Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi üzerinde yeni açılan barın ismini Abdi koymuşlar. Abdi diye bar olur mu? Olur elbet. Ama Abdi İpekçi Caddesi’ndeysen biraz tuhaf olur
Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi üzerinde üç gün önce hizmet vermeye başlayan barın ismini Abdi koymuşlar. Hay Allahım ya, bulunduğu sokağın caddenin adını taşıyan yerler var. Hatta kapı numarasını bile koyanlar var. Amma velakin böyle sokak cadde ve semt ismi koyarken, dikkat etmek lazım. Yer Abdi İpekçi Caddesi’nde olunca, barın ismi de Abdi olmuş. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim.
Mekanın sahibi Gökhan Oskay’ı uzun yıllardır tanırım. Boğaz’da yıllardır gece kulübü işletti. Bu kış ise Nişantaşı’na bir geldi pir geldi. Geçen hafta karşılaştığımda mekanın adını sordum; “Abdi olacak” dedi.
“Şaka mı yapıyorsun, biraz tuhaf isim“ dedim. Meğer şaka filan değilmiş. Ciddi ciddi Abdi koymuş mekanın ismini. Oskay, “Abdi İpekçi Caddesi’nde olduğum için ismini Abdi koydum” dedi. Abdi diye bar olur mu? Elbette olur, hiç sorun yok. Ama Abdi İpekçi Caddesi’nin üzerinde olunca... Tuhaf ötesi bir durum ortaya çıkmış ortaya. Ya ne yaptın sen Allah aşkına, keşke başka bir isim bulsaydın mekanına.
Varsa yoksa Türkçe müzik
Albüm satışları teknolojiden dolayı diplerde, zannetmeyin ki, Türkçe müzik elden gidiyor, son yıllarda İstanbul’da başlayan Türkçe müzik kulüp akımı, bu kışa damgasına vuracak. İstanbul’da artık sadece Türkçe müzik yapan yerler haftanın her günü iş yapıyor. Sadece gece kulüpleri değil, canlı müzik yapan yerler de açılmaya başladı. Yarın Serdar Ortaç ve Hande Yener’in hafta sonları canlı performans sergileyecekleri Sahne İstanbul’a “Merhaba” diyor. Türkçe müziğin her türlüsü İstanbul gecelerinde iş yapar oldu. Arabesk, fantezi, popüler müzik çalan her mekanın iş yapma garantisi var. Peki ne oldu da gecelerde Türkçe müziğe dönüldü? Bu bir süreç, eskiden gece kulüplerinde Türkçe müzik çalındığı zaman avam bulunurdu. Bugünlerdeyse yabancı müzik çalan mekanlara sıkıcı damgası vuruluyor.
Sahanda sucuk arası eller havaya
İstanbul en eski gece kulüplerinden biri, saatler sabaha yaklaşınca ahali soluğu Aztek’te alıyor. Bugünlerde içeriye girmesi en zor olan mekanlardan biri. İçerisi oldu mu? Babasının oğullarını tanımıyorlar. Almıyor. Aztek ne menem bir şey diyecek olursanız, ufacık bir yer aslında, bol yemek kokulu ve oldukça havasız, fiziki şartlar ne eğlenmeye ne de sosyalleşmeye müsait olan bir yer. Tuhaf ötesi bir yer, bar içinde tıka basa insan dolu, o kalabalıkta barmenler o kadar alışmış ki, gayet normal işlerine devam ediyor. Hem de kimsecikleri rahatsız etmeden. Aztek, bol Türkçe müzik, pazı dolması, mantı ve sucuk var. Gecenin o saatinde; sahanda sucuk ve eller havaya durumu söz konusu.
Geçen gece oradaydım. Kapının önünde Can Bonomo oturuyordu. Bir süre sonra içeri girdi. Bonomo’ya gecelerde ilgi büyük anlaşılan. O gece kız arkadaşıyla öpüşme rekoru kırdı. Hani gündemde diye söylüyorum. Kimseler uyarmadı. Sarp Apak sabaha karşı erkek arkadaşlarıyla geldi Aztek’e. Gecenin en çok eğleneniyse yönetmen Mustafa Altıoklar oldu. Hiç durmadan dans etti. Aztek’in trendiyse rakı. Yahu gecenin kör saatinde nasıl rakı içilir biri anlatsın bana.
İçki sponsorluğu tarih oluyor
Geçen gün Mey ve Diageo’nun Pazarlama Direktörü Levent Kömür’le yemekteydim. Gündem malum yürürlüğe giren alkol düzenlemesi oldu. Düzenleme gereği alkol satan firmalara bir seri yasaklanma geldi. Ama sanırım en can alıcısı, mekanlara olacak. Şu an için var olan sponsorluklar devam ediyor. Ama sözleşmeler bittiği zaman maalesef yenilemeyecekler. İstanbul’daki bir gece kulübü, bar ve restoranların en önemli gelir kaynakların biri içki sponsorluğu, işletmeler artık bu gelirden mahrum kalacak.
İşletme ortağı olduğu mekanı devraldı
Aydın Samanlı, geçen yazın başında işletmeci ortağı olduğu Nişantaşı’ndaki Elio’yla yolları ayırmış ve Sedef Adası’nda kendi yerini açmıştı. Samanlı geçen hafta Elio’yu Mesut Yılmaz’ın oğullarından devir aldı. Alır almaz da yepyeni bir mekan yaratmak için kolları sıvadı. Yeni mekanın ismi Blush olacakmış. Samanlı çok değil 6 ay sonra yeniden
Nişantaşı’na dönmüş yapmış oldu.