Bu hafta her gün bir partideydim. Mesut Özil’le Sess’te karşılaştım. Şaşırdım; meğer Türkçesi çok düzgünmüş. Kibar ve samimi, yabancı sporcuları takmıyor. Tatil oldu mu eğleniyor, alkol alıyor
Ünlüysen gece gezmelerinde dikkatli olacaksın, çok popüler bölgelere uğramayacaksın. Son üç gündür gecelerde Mesut Özil furyası esiyor. Liglerin yarısı bitince, Özil soluğu İstanbul’da aldı. Arkadaşlarıyla gece çıkınca da magazin gündemine oturverdi. Önce “Çekemezsiniz” dedi, Almanya örneğini verdi. Ama yanıldı... Real Madrid gibi bir kulüpte oynayıp dünyanın tanıdığı bir sporcu olacaksın da basına “Fotoğraf çekmeyin” diyeceksin... Garip. Bir gün sonraysa alkollü yakalandı magazincilere.
Özil’le Sess’te karşılaştım. Ayaküstü sohbet ettim. Çok kibar ve samimi. Benden daha iyi Türkçe konuşuyor. Şaşırdım. Yabancı sporcular tatillerde istedikleri gibi eğlenip alkol de alırlar. Bizdeyse, sporcu gece çıktı mı tepki görür. Türkiye’deki yabancıların neredeyse hepsine gecelerde denk geliyorum. Adamlar seviyor sosyalleşmeyi...
Partilerden bir demet
Bu hafta tam bir parti kuşu oldum. Önce Doğan Burda Dergi Grubu’nun Cahide’deki yılbaşı partisine katıldım. Gecenin yıldızı, grubun CEO’su Mehmet Y. Yılmaz’dı. Her yılbaşı partisinde olduğu gibi yine sahneye çıktı ve Orhan Gencebay’ın ‘Batsın Bu Dünya’ şarkısını söyledi.
Salı, Hello’nun Akaretler partisi yapıldı. Geceyi Minyon’un bahçesinden takip ettim. Sahneye kimin çıktığını göremedim. Sanırım kışın da dona dona dışarıda durmaya alıştık. Bu arada böyle partilerde, servis her zaman aksıyor. Artık alıştım, o yüzden bir şey demiyorum. Hello’nun davetine ilgi caddeyi dolduracak kadar çoktu.
Davet öncesi Şamdan Plus ekibinin Cento’daki yeni yıl partisine de uğradım. Onlar da ekipçe, Cente Per Cento’nun bahçesinde konuşlanmışlardı. Birden tüm kemaralar açıldı, Şamdan’ın foto muhabirine sorular sorulmaya başlandı. Cevap, “Bu akşam istemiyorum. Lütfen çekmeyin, rahat bırakın” olunca herkes kahkahayı bastı. Meğer bu şakayı her zaman yapıyorlarmış birbirlerine.
Çarşamba gecesi İstinye Park’taki Masa’da Smirnoff’un partisi vardı. Partiye, Leo Burnett reklam ajansındaki arkadaşımla gittim ve tüm gece reklam sohbetinin ortasında kaldım. Meğer Leo Burnett, Smirnoff’un ajansıymış. Parti içeride organize edilmişti. Her yer Smirnoff’un kırmızısıyla süslenmişti. Katılım iyiydi. Masa’nın sahibi Umut Özkanca, çok iyi ev sahipliği yaptı. Umut ne kadar başarılı olsa da hiç bozmuyor. Gözlerden uzakta yaşıyor, her zaman alçakgönüllü davranıyor. Partide bir ara tepeden tüyler ve strafor parçaları yağdırıldı. Görsel olarak süperdi ama her fırlatıldığında, içkilerimizin içi ve üzerimiz strafor-tüy oldu. Gece yarısı eve döndüğümde üzerimden hâlâ strafor çıkıyordu.