İstanbul’un en klasik keyfi, Boğaz’da balık yemektir. Ancak koca İstanbul’da bu keyfi yapılabilenler sınırlı sayıda maalesef. Herkes ulaşamıyor bu keyfe, ulaşabilenlerse her fırsatta balık lokantalarının pahalılığından şikayet ediyor. Anlıyorum ki, Boğaz hattında rakı-balık keyfi yapmanın bedeli, her zaman tuzlu olacak. Peki bu restoranlarda neden hiç mönü göremiyoruz? Cem Yılmaz’ın gösterisinde söylediği gibi “Ne vereyim abime” durumu söz konusu. Kocaman bir meze tabağı geliyor, sonra her şey ortaya. Bir de mevsim balıklarının fiyatı hiçbir zaman belli olmuyor. Fiyatları günlük olarak değişse bile mönüde mutlaka yer almalı. Daha doğrusu mönü gelmeli. Herkes ne ödeyeceğini bilerek yemeli ki, kazıklandığını hissetmesin.
Boğaz’a yaz geldi
Ali Ünal, “‘Reina açılmadan yaz gelmiyor’ dediler, bu yıl erkenden açtık” diyor. Reina, dün itibarıyla tüm yazlık mekânlarıyla Boğaz’a “Merhaba” dedi. 12’nci yılına giren kulübün yazlık mekânları da klasik haline geldi. Deniz ürünlerinde Blue Topaz, Uzakdoğu mutfağında Dragon, kebapta Köşebaşı, Fransız mutfağında Park Şamdan ve Reina restoranıyla yazı geçirecek. Reina’da öyle çok önemli bir değişiklik yok. Renkler değişmiş, çivit maviler, siyahlar, açık bejler kullanılmış. Grafik desenli kumaşlarla, enerjik bir yazlık mekân olmuş. Bu arada Reina’nın terasında İtalyan restoranı Rigatoni açılacakmış.
Nİşantaşı’nda mantı savaşları
Bodrum Mantı, Abdi İpekçi Caddesi’nde hizmet vermeye başladı. Bodrum Mantı açıldığı günden bu yana, Casita’larla süper bir rekabet yaşanıyor. Nedeni, Bodrum Mantığı’nın sahibi Cengiz Bey’in yıllar önce Casita’larda çalışmış ve Casita Mantı’nın sırrını biliyor olması. Nişantaşı’nda da aralarında 100 metre var. İki mantıcı yine karşı karşıya gelmiş durumda.
Arnavutköy’ün yeni balıkçısı
Arnavutköy’ün en eski balıkçılarından biri olan Fishmekan’ın yerinde yepyeni bir balık restoranı hizmek vermeye başladı. Zıpkın, semtin en yeni balıkçısı.
Bebek’te localı, şampanyalı nargileci
Bebek yokuşunun hemen başındaki villada lüks bir nargileci açılmış. Nargilenizi locanıza kurularak içebiliyorsunuz. Nargilenin her çeşidini de yapmışlar. En dikkat çekici olanı da şampanyalı nargile. İki katlı olan Fakheer, haftanın her günü açık.
City’s’de İkİncİ yemek krizi
City’s açıldığı günden bu yana bir türlü yemek işini sabitleyemedi. Bugün İstanbul’un neresinde olursa olsun bir AVM açılsa en çok üzerine titrenen, yemek katı oluyor. İstanbul’daki AVM’ler servis ettikleri yemekle gündeme gelebiliyorlar. Bunu bilen AVM sahipleri, yemek işine çok önem veriyor. City’s de açıldığı yıl, birçok ünlü markayla yemek katını doldurmuş, sonrasında o kat galeri olarak kullanılmıştı. İzzet Çapa’nın çok akıllıca projesiyle önce Limonata, sonra Mahalle’yle City’s yine gündeme gelmişti. Fakat bu hafta İzzet Çapa’yla olan sözleşme, tek taraflı feshedildi. Ne oluyor bilmiyorum ama olanı biliyorum: City’s’e yatırım yapan mekânlara yazık oluyor.
Mezzaluna’ya gİderken kronometre alacağım
Lüks restoranlar dışında öyle rezervasyon alışkanlığı kalmadı. Ayaküstü mekânlarda artık boş bulduğunuz yerde oturuyorsunuz. Mezzaluna’ya akşamüstü bir şey atıştıralım diye uğradık. Sorgunun bini bin para; “Kaç kişiyiz, rezervasyon var mı, içeride mi dışarıda mı oturacaksınız?” vs... Yahu baktık zaten, bir yeri gözümüze kestirdik. Oturacağız oraya. Tam hedefe yöneleceğiz; “Orası rezerve, saat 8’de gelecekler” diyorlar. İyi de daha 1.5 saat var. Sonuç bir saatte yemeğimizi yedik, kalktık. Biraz daha dikkat ve pratik zeka lütfen. İşletmecilik dersi verdirtmeyin.