Eylül ayı demek; güneyin terk edilişi demek. Birçok işletme, eylül ayında hizmet vermeyi bırakır. Uzun tatilciler de okulların açılmasıyla birlikte, önümüzdeki yaza kadar giderler. Meydan sadece, burada yaşayanlara ve eylül ayını geçirenlere kalır.
Şimdilerde burada kalanların dilinde; “Herkes gider biz kalırız” nidası var.
Buralarda kalanlar için, bu ay tam keyif ayı; yollar bomboş, mekanlar tıka basa dolu değil, kimseler bir yere yetişmeye çalışmıyor...
HANGİSİ GALİP GELDİ?
Peki bu yaz güney sahillerinde ipi kim göğüsledi??Yazı önce bitiren Çeşme mi yoksa Bodrum mu?
- Bodrum, gündüz sosyal hayatı ile Çeşme’nin çok önünde. Eğer Çeşme’dekiler yatırım yapmamaya devam ederse, hiçbir zaman Bodrum’un önüne geçemez.
Çeşme’nin gündüzünü ayakta tutan tek şey; denizi. O da olmazsa Çeşme’nin vay haline.
- Türkbükü ve Alaçatı’yı doğaları ile kıyaslamayalım bile. Türkbükü denizin hemen kıyısında; Alaçatı’nın ise denizi yok. Ancak Alaçatı geceleri de Türkbükü geceleriyle kıyaslanamaz.
***
- Türkbükü’nü geceleri ayakta tutan en fazla beş restoran var; üç tane de gece kulübü. Türkbükü’nde adım başı takıcı varken, Alaçatı’da hepsini tek bir yere toplamışlar. Onun yerine doğaya uyumlu sayamadığım kadar restoran, kafe ve bar var.
Mağazalar araya öyle bir serpiştirilmiş ki, değme AVM’lere taş çıkarır.
- Alaçatı’da mekanlar, bulundukları bölgeye öyle uyum sağlıyor ki; hepsine gidip bir şeyler yemek istiyor insan. Alaçatı’da; kendinizi Yunan Adaları’nda hissederken, Türbükü’nde “Buraya yazık oluyor” diyorsunuz.
- Alaçatı’da gurme restoranların sayısı o kadar çok ki, deneyimlemeler için ideal bir yer haline gelmiş. Bodrum’da ise gurme restoran diyebileceğimiz bir tek ‘Nobu’ var.
- Türkbükü sahili yeniden düzenlenmezse, Alaçatı’yla baş etmesi neredeyse imkansız.
- Alaçatı sokaklarında tüm masalar dışarıda; insanlar oralarda yemek yiyor. Türkbükü sahilinde ise; sokağın ortasında mağazaların attığı oturma gruplarına yerleşenlerin tuhaf bakışlarına maruz kalıyorsunuz.
***
- Alaçatı’da bu yıl başında ‘Alarga’ açılmış. Alarga olmuş Lucca. İnsanlar sokakta, ayakta sosyalleşiyor. Lucca gibi kapısında güvenlik var. Dışarıda sosyalleşmek kolayken, içerisi için güvenliği aşmanız gerekiyor. Alarga’nın önü o kadar kalabalık ki, yoldan geçerken izin istemek zorunda kalıyorsunuz.
Güneyde, erken bir saatte bu kadar kalabalığı yakalamak herkesin harcı değil. Alaçatı’da mekan karması her geçen yaz artıyor. Türkbükü’nde ise azalıyor.
- Türkbükü’nde yer alan Ship A Hoy, Divan, Garo’s, Miam, Atılay, Flemingo gibi mekanlar buraya özgü hizmet verirken; Alaçatı’daki mekanlar bölgeye uyum sağlayarak hizmet veriyor.
- Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Türkbükü’ne bir eylem planı gerçekleştirmeli. Tıpkı 2000 yılında Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün Nişantaşı ve özellikle de Abdi İpekçi’de yaptığı gibi, bölgeye yatırım yapmalı. Eğer Kocadon Türkbükü sahiline, buraya özgü bir düzenleme getirirse Türkbükü geçmişte olduğu gibi yeniden çekim merkezi haline gelir.
HAFTANIN TOP 5’i
1- 5 Oda Türkbükü: Ali Sayar’ın işletmeciliğini yaptığı ‘5 Oda’ bu hafta da zirvedeki yerini korudu.
2- Alarga Alaçatı: Hacımemiş’in Lucca’sı olmuş. Eğlence öncesi Alaçatı ahalisi buraya koşuyor resmen. Öyle ki, sokağa taşma durumu söz konusu
3- Tapu: Resmen yemek şöleni sunuyor size. Utanmasam Alaçatı’da kaldığım her gün burada yemek yerdim.
4- The Bar: İstanbul’da bu yazın en sürpriz yeri oldu. Yaz boyunca doldu taştı. Neredeyse her hafta ilk beşe girdi.
5- Şerefe Meyhane: Alaçatı’da olduğum süre boyunca hem balık hem de meyhane tarafı tıka basa dolu olan tek restorandı. ‘Şerefe Meyhane’ Alaçatı’nın en popüler restoranlarından biri.