Ünlü futbolcular İstanbul’a geldiklerinden kısa süre sonra, mutlaka şehrin sosyal hayatına dahil olmaya çalışıyor. İstanbul’un en gözde mekanlarında boy gösteriyorlar. Bunca zamandır takip ediyorum, özel bir kutlama dışında hiçbir futbolcu gece, eşiyle veya sevgilisiyle sosyalleşmiyor. İllaki erkek erkeğe dolaşacaklar.
İki-üç futbolcu arkadaş bir araya geliyor, yanlarında birkaç erkek daha oluyor. Güruh halinde eğlenmeyi tercih ediyorlar. Hani tanıdık olmasalar, gece kulüplerine girme şansları bile olmayacak.
KİM GİYDİRİYOR?
Geçenlerde yine böyle bir futbolcu grubuyla aynı mekandaydım. Yanımda modacı bir arkadaşım “Futbolcuları kim giydiriyor çok merak ediyorum?” diye hayıflandı.
Kim giydiriyor, ya da giydirmiyor bilmiyorum ama futbolcularda dar ötesi kıyafet giyme modası var. Bu modanın sadece kendi aralarında olduğunu söylemeden geçmeyelim. Pantolonlar bir beden küçük gibi, gömlekler de öyle. Hele bir ceket giyiyorlar ki, hani hapşursalar ceket paramparça olacak, o kadar küçük ve dar. Beyler böyle bir moda yok, bir baksanız etrafınıza anlayacaksınız.
Gecelerde Türk futbolcular olabildiğince mütevazı, hem de ne mütevazılık. Sağa sola bakmaya çekiniyorlar. Ürkek ve çekingen tavırları her hallerinde belli oluyor. Bırakın dans etmeyi, ellerinden gelse hiç kımıldamadan duracaklar mekanda. Yanlarındaki arkadaşlarıysa bir fecaat, kraldan çok kralcılar. Sanırsınız yıldız onlar. Hele bazıları var ki gece kulüplerine kök söktürüyorlar.
YABANCILAR KAMİKAZE GİBİ
Yabancılar rahat ötesi, bazıları mafya babası gibi... Yabancı futbolcular, bizimkilerin aksine olabildiğince rahat, hatta fazla rahat; kendilerine gösterilen ilgiyi yanlış anlayıp, olmadık şeyler yapabiliyor.
Çoğu kez şahit olmuşumdur yabancı futbolcuların rahatlığı yüzünden kulüpleri birbirine kattıklarına. Bizimkiler genelde gözde kulüplerde alkol kullanmayı tercih etmiyor. Yabancılarsa neredeyse şişenin içine düşecekler. Böyle olunca da tüm ayarları kaçıyor, ertesi gün çok pişman olduklarına eminim.
ATATÜRK HAVALİMANI’NDA NELER OLUYOR?
Atatürk Havalimanı’nda bir hareketlilik, bir değişim rüzgarları esiyor. İnsan görünce şaşıyor... Uçaklarda yemek servisini şefler yapıyor, lounge’larda oksijen odaları tasarlanıyor. THY’nin CIP salonunda değme restoranlara taş çıkaracak yemekler çıkıyor.
Geçenlerde Dış Hatlar CIP salonunda bir baktım masanın birinde bir kadın mantı açıyor. Hemen telefona sarıldım. TAV’dan Sermet Severöz’ü aradım. Sermet aynı zamanda meslektaş... Öyle bir anlattı ki birlikte havalimanın altını üstüne getirmeye karar verdik. Pazar günü havalimanındayız.
SANATSEVER RESTORAN
Lucca, La Boom gibi İstanbul’un ünlü işletmeleri, zaman zaman mekanlarında resim sergileri düzenliyor. Fakat ilk kez bir mekanın ünlü ressamların resimlerinin kullanma hakkını satın aldığına şahit oluyorum.
Haluk Tanrıverdi’nin sahibi olduğu Casita, Fikret Mualla’nın beş eserinin kullanma hakkını almış. Bu eserler, Casita’ların duvarlarını süslemeye başlamış bile. Sanat ve yemek her zaman buluşmalı...