ŞEHİRDEKİ HİNT

Geçtiğimiz hafta sonu şehrin en yeni restoranlarından biri olan Madhu’s daydık. Madhu’s Londra merkezli olmasına rağmen mutfağından çıkan yemekler Hindistan’dan. Kraliyet Ailesi’nin tüm özel devletlerindeki yemekler Madhu’sun mutfağından çıkıyor. Geleneksel Hint yemeklerini servis ediyorlar. Swiss Oteli’n 5. katında geçen ay açılan Madhu’s’un bahçesinden keyif aldık. Bir kere masalar dipdibe değil. Tam bir fine dining restoran olduğunu söyleyebilirim. Belirli aralıklarla müzik yükseliyor. İçeride gece boyunca dans şov ve canlı müzik yapılıyor.

Yemekler baharatlı

Londradaki Madhu’s’larda olduğu gibi burada da lezzetler Executive Chef Amaardeep Anand’ın ellerinden çıkıyor. Hint mutfağının temelini baharatlar oluşturuyor. Önünüze gelen her tabakta ayrı bir koku ve baharat var. Madhu’s’un özellikle başlangıçları çok iyi. Özellikle Hint peynirini, karidesi ve böreği denemelisiniz. Üç aşamada pişirilen kuzu pirzolayı da eğer giderseniz, mutlaka deneyin. Yemeğe yeriniz kalırsa bademle hazırlanan dondurmayı da deneyin derim. Yemekler baharatlı olunca işin içine de acı da giriyor. Mutlaka da soruyorlar “Ne kadar acı seversiniz” diye? Biz “Severiz” dedik ama öyle aman aman bir acıya da maruz kalmadık.

Hamamda yemek

300 yıllık bir hamam, buram buram tarih kokuyor. Halan açık ve özellikli turistlerin çok ilgisini çekiyor Tarihi Cağaloğlu Hamamı... Hamam son yıllardaki en büyük farkı içinde iki restoranın hizmet veriyor olmamı. Ön bahçesinde kebapçı ve içeride Lokanta 1741 akşam saat 17.00’a kadar kebapçı olarak hizmet veriyor. Akşam ise tam anlamıyla fine dining restorana dönüşüyor.

Kebapçı halini bilmiyorum ama akşamına dahil olduk. Tadım menüsünü seçtik. Cunda Ezmesi bol antepfıstığıyla servis ediliyor. Cunda ezmesinin tadına bakınca, Girit ezmesi benim için taca çıktı. Bundan sonra her yerde Cunda ezmesini soracağım. Tiritli pide ve ekşili köftesini gidip yine yiyeceğim. Tadı damağımda kaldı. Hamam avlusu ve terasında yemek yiyor olmak enteresan bir duygu. Bizim için çok ilginç bir deneyim oldu. Siz de fırsat bularsınız deneyin derim.

İstanbul’un kahvaltı durakları

Arnavutköy’de yeni açılan Danış’ın gerçek köy kahvaltısını mutlaka deneyin derim. Peynirinden balına reçeline kadar her şey köyden geliyor.

Rumeli Hisarındaki Kale, İstanbullular için tam bir kahvaltı klasiğidir. Menemeni, pişisi ve hızlı servisiyle Kale, Boğaz’ın en bilinen kahvaltı mekanıdır.

Galataport’taki Vandal’ın serpme kahvaltısında yok yok. Özellikle hafta sonları sabahları yer olmuyor. Boğaz’ın hemen dibinde kahvaltı yapmak çok keyifli.

Nezih Rumeli Hisarı’nda eğer kahvaltı için rezervasyonunuz yoksa, bir süre sıra beklenseniz de merak etmeyin sıra beklemeye değecek bir yerdesiniz. Masanıza öyle bir kahvaltı geliyor ki, gerçekten tabak koyacak yer kalmıyor.

Nişantaşı’nda Bazlama, semtin en çok kahvaltı servisi veren ender yerlerinden biri. Ben reçellerin tadını mevsimin meyvesinden kendileri yaptıkları için seviyorum. Bir de masaları biraz büyük olsa süper olacak.