Oldukça dikkat çekici ve gizemli bir organizasyon... Nerede olacağınızı size haber verene kadar bilmiyorsunuz. Önceden sadece hangi şehirde olacaklarını açıklıyorlar. Sonra her gün restoran yeri değişiyor. Mönünüz belli, ağırlık deniz ürünlerinden hazırlanan yemekler masanıza geliyor. Trata Ayvalık her gün yer değiştirdiği için içecek mönüsü oldukça kısıtlı kalmış. Öyle yer seçiyorlar ki, özellikle gün batımında servis başlıyor. Yemeğiniz tam bir görsel şölene dönüşüyor. Her zaman bir manzaranız mutlaka oluyor. Rezervasyon yaptırdıktan sonra size o akşam nerede olacağınızın konum bilgisi geliyor. Sizde bu konumu belirtilen saatte gidip, bu gezici restoranı yaşamış oluyorsunuz.
Daha açılmadan rezervasyon alıyor
Dünyadaki lüks otel zincirlerinin arasında önemli bir yere sahip olan Peninsula, şubat ayında İstanbul’a “Merhaba” diyecek. Bu otel için en önemli unsur, lokasyonu... Sadece istedikleri lokasyon olmasa Peninsula orada şehirde olmaktan vazgeçiyor. Bu kadar titiz davranan otel açılmasına aylar kala geçen hafta şubat için rezervasyon almaya başladı. İstanbul turizmi için oldukça önem taşıdığını düşündüğüm bu otelle birlikte Avrupalı turistlerin dikkatini çekeceğimizi düşünüyorum. Özellikle de sosyal hayatı seven ve bunun için dünyanın her yerine gidebilen turistler için söylüyorum.
Geçen 23 yılın ardından...
Hüseyin Aymutlu, Happy Moon’s’ların sahibi. Öyle bir sistem getirdi ki, Türkiye’de aynı segmentteki kafe zincirlerini fiyat politikasıyla şaşırttı. Bir anda bu kafelere giden kitlenin de dikkati çekti ve ilgi odağı oldu. 23 yıldır sektörde olan Aymutlu, bu kez steak ve kebap tarafına el attı. Akmerkez’de No 54 adında et ve kebapçı açtı. Aynı etkiyi bu kez kebap düşkünleri verecek mi? İlk fırsatta buraya gidip, göreceğim.
Güne neyle başlıyorsunuz?
Son zamanlarda sanırım en çok bu soruyla karşılaşıyorum. Çaycı değilimdir, güne kahveyle başlayanlardanım... Kahvaltıyı da es geçenlerdenim. Kahvaltıyı hafta sonları yapmayı tercih ediyorum. Bu arada kahvaltıda bile çay içmeyi tercih etmem, ya siz? Çaycı mısınız, kahveci misiniz?
Şehirde neler oluyor?
İstanbul’un eğlencesi canlı müziğe endekslenmiş durumda. Şehrin sosyal hayatı televizyon dizileri gibi; her kanalda dizi var, şehirde de her yerde canlı müzik var. Kendi içinde resmen bir sektör oldu. Genç müzisyenler için şahane bir fırsat doğdu. Ünlü olmanın yolu açıldı. Ses, ışık ve sahne kurulumu yapan şirketlerin sayısı çoğaldı. Birçok genç vokal, şehrin her yerinde şarkı söylemeye başladı. Peki, bu canlı müzik piyasasında durum ne?
En düşük bütçeli canlı müzik 15 bin TL’den başlıyor. En makul kiralık sahne, ışık ve ses sistemi de günlük 15 bin TL. Yani kendi yerimde şöyle bir canlı müzik yapayım deseniz, 30 bin TL cebinizden para çıkacak. Peki, bu en düşük bedeli kim ödeyecek? Oraya gelen müşteriler...
Kuruçeşme’deki Boaz, sahnedeki sanatçıya göre kişi başı 400-750 TL canlı müzik bedeli alıyor.
Arnavutköy’deki Any, daha girişte 150 TL alıyor.
Kuruçeşme’deki Two ise hesaba yüzde 10 ilave ederek, gönderiyor.
Şimdilik herkes memnun bu işten...