Yıllar önce açtığı Casita’yla İstanbul ahalisinin gece yarısı mantı yeme alışkanlığına sahip olmasını sağladı. Öyle ki, klasik mantının dışına çıkarak, mantıyı kızarttı; adına ‘Feraye’ dedi. Bugün ise Casita’larda bir çok mantı çeşidi servis ediliyor.
Haluk Tanrıverdi’nin sahibi olduğu Casita’lar, İstanbul’un havalı semtlerinde hizmet vermeye devam ediyor...
Casita’ları Araplar da keşfetmiş olacak ki, geçtiğimiz günlerde Kuveyt’te bir şubesi açılmış. Haluk Tanrıverdi’nin, uluslararası anlaşmalar uzmanı ve avukat olan Abide Gülel’le birlikte açtığı Casita Kuveyt sayesinde, Araplar Türk mantısıyla tanışmış oldu.
Casita’nın New York ve Dubai’de de şubeleri açılacakmış. Yemekte Avrupa’ya, çok açılamasak bile Doğu’nun bizim lezzetlerimize hayran olduğunu söylemek mümkün.
BİZİM ŞEFLER ŞİŞMAN MIDIR?
Geçen gece CNN Türk’te Mesut Yar’ın programına gözüm takıldı. Michelin yıldızlı yabancı bir şefe soruyor: “Türkiye’deki şefler çok şişman, siz film yıldızı gibisiniz!”
Konuk şef ilk defa İstanbul’a gelmiş, buradaki şefleri fizik olarak tahlil edecek bir deneyimi yok. Soruyu geçiştirdi.
Mesut Yar’a ben cevap vereyim: İstanbul’un kalburüstü restoranlarında çalışan şefler, şişman diyebileceğimiz bir fiziğe sahip değil. Olamazlar da; çünkü bir akşam yüzlerce kişiye yemek yapan biri asla şişman olamaz.
Sanırım Mesut Yar’ın
aklı, rahmetli Ümit Usta’da takılı kalmış.
TÜRK KAHVESİ- SON DURUM
Pazar günkü Türk kahvesi konulu yazıdan sonra birçok mail aldım. Yazıya konu olan Laduree’den hiç ses çıkmamasına rağmen, diğer yabancı markalar Cipriani ve Morini’den hemen cevap geldi, “Bizde Türk kahvesi var. Gelin birlikte içelim” diye.
AYAKÜSTÜ EKMEK ARASI LEZZETLER
Bir şehrin yaşam tarzı hakkında fikir sahibi olmak istiyorsan, yemeğine bir göz atman yeterli olur. Her yerde ekmek arası bir şeyler satılıyorsa bilin ki o şehirde hayat hızlıdır.
İnsanlar sürekli bir yerlere yetişmeye çalışır; hiç aheste aheste yürüyen birini görmezsiniz. Trafikte yavaş giden araca kimse tahammül edemez. İstanbul, bunun en iyi örneğidir.
Şehirde adım başı ekmek arası bir şeyler satılır. Hele ki sabah ve öğlen İstanbul’da yaşayan milyonlarca kişi, ekmek arası bir şeyler atıştırır ayaküstü.
Şehirde ekmek arasıyla ünlü birçok yer var. Gelin göz atalım hep birlikte!
Karadeniz Dönercisi: Döneri bitene kadar kapısında kuyruk olan ender yerlerden biridir. Ekmek arası döner yemek için her daim kuyruğa girersin. Beşiktaş’ta tam çarşının göbeğinde.
Sütlüce Kokoreçcisi: Pangaltı’da Cumhuriyet Caddesi üzerinde, ekmek arası kokoreç yemek isteyenlerin liste başındaki yerdir. Odun ateşinde pişer kokoreç, minik acı turşuyla yenir; şahanedir.
Çağrı Büfe’nin tostu: İki dilim ekmek arasında çift kaşarın arasındaki uyumu en iyi sağlayan yerdir. Tostunun tadına doyum olmaz.
Etiler Marmaris Büfe: Sanırım tost denilince ilk akla gelen Marmaris Büfe’nin özel sosuyla hazırladığı biftek kaşarlı tostu!
Hafif acı-ekşi sosuyla
damaklarda her zaman
iz bırakır.
Yes Kardeşler: Lavaş ekmeğine sarılı Adana ve tavuk şişi, hızlı ve ucuz yemek yemek isteyenlerin imdadına yetişir. Fulya’dadır, her daim açıktır.