Etiler’de lüks bir restoran olarak açıldı. Öylesine lüks bir yerdeki duvardaki tablolar bile gerçek sanat eseriydi. Sonrasında Galliard kendini öyle bir geliştirdi ki, bugün Bodrum ve İstanbul’da olmak üzere birçok şubeyi ulaştı. Bodrum’la birlikte Galliard ününe ün kattı. Galliard’ın altı yıl gibi kısa süre içinde bu kadar başarıya ulaşmasının sırrı nedir? Öncelikle büyük sabır ve özveri. En önemlisi ise sahiplerinin sektöre kattığı bilimsellik.
Ailece doktorlar
Prof. Dr. Cihan Uras, Türkiye’nin en önemli cerrahlarından biri. Eşi Dr. Yeşim Uras’la birlikte Galliard’ların temelini attılar. Oğulları Ahmet Uras’ın yurt dışında eğitimini tamamladıktan sonra hayalini gerçekleştirdiler. Galliard’ın mutfağı bir laboratuvar gibi çalışıyor. Sürekli yeni lezzetler arayışındalar. Yakinen şahit olduğum için rahatlıkla söylüyorum. Bir tabak yemek için altı ay uğraştıklarını biliyorum. Ortaya böylesine bir deneysellik koyunca, başarının gelmesi de kaçınılmaz. Eğer Türkiye’de yemek sektörü dünyaya açılacaksa Uras gibi ailelerinin sayısı artması gerekiyor. Bu hem Türk mutfağına büyük katkı sağlayacak, hem de sektörün ciddiye alınmasını ön ayak olacaktır.
Garsonluktan genel müdürlüğe
Yiyecek-içecek sektörünün en ciddi sorunu vasıflı insan kaynağı. Öylesine iş var ki fakat çalıştıracak vasıflı insan yok. Gençler meslek olarak görmüyor. Önlerinden bir kariyer olacağının farkında değiller. Halbuki ciddi fırsatları kaçırıyor. Deniz Zengin, kendisini garsonluk yaptığını yıllardan bu yana tanıyorum. O gerçekten meslek olarak gördü. Kendini öylesine geliştirdi ki. İngiltere gitti, eğitimini aldı geldi. Son üç yıldır da uluslararası bir markanın Türkiye’de genel müdürlüğü götürüyor. Nişantaşı’ndaki Spago’nun tüm sorumluluğu onda. Zengin “Garsonluk yaptığım yıllarda gördüm ki, eğitimini almadan, işin ofis tarafını öğrenmeden kariyer yapacağım. İki yıl boyunca İngiltere hem çalıştım hem de eğitim aldım. Hiç uyamadan çalıştım” diyor. Hiçbir başarı tesadüf değildir.
Nobu neden pahalı?
Geçen hafta Nobu İstanbul’un en pahalı yeri diye yazdım. Nobu’nun Türkiye’deki sahibi Baran Süzer’den açıklama geldi. “Sadece ham madde maliyetimiz yüzde 40’ın üzerinde. Yabancı şeflerle çalışıyoruz. Bu da ister istemez fiyatlarımıza yansıyor” diyor. Haksız da sayılmaz. Çünkü şeflerin maaşlarını euro’ya göre ayarlıyor. Bu da Nobu’yu İstanbul’un en pahalı yeri yapıyor.
Nedir bu canlı müzik bedeli?
Canlı müzik modası her geçen gün çığ gibi büyüyor. Genç vokaller ülkenin dört bir yanında sahneye çıkmaya başladılar. Bugün birçok mekan haftanın belirli günlerinde canlı müzik yapıyor. Ne güzel genç sanatçılar için bulunmaz nimet. Fakat duyuyorum ki canlı müzik bedeli diye bir şey ortaya çıkmış. Hatta adisyonlar bile yazar hale gelmiş. Rakamlar ciddi kişi başı 400 TL’lerden başlıyor. Hesap isteyen herkes şaşkın. Mekanlara tavsiye ediyorum. Bu tür günlerde canlı müzik bedeli yerini o güne özel fiyat belirleyin. Ya da zaten biz iş yapmak için canlı müzik yapıyoruz, bu da bizim hizmetimizdir deyin ve bu bedeli gelenlerden tahsil etmeyin.
Bir çırpıda gezi rotası
Jash Balık: Kınalıada’dasın, burada yaşayanların en favori balıkçılarından birisin. Deniz kenarındasın, manzaran şahane, geçen hafta sonu sendeydik. Hem iyi yemekler yedik, hem de çok eğlendik. Hiç kendini bozmadan böyle devam et.
Anjelica: Geçen hafta Çeşme’de açıldın. Eğlenceyi fiks menüyle servis etmen süper. Önce yemek sonra eğlence. Yılların işletmecisi Ataberk Oral’ın yönetimindeki Anjelica bu yaz adından epeyce söz ettirir.
Cotto Bosforo: Sortie’nin içinde İtalyan restoranı olarak açıldın. Sortie’ye çiçek açtırdın. Çiçek bahçesi gibisin. Napoli pizzalarının tadı damağımda kaldı. Yaz boyu tekrar geleceğiz sana.
Göz Lounge: Alaçatı gecelerinin en eski yerlerinden biri oldu. Eğlenebilmek için günler öncesinden rezervasyon yaptırıldı. Övgehan ve Gözde Oğultürk’ün sahibi olduğu Göz’de klasik Alaçatı eğlencesine şahit olmak istiyorsanız, bir uğrayın derim.