İstanbul’un her köşesi çok farklı. Her gün kıyısından geçtiğiniz birçok semti fark bile edemiyorsunuz. Tıpkı, Fatih’in bir semti olan Horhor gibi. Pazar günü oradaydım; meğer burası tam bir kebap cennetiymiş. Memleketin hiçbir yerinde bu kadar çok kebapçıyı bir arada göremezsiniz!
Horhor’da neredeyse tüm dükkanlar kebapçı olarak hizmet veriyor.
İstanbul’un orta yerinde, bambaşka bir dünyaya adım atıyorsunuz. Türkçe’den çok Arapça tabela var. Kebapçılar ise birbirinin aynısı, hani tabelaları olması devası bir kebap mahallesi ortaya çıkacak.
Horhor’un en eski kebapçılarından biri olan Doyum’a uğradık.
Alçak masalardan birine oturduk. Hemen bakır bardakta yayık ayranlar geldi. Közlenmiş biber, soğan, sarımsak ve patlıcan dışında meze nerdeyse yok gibi.
Izgara etler ve kebaplar yedikçe yediriyor. Gerçekten çok farklı bir kebap deneyimi yaşadık. Doyum’dan çıktığımda bir süre hareket edemedim. Uzun yıllardır bu kadar çok yememiştim.
Bu arada, buradaki kebapçıların hiçbirinde alkol servis edilmiyor.
Belki edenler vardır ama o gün hiç denk gelmedim. İstanbul’daysanız mutlaka bir gün, böylesi bir kebap mahallesine gidin derim. Gerçekten çok enteresan bir yer olmuş.
DAHA NE OLSUN?
Pazarları kime sorsam Rumelihisarı’ndaki Nezih Kebap Yuvalama’nın kahvaltısını anlata anlata bitiremiyor. Ben de geçen pazar gittim.
Hava buz gibiydi, üstelik yağmur da cabası. Ancak o havada bile insanlar dışarıda kahvaltı yapıyordu.
İçeride de oturacak bir tek boş masa kalmamıştı. Bir süre masalardan birinin boşalmasını bekledik. Sonradan dışarıdan bir masa bulduk. Oturur oturmaz, çayımız servis edildi.
Kahvaltı boyunca durmadan masaya bir şeyler geldi. Hani müdahale etmesek daha da gelecekti. Masanızda tek bir boş alan görmeye görsünler, hemen bir şeyler koyuyorlar.
Bu yüzden gün boyu neredeyse bir daha yemek yiyemedim. Orada dünyaları yedik ama kişi başı sadece 48 TL ödedik. Bu kadar zengin bir kahvaltıyı, bu fiyata İstanbul’da hem de Boğaz’da yapmak aslında imkansız.
PıPA’NIN MÜTHİŞ ATIŞTIRMALIKLARI
Nişantaşı’nda mutfağından iyi yemek çıkan restoranlarından biri olan Pipa’da akşam yemeğindeyiz.
Yemek öncesi öyle bir atıştırmalık tabağı geldi ki, ana yemek için yerimiz kalmadı.
Buraya iki ay önce uğramış ve bir türlü gelmeyen yemeğim nedeniyle mutsuz ayrılmıştım.
Bu gidişimde Pipa’nın atıştırmalık tabağına hayran kaldım.
Bir de kese kağıdında servis edilen, minik kalamarlara bayıldım. Öyle bir tabak geldi ki, şarküterinin de hakkını vermişler, salatanın da, kızarmış sebzelerin de.
Hele ki bir mantar yapmışlar, kızarmış ekmek üzerine yemeye doyamadık. Pipa’ya sadece bu tabağı yemek için bile gidebilirim.
EN ENERJİK GECE KULÜBÜ CAHİDE
Cahide artık Nişantaşı’nın eğlence klasiği oldu. Konsept ne kadar değişirse değişsin, Cahide’nin eğlencesi hiç değişmiyor. Ne zaman gitseniz tıklım tıklım, yer bulmanız bir hayli zor.
Geçtiğimiz cumartesi gecesi uğradım ve enerjisi ile hemen eğlencesine dahil oldum. Öyle ki Cahide’den en son biz çıktık. O da görevliler uyardı da öyle!
Eğer kimselere aldırmadan eğleneceksem, mutlaka Cahide’ye gider, bi güzel kurtlarımı dökerim.