İSTANBUL’U EĞLENDİREN BEŞ KADIN
İstanbul gecelerinde çalışan kadın sayısı yok denecek kadar az. Bu yokluk arasında sadece beş kadın var gece hayatında. İşte İstanbul’u coşturan beş kadın
Birçok kadının hayalidir, bir kafe açmak, şöyle süslü püslü bir kafe. Kadınlar her zaman çay saatini hayal eder, arkadaşları gelsin, minik cookie’ler, cupcakeler, pasta, börek yensin. Bugüne kadar bir kadının, “Barım olsun, gece kulübüm olsun” hayaline şahit olmadım. Gece çalışmak zorluğu yüzünden eğlendirmek, kadınların hayalini süslemez. İstanbul’da eğlendirirken adından söz ettiren topu topu beş kadın var.
Ayşem Saraçoğlu:
Frankıe
Saraçoğlu, Frankie’den önce Brasserie’nin başındaydı. Çok önemli katkıları oldu buraya. Yıllar önce görevinden istifa etti. Bugünlerde İstanbul’un en popüler yeri Frankie’yi işletiyor. Bir oğlu var. Enerjisini tüm mekâna yayıyor, mühtiş bir enerjisi var. Daima olumlu. Kulüp zamanıysa yerinde duramıyor, sürekli dans ediyor. Ayşem’in bu rahatlığı ve cool tavrı, mekândaki tüm müşterileri etkiliyor.
Ayşegül İlsever:
BıllıonaıRe
İlsever, çok uzun yıllardır işletmecilik yapıyor. Geçen yaz sezonundan bu yana da Billionaire’in başında. Ayşem Saraçoğlu’nun da kankası. Geçtiğimiz günlerde Billionaire’de karşılaştım. Ayşegül, tam eğlence için yaratılmış biri. Ama bir o kadar da iyi yönetici. Kolay değil, sabahlara kadar süren eğlencede gece kulübü işletmek.
Selma Şeşbeş:
Biber
Etiler Şamdan’dan yetişen Selma Şeşbeş, Reina, Sortie, Blackk gibi birçok gece kulübünde görev aldı. Son iki yıldır Biber yönetiminde. Onun da bir oğlu var. Kışın İstanbul’da, yazın Çeşme’deki Biber’in başına geçiyor. Dışarıdan çok soğuk bir duruşu var ama bu, onun maskesi. Biber gibi birçok ünlü müşteriye sahip bir barda insanları idare etmeyi çok iyi başarıyor.
Beyza Gürbüzer:
Kalamata
Gürbüzer, yine dünyaya gelse hiç şüphem yok yine meyhaneci olur. Kalamata açıldığı günden bu yana işletmeciliğini yürütüyor. Meyhaneciliğe Bodrum’da başladı. Bir kızı var. Kendine özgü meze yapmayı ve adabıyla rakı içmeyi çok seviyor. Adabıyla diyorum çünkü ilk karşılaşmamızda kendisinden ciddi bir uyarı aldım, “Öyle içilmez” diye.
Aslı Pasinli:
La Mancha
Tüm kadın işletmeciler arasında gece işi yapan tek patron diyebilirim. Hem patron hem de işletmeci. Ortaköy’deki Banyan’dan sonra bu kışın başında Kuruçeşme’de La Mancha’yı açtı. Hem şarap kavı (İncirli), hem meyhane (Kydonia), hem İtalyan-İspanyol hem de gece kulübü (La Mancha) sahibi ve işletmecisi. En büyük yardımcısı, kızkardeşi. Abla-kardeş, özelikle bu yaz adlarından daha çok söz ettirecek gibi duruyor.
ELİO SEDEF YERİNDE DURUYOR
Geçen hafta Elio’nun eski ortağı Aydın Samanlı ve işadamı Burak Gören’in Elio Sedef’i aldıklarını yazmıştım. Yazıdan sonra Aydın Samanlı aradı. Meğer ikili, Elio Sedef’in hemen yanındaki Club Sedef’i almışlar. Elio’nun medya direktörü Mustafa Doğan’la Nişantaşı Elio’da buluştuk. Elio’nun yeni projelerini dinledim. Sedef Adası’ndaki Elio, geçen yıllarda olduğu gibi aynen devam ediyor. Bu yaz, biraz da eğlence ağırlıklı bir yer olacakmış. Bu arada Nişantaşı Elio’da Şef Batuhan Piatti’nin yeni lezzetlerinin tadına bakmalısınız. Özellikle başlangıçlar ve pastalar çok lezzetli olmuş. Tatlılarıysa çok özel bir sunumla servis ediyorlar.
GECELERiN EN PAHALI iÇKi KOVASI
Birkaç ay önce Türkiye’ye de satılmaya başlayan Ciroc, dünyanın en popüler votka markalarından biri olarak gösteriliyor. Ciroc’un Türkiye’deki yüzü Emre Ergani’yi görmek için geçtiğimiz hafta sonu Kuruçeşme’deki Case By Ciroc’a gittim. Localarda Ciroc logolu mavi pleksi kovalar dikkatimi çekti. Meğer bu özel tasarım kovaların fiyatı, 750 TL’ymiş. Sanırım o gece İstanbul’un en pahalı içki kovasıyla tanışmış oldum. Kova, 750 TL, Ciroc’un şişesi 130 TL.