Bir masada oturuyorum, telefonum çalıyor ve yerimden kalkmam isteniyor. Patron, yerime göz dikmiş, elemanına beni arattırıyor. Bunu yapan, uluslararası bir firma. Ne kadar da havalısınız...
Dün akşam arkadaşlarımla Nişantaşı’ndaki Cento Per Cento’da oturuyoruz. Cento yenilendi, üst katındaki bar kaldırılarak yemeğe ayrıldı. Alt kat ise lounge oldu. Hazırlıkların son aşamasında uğradım, Erol Kaynar Cento’nun son detaylarıyla uğraşıyordu. Alt katta çok samimi ve sıcak bir ortam yaratmışlar. Cento’nun başına da bir dönem salı partileriyle gündeme gelen Çağla Gürsoy’u koymuşlar. Çağla Gürsoy, düzenlediği partilerden sonra ilk kez bir işletmenin başına geçiyor. Daha çok yolun başında, heyecanlı, çok şey yapmak istiyor. Enerjisi yüksek, çakraları açık. Fakat işletmecilik çok uzun ve yorucu bir hayat, umarım her daim enerjisi böyle yüksek olur.
Neyse samimiyetten söz ediyordum, devam edelim. Cento’nun cadde tarafında oturuyoruz. Biraz iş, biraz muhabbet halindeyiz, birden 20 erkek geldi mekana. Bir anda askerlik şubesine döndü etraf. Yahu 20 erkek nasıl gezilir anlamıyorum. “Erkek kadrosunu azaltalım bari” diyerek kalkmaya karar verdik. Bu arada telefonum çaldı. Mey&Diego’dan bir yetkili aradı.
Telefondaki ses (adı bende saklı kalsın), “Abi bizim müdürler orada. Sizin oturduğunuz yere oturmak istiyorlar. Kalkabilir misiniz?” diye ricada bulunuyor. Vay Diego’ya bak sen, nasıl da küstah, nasıl da havalı, yöneticileri bizim yerimize göz dikmiş, elemanlarını aratıyor, “Oturduğunuz yerden kalkın” diye.
Centilmenliği elden bırakmadık ve kalkıp gittik. Ne de olsa bir ilk yaşandı... Diego, uluslararası bir şirket, Türkiye’de bilinen dünyaca ünlü içki markalarını satıyorlar. Çok havalılar, insanları arayıp, “Biz geldik, siz gidin” diyebilecek kadar yüksek egoya sahipler. Kompleksleri paçalarından akıyor. Grubun Ceo’su Galip Yorgancıoğlu, yöneticileriniz racon kesiyor, insanları yerinden kaldırıyor. Sonra da telefon açıp; “Kusura bakma, vallahi samimiyetine güvenerek söyledim” diyebiliyor. Siz siz olun, Diego’dan kimseyle samimi olmayın, yerinizden olursunuz vallahi.
ALiYE TURAGAY GQ’DA
Beyoğlu’ndaki Bird’ü, bir anda ünlü yapan Aliye Turagay, geçtiğimiz ilkbahar, Bird’ü bırakıp, Ceylan Otel’in içinde Flemingo’yu açmıştı. Tam herkes mekanı konuşmaya başlarken Gezi olayları nedeniyle batma noktasına geldi. Ali Turagay da Flemingo’yla yollarını ayırdı. Duyduğumu göre Ali Turagay, Etiler’deki GQ ile anlaşmış. GQ çok yeni bir mekan, büyük bir sükseyle açılmıştı. Sonrası malum, gençlerin çay kavgasıyla gündeme gelince, büyük imaj kaybetti. Bugünlerde Aliye Turagay’la atağa kalkmaya hazırlanıyor. Bakalım, Bird ve Flemingo’dan sonra Turagay çifti GQ’yu da havaya sokabilecek mi?
CHOCOLATE’ÇILAR BÜYÜYOR
İstanbul’un tek 24 saat açık kafe bistrosu, şubelerine her gün bir yenisini ekliyor. Yaz başında açtıkları Bahçeşehir’in ardında yeni şube, Yeşilköy’de hizmete girdi. Süper dekorasyon ve ambiyansla, aynı mönüyle. Hey Chocolate’çılar hastayız pazı dolmanıza, mantınıza ve köftenize. Yeşilköylüler, “Demedi” demeyin, bu lezzetleri kaçırmayın.
PAZAR KEYFi
Sosyal medyanın değişmezidir “keyif” lafı. Kim nereye gitse, keyif lafıyla bildirir gittiği yeri. Bu pazar da tam keyifli bir mevzu var Frankie’de. Seyyal Taner, pazar keyfi yaşatmak için sahneye çıkıyor, saat 22.00 civarında. Alın size Seyyal Taner keyfi...
ALİ SAYAR KENDİ YERİNİ AÇIYOR
Yılların işletmecisi Ali Sayar, nihayet kendi mekanını açıyor. Taksim Tünel’de 1841 adını verdiği restoran kulübü, Gülsün Sami’yle hayata geçirmeye hazırlanan Sayar, kendi yerinde haftada üç gün DJ’lik yapacakmış. 1841, bu ayın sonunda hizmet vermeye başlayacak.