Ersin Süzer

Ersin Süzer

esuzer26@gmail.com

Tüm Yazıları

Gece hayatı ciddi ve hata kabul etmez bir sektördür ama bizde çok ciddiye alınmaz. Üniversitede hoca olan iki kişi bugünlerde harıl harıl İstanbul eğlencelerini araştırıyor. İşte, ilk kez bir akademik araştırmaya konu olan eğlencenin en merak edilen noktaları

Boğaziçi Üniversitesi’nden iki hoca Mine Eder ve Özlem Öz, İstanbul’daki eğlencenin değişimini araştırıyor. Daha önce bu konunun akademik olarak mercek altına alındığını hatırlamıyorum. Bir araya geldik, sorularının ardı arkası kesilmedi. Hani çocuklar öğrenmek için her şeyi tek tek sorar ya; aynen öyle... Bir saat boyunca soru yağmuruna tutuldum! Eğlencenin çok dışında kalmış olan bu hocaların asıl çözmek istedikleri, bazı mekanların nasıl popüler olduğu, eğlencenin bölgelere göre nasıl farklılık gösterdiği, kılık kıyafetin önemi vs... İşin aslında nasıl kurumsal olduğunu öğrenince hayretlerini gizleyemediler. En çok şaşırdıkları noktaysa; eğlence sektörüne topu topu 15 kişinin yön veriyor olduğunu öğrenmek oldu. Hocalar sordukça son 12 yılın eğlence anlayışı ortaya çıktı. İşte sohbetimizden satır başlıkları...

Haberin Devamı

1- Canlı müzik neden tükendi?
2000’lerin başında Kenan Doğulu, Serdar Ortaç ve Hande Yener canlı müziğin değişmez aktörleriydi. Ünleri arttıkça, sahne fiyatları da yükseldi ve zamanla mekanlar bu parayı ödeyemez oldu. Bu isimlerin arkası gelmeyince de bir zamanlar çok popüler olan canlı müzik mekanları silindi gitti. Bugün hâlâ aynı kulvarda başarı gösteren bir tek Cenk Eren var. ‘Dedikodulu Meyhane’den bu yana sahneyi hiç bırakmayan Cenk Eren...
2- Clubber’lara ne oldu?
Yine 2000’lerin başında ortaya çıkan club modası sayesinde birçok DJ ünlü oldu. Mantar gibi bir sürü elektronik müzik yapan mekan açıldı. Bunların arasında hatırlayabildiğim Gode, Kantini ve Scine var. Her hafta bir mekanda dev organizasyonlar yapılıyordu. Hatta birkaç gün süren clubbing partileri bile vardı. O yıllarda Türkçe müzik dinleyeni dövüyorlardı neredeyse! Ama modası çabuk geçti.
3- ‘Loca’ kavramı nasıl çıktı?
Eskiden kulüplerde bar vardı, stant vardı ama özel olarak ayrılmış bir bölüm olarak ‘loca’ yoktu. Sonra bir anda ortaya çıkan localar sayesinde, beşli onlu koltuklu sehpalarda eğlenmek statü sayıldı. Bugün locasız bir gece kulübü düşünülemez bile.
4- Mekanların adı değişti ama işletmeler hiç değişmedi.
Evet, gece kulüplerini adı çok değişti. Yeni isimler ve yeni konseptler geldi. Ama işletmeler neredeyse hiç değişmedi. Topu topu 15 kişi gece hayatının trendlerini belirledi.
5- Gece gezen 5 bin kişi merak edildi.
Bu kadar ufak kitlenin beğenileri, yedikleri, içtikleri, giydikleri; moda, eğlence ve sosyal hayat trendlerini belirliyor. Takip ediliyorlar. İnsanlar onlarla aynı havayı solumak istiyor. Türkbükü ve Çeşme, bunun en iyi örnekleri.
6- ‘Issız Adam’, bugünkü Türkçe kulüplerin temelini attı.
‘Issız Adam’ filmindeki müzikler, Tükçe’ye geri dönüşün temeliydi. Beyoğlu’ndaki 45’lik Salomanje’deki Taş Plak partisi, bugünün habercisi oldu. Eskiden perşembe günleri Salomanje’de izdiham olurdu. “Biri çıksa da biz girebilsek” diye insanlar kapıda beklerdi. Geçen yıl fitili ateşlenen Türkçe müzik bu yıl zirveye ulaştı. Piyasa, Eelence, 45’lik, Kaff, Zilly ve Sess, bugün İstanbul’un en popüler mekanları.

Haberin Devamı

Sess çabuk moda oldu ama dikkat!
Nişantaşı’ndaki Sess bir anda çok popüler oldu. Haftanın her günü tıka basa dolu. Gecelerde popüler olmak çok kolaydır. Zor olansa, bunu devam ettirmektir. Geçenlerde ismi bende saklı bir grup Sess’i merak edip gitmiş. İçki yerine başka bir şey sipariş edince, “İçmeyecekseniz neden geldiniz?” sorusuyla yüzyüze kalmışlar. Sess’in ortağı Nedim Binler’e “Aman dikkat!” diyorum! İpin ucunu kaçırdın mı, şikayetlerin ardı arkası kesilmez. Ayrıca böyle baskı olmaz.

Haberin Devamı

BALIKÇILARI?NEDEN SEVMiYORUM?
Geçen haftalarda, “İstanbul’da modern balıkçı yok” demiştim. Bu yazım üzerine balıkçılar kendilerine çekidüzen vermek yerine sitem etmeyi tercih ettiler. Kendileri bilir. Geçen gün ayaküstü bugünlerin en popüleri Arnavutköy Balıkçısı’na uğradım. Rezervasyonsuz gidince, “Nereden çıktınız?” bakışları atıldı önce. Sonrasındaysa sipariş vermek için epey uğraştım. Arnavutköy Balıkçısı’na popüler olmak yaramamış. Müşteri ayırımı yapmak en sevmediğim iştir. Hani davetsiz misafir sevilmezmiş ya... Aynı uyarıyı buraya yapalım: Ünlü olmak kolay, ya sonrası?