Ersin Süzer

Ersin Süzer

esuzer26@gmail.com

Tüm Yazıları

İstanbul’a yeme-içme ve eğlencede kaliteyi getiren Etiler Şamdan ne alemde? Ortaköy’ün yenisi Magazinne. Cenk Eren Harbiye’ye taşındı. Çapa’ya hoca kıyağı

Gece hayatında ne zaman bir yer açılsa, şöyle tanımlar yapılır: “Şamdan eğlencesi, Şamdan müziği yapıyoruz”. Eğlencesi ve müziğiyle örnek gösterilen Etiler Şamdan’a geçen cumartesi gecesi uğradım. Hemen itiraf ediyorum ne zamandır bu kadar eğlenmiyorduk. Mekân bizi fena çoşturdu. Hani yorulmasak kapanana kadar dans edecektik. “Şamdan, İstanbul’un klasik olmuş tek gece kulübe” desem kimsecikler itiraz etmez. Yıllardır kapıdaki görevliler aynı, çalışan personel aynı. Hiç mi değişmezler, hiç mi saygı da kusur etmezler?

Magazinne Ortaköy’de
House Cafe’nin sokağında salı gecesinden bu yana hizmet veriyor. Hemen söyleyeyim, Türkçe kulüp değil. Magazinne yaratıcıları, uzun yıllar İzzet Çapa’nın yanında çalışan Serkan-Öztürk Koca kardeşler. Mekânda hafta içi Ergun Yıldız, Didem Özgen ve Mustafa Oğuzcan parti yapıyor. Gidilir, eğlenir aklınız da bulunsun.

Cenk Eren Pavyon’u Harbiye’de açıyor
My Pavyon, bu kış Harbiye’deki eski Karafaki’nin yerine taşınıyor. Cenk Eren’in sahibi olduğu, yıllların işletmecisi Sabi Totah ve Ali Sayar’ın yönetimindeki Pavyon, 2 Kasım Cuma günü yeni yerinde görücüye çıkıyor. Cuma- cumartesi geceleri Cenk Eren’in sahneye çıkacağı mekânda bu kış kadınlar matinası da olacak.

Emre Çapa hocasını getirdi
Yurt dışında aşçılık eğitimi aldıktan sonra Akaretler’de kendi yerini açan Emre Çapa, kış sezonuna hoca takvisiyle girdi. Minyon’a eğitim gördüğü Johnson&Wales Üniversitesi’ndeki hocası Paul Morello’yu transfer etti. Hocasıyla birlikte yeni bir mönü hazırlayan Çapa’nın yemek listesindeki portakallı baklava, Uzakdoğu esintili somon ızgara ve mantar tempurayı beğendim. Minyon da ayrıca bu kış müzikler, Aslı Köse’ye emanet. Son kuşak Çapa iyiden iyiye sektöre adapte oluyor. Sanırım bu kış adından daha çok söz ettirecek.

Supper Club’da Türkçe sesler
Açıldığından bu yana taş çatlasa, 3-5 kez Supper’a yolum düştü. Elektronik müzikle beslenir burası, genellikle de gece hızını alamayıpta sabahlamak isteyenlerin tercihidir. Geçtiğimiz hafta başı Onur Baştürk’ün partisi vardı. Supper’ı ilk defa medeni bir saatte görmüş olduk. Parti normal müşteriye kapalı olunca müzik türü de değişti, 80-90’lar ve Türkçe müzik başladı. Supper böyle, süper oldu. Böyle olacaksa gidilir buraya sık sık...

Eskişehir’deyim...
Bayramı fırsat bilerek tatile dönüştürmek yerine ailemle birlikteyim. Birkaç günlüğüne de olsa ileride eski bayramları anlatacak ender insanlardan biri olacağım. Aman öyle mesaj verdiğimi, ayrıştırmaya çalıştığmı düşünmeyin sakın. Eskişher’e her gelişimde hayranlığım bir kez daha artıyor. Çocukluğumun ve gençliğimin köhne, çamurlu, sisli kenti bugünlerde Avrupa şehirleriyle boy ölçüşecek bir yaşam sunuyor. Bunu her dediğimde, “Ne zaman gidiyoruz?” diye söyleniyor dostlarım. Sanırım artık bir Eskişehir turu düzenleyip gözleriyle görmelerini istiyorum. Kim bilir belki annemin yaptığı şahane yemeklerin de tadına baktırırım. Anlayacağınız üzere aile saadeti yaşıyorum... İyi bayramlar efendim.