OCAK AYINDA BODRUM NASIL OLUR?

Aslında bir yerlere kaçmanın tam zamanı, kısa bir mola iyi gelir dedik. ‘Orası mı, burası mı?’ derken Bodrum’a gitmeye karar veedik. Kışın Bodrum nasıl? Hem de merkez bile değil, ne yapılır ki merkeze bile gitmeden iki gün nasıl geçer?

Bodrum’un yazı ve kışı arasında dağlar var. Hiç ilgisi yok yazla. Kışın Bodrum’da hayat olabildiğine yavaş, dingin, sessiz ve bir o kadar huzurlu. İki gün Bodrum’a gidin psikolojiniz düzelsin. Nasıl olacak diyorsanız? Hadi buyurun Ocak’taki Bodrum’a...

-Gölköy’ün tüm bahçelerinden mandalina ve limon fışkırıyor. Tam zamanı şu an. Ama ne fışkırmak yer gök mandalina ve limon. Üretici toplamaktansa, dalında bırakmaya tercih ediyormuş. Çünkü para etmiyor diyorlar. Yahu nasıl etmez, biz marketten kaça alıyoruz. Bodrum gibi bir yerde hâlâ para etmiyor deniliyorsa bu işte bir gariplik var sanırım.

-Gölköy’de kaldığımız süre boyunca mandalinaya doyduk. Hatta yediğimiz yetmezmiş gibi bir de yanımıza aldık, İstanbul’a getirdik.

-Bodrum’un mandalinası bir acayip, yerken mandalinalı kolonyaların kokusu var her daim. Gerçekten parfüm gibi kokuyor.

-Gölköy’ün sakinliği bizi bizden aldı. Yazın bir o kadar hızlı olan Gölköy ve Türkbükü kışın yavaş ve dingin.

Orkide’nin terası

Geçtiğimiz yazdan bu yana Orkide Oteli’nin terasıyla ilgili başka planlarım vardı. Kışın bu planı devreye soktum. Orkide’nin deniz tam üstünde gibi hissedeceğiniz üç odası var. Bunlardan birine iki günlüğüne kamp kurduk. Bir nevi inziva da diyebilirim.

-Otelin sahibi Ahmet Erol’un desteğiyle terasa barbekü koyduk, akşamları hem yemek pişirdik hem de şömine gibi kullandık.

-İnanılmaz bir manzarayla karşılaştık. Tadına doyamadık.

-Ahmet bize öyle bir kalamar tarifi verdi ki... Resmen kalamarlar bitmesin diye yavaş yavaş yedik.

-Tarif şu; kalamarın üstündeki derisini almadan direkt ızgaraya atın. Beş dakika pişirin. Sonra zeytinyağı, tuz ve limon koyun. İki dakika sonra tadına doyamayacağınız bir lezzet sizi bekliyor olacak.

-Ege’nin barbununu başka hiçbir yerde yeme şansınız yok. Yine bir Ahmet Erol tarifiyle; barbunun pullarını temizlemeden, tuz bile koymadan attık ızgaraya. Sonuç mu? Mükemmel.

-Gölköy geceleri o kadar sessizleşiyor ki. Dalga sesi tüm sahili kaplıyor.

-Sabahları olmadığı kadar erken kalktım. Oksijen fazla olunca beş saat uyumak yeterli oluyor.

Asmalı Çardak ve Mehmet

Yalıkavak’ta yılların kahvaltıcısı Asmalı Çardak için yaz kış fark etmiyor. Ne zaman gitsem dolu. Mehmet’in kahvaltıcısını yıllar önce keşfettim. O zamanlar çok bilinmediği için böyle bir yoğunluk yoktu. Ama bugün bambaşka bir yerde Asmalı Çardak. Ailece buradalar. Karışık otlu ve kabaklı böreğinin hastayız. Bir de reçellerinin... Asmalı için artık rahatlıkla Yalıkavak’ın klasiği diyebilirim.

Atılay’ın Tempra çim çim karidesi

Atılay, Türkbükü’nün simge yerlerinden biridir. Sahibi Atılay köye yerleşse de, kendisini 23 yıldır tarıyorum. Bildim bile balıkçılık yapıyor. Lokum levreğin mucidi. Hafta sonu Atılay Uzak Doğu usulü çim çim karides ve kabak yedik. Balıkçıya değil, Uzak Doğu restoranına geldik sanki. O gece Atılay’da Bodrum’a yerleşen Hakan Altun da vardır. Ayak üstü lafladık. Hakan, Bodrum’da çok mutlu ve huzurlu. Kendisini bulmuş, öyle dedi.

İki gün Bodrum’da

-Ahmet Erol ve ailesinin sayesinde resmen huzur bulduk. Dönmek istemedik. Bir yarımız orada kaldı.

-Teraslı odaların kışın çok daha keyifli olduğunu karar verdik.

-Eğer Ahmet Erol gibi bir dostunuz varsa, yılın 12 ayı Bodrum Gölköy’de huzuru bulursunuz. Tebrikler tüm Erol ailesine...

Gölköy’ün en eski yerlerinden biri de Eyüp. Geçtiğimiz gece öyle bir kuşbaşı ve kaşarlı pide yaptı ki bize. Ben böyle ince ve çıtır pide daha önce ne yedim ne gördüm. Bodrum’da filansanız mutlaka bir gidin tadına bakın. Acele edin.