Yemekle aramızı bozan yaz gelince, fit görünmek uğruna aç bilaç dolaşıyoruz şu günlerde. İrademizi zorlamamıza sebep olanların ele başlarıysa TURYİD’in başkanı Kaya Demirer ve Lucca’nın sahibi Cem Mirap. İstanbul’un ünlü restoranlarından aralarından bulunduğu 34 mekân, dün itibarıyla Gastroİstanbul için Maçka’daki Küçükçiftlik Park’ta bir araya geldiler.
Geçen hafta yemek haftalarının halktan bihaber yapıldığını söylemiştim. Hay söylemez olaydım. Lafımı ağzıma tıktılar. Neden mi? Festivale katılan birçok mekân, sosyetik diye tanımladığımız kategoride. İşte bu restoranlar halka buluştu.
Katılımcı restoranlarda fiyatlar, 5-20 TL arasında değişiyor. Bu fiyata buralarda ancak birer kahve içebiliyorsunuz. Giriş ücreti de 5-10 TL arasında.
Lüks her zaman merak uyandırır. “Yemeğin lüksü nasıl olur?” diyorsanız, bu mekânları merak ediyorsanız, pazar gününe kadar Maçka’ya gidin derim. Hem damak tadınız gelişsin, hem de bugüne kadar hiç gitmediğiniz mekânları yakından tanıyın. Sadece yemek değil, bu mekânların DJ’leri de hünerlerine sergiliyor. Orada olup bugüne kadar tek tek kritik ettiğim mekânları ilk kez toplu halde göreceğim. İlk kez DJ’lerini aynı anda dinleyeceğim. Bakalım sosyetenin gittiği mekânlara halkın ilgisi nasıl olacak?.
En eğlenceli balıkçı meyhanesi
“Meyhane” dediysem şaşırmayın. Topaz’ın Reina’daki halini benzetmemdir. Blue ön adını alarak 11 yıldır yazları Reina’da oluyor. Benim benzetmem, arayıp da bulamadığım mönüsüne. Tam bir balıkçı meyhanesi yemeği var. Yemek fiks, ana yemek ve tatlı dışında masanıza gelenler süper seçilmiş, hani saatlerce oturtacak türden. Bir de açık havaya klima koymuşlar ki havadan etkilenmeyin, sabahlayın diye. Yemek sonrası bir de Reina’nın eğlencesi başlayınca ortaya İstanbul’un kulüp balıkçı meyhanesi çıkıyor. İlginç bir deneyim oluyor.
Havuz sezonu da açıldı
Her hafta yazı biraz daha getiriyoruz. Dün iki kıtanın tam ortasındaki Suada da yaz moduna geçti. Havuz sezonu İstanbul için açılmış oldu. Suada’nın bu yaz konukları; Dükkan Steak House, Mezzaluna, 360, Suda Kebap, G Balık ve Itsumi Sushi olacak.
Böyle olur Ankara açılışları
Ankara cahili olarak, yarım günlüğüne oradaydım. Orası, burası ne çok kurcalamadan hedefe kilitlendim. Suda Kebap’ın Ankara halindeyiz. Yüzümde hafif bir tebessüm nedense, ‘Ankara’nın Bağları’nı mırıldanıyorum. Ankara isim hakkını alarak açan Osman İrmiş, ısrarla “Birazdan yaşanacak izdiham için kusura bakmayın. Sizlerle çok ilgilenemeyeceğim” diyor. “Mahsuru yok, alışığız sıkışmalara” diyoruz. Haklıymış Osman Bey, gelen çiçeklerden belli. Dört bir yanını sarmış mekânın. Unutmuştum böyle çiçekli böcekli açılışları. Hele ki mekân sahibinin gelenleri kapıda karşılamasına hiç alışkın değiliz. Meğer Ankara’da böyleymiş, kapıda karşılanırmış herkes. Düğün misali. Gidenler de uğurlanırmış. Misafire nasıl davranılır hatırlattılar bize. Ankara cemiyetinden kimi ararsanız oradaydı. Birkaç tanıdık yüze de rastlamadım değil. Ajda Pekkan, Mehmet Koçarslan’la geldi. Zaten geldiği anda ortalık karıştı. Fotoğraf çektirme yarışı başladı. Anlıyorum ki, Anadolu hâlâ ünlüye hasret. Ardından Sinan Akçıl da geldi. Söylemeden edemeyeceğim; “Ya hocam ne yaptın sen kendine öyle? Bir aynaya bak, kendin ol, canımızı ye.” Sözün kısası, Ankara Suda Kebap’ı biz İstanbul ahalisi olarak beğendik.
Ankaralılar da beğenirse işlem tamamdır.
24 Kitchen müjdeyi verdi
“Yemek kanalı 24 Kitchen’da hiç Türk şef yok” dedim. Meğer İzmirli Levanten bir ailenin çocuğu olan Gabriele Sponza, bu pazartesi program yapmaya başlıyormuş. Ayrıca bir de tüyo verdiler, kanal önümüzdeki aylarda lokal programlar yapmayı planlıyormuş. Bunun için Türk şeflerle görüşmeye başlamışlar.