksamıyor.
* Kimi nereye oturtacaklarını çok iyi biliyorlar.
Bunca yıldır Bodrum’a gelip gidiyorum, gençlik yıllarımda bir Küba vardı kapısında kuyruk olan...
Artık Sess var.
Sess’te tüm ekip “Çok iyi iş yapıyoruz” diye müşteriye tepeden bakmazsa, mekan önümüzdeki yıl da Bodrum’un en iyi gece kulübü olur.
YEMEKTE BALIKÇI SAİT...
Güney’in eğlencesi kadar yemeği de ön planda... Tatilciler nerede eğleneceklerinden çok, nerede ne yiyeceklerinin peşine düştü. Eğlenmek için alternatif kısıtlı olduğundan, planlar hazır ama yemek öyle değil; her gelen mutlaka eşe dosta nerede ne yiyeceğini sormadan edemiyor.
Bu yaza damgasına vuran, Yalıkavak Palmarina’nın içindeki Balıkçı Sait oldu. Öyle ki, aynı anda 400 kişiye servis verebiliyor.
Geçenlerde Sait’te akşam yemeğindeyiz. Sait, her zamanki gibi işinin başında, müşterilerle ilgileniyor.
Helal olsun! Bu yaşta, böylesi bir enerji sahibi olmak zar zanaat. Özellikle balık restoranlarının olmazsa olmazı; işletme sahibinin restoranda olmasıdır.
Türkiye’de balık restoranlarının böyle bir özelliği var. Eğer ki, müdavim olunacaksa mutlaka sahibiyle haşır neşir olunacak. Mutlaka patron masaya bir uğrayacak ki, gelenler bir daha gelsin. O gece Sait’te bir tek boş masa bile yoktu.
AYNI ANDA BALIK
Sait’in bu kadar ilgi görmesi, büyümesini de sağlıyor. Talep arttıkça restorandaki servisler çoğalıyor ama servis edilen yemeklerin kalitesinde herhangi bir değişiklik olmuyor.
Gelen mezeler öyle kuş gibi servis edilmiyor. Gerçekten hakkı veriliyor...
Yemeğin kalitesini ne kadar korursanız koruyun. Serviste, hele ki balık restoranıysanız, bu kaliteyi korumanız neredeyse imkansız. Balık restoranlarında her daim masaya servis edilecek bir şeyler gelir. Sürekli buz ve içki servisi yapmanız gerekir. Böylesi büyük hacimli bir restoranda, bu servisi almanız çok zorlaşıyor.
Sait’te personel o kadar çok yorulmuş ki, artık içlerinden servis yapmak değil, bir an önce iş bitsin de eve gidelim havası var. Belli ki bu kadar yoğun tempodan bıkmışlar, tükenmişler.
Her şey ne kadar iyi olursa olsun, iyi servis alamadığınız bir yerden keyif alamıyorsunuz. Sait’in yerinde olsam ne yapar eder restoran kapasitesini aşağıya çekerdim. Hem personel, hem de müşteriler için.