CaddeENFARKTÜSTE iLK SAATLER HAYAT KURTARIYOR

ENFARKTÜSTE iLK SAATLER HAYAT KURTARIYOR

17.09.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Kardiyolog Prof. Dr. Vedat Aytekin’le bu son sohbet günümüzde enfarktüs hakkında konuştuk. Enfarktüs yani kalp krizinin oluştuğu ilk saatler hayati önem taşıyor çünkü hasar gören kalbin ‘geri dönmesi’ mümkün oluyor

ENFARKTÜSTE iLK SAATLER HAYAT KURTARIYOR

Hocam insan enfarktüs, yani kalp krizi geçirdiğinde veya bundan şüphelendiğinde ne yapmalı?
Böyle bir durumda mümkün olduğunca kısa süre içinde hastaneye varması sağlığı açısından çok önemli. İlk birkaç saat içinde müdahale edilirse kalp kası hasarı neredeyse hiç kayıp olmadan düzeltilmiş olur. Vakit geçince kalıcı hasar artar.
Enfarktüs sonrası müdahalede gecikilir ve doku hasarı olursa ne olur?
Doku hasarı demek, bir anlamda dokunun ölmesi demektir. Ölen doku giderek zaman içinde nedbe dokusuna dönüşür. Mesela elinizde bir yanık oluşursa, bu yanığın boyutuna göre vereceği hasar bellidir. O yanığın cildinizde yaptığı hasar, daha sonra nedbe dokusu şeklinde, yani yara izi kalacak şekilde iyileşir. Eğer kalp kasındaki hasarın boyutu çok büyükse bu bağ dokusu ne kadar orayı onarırsa onarsın kasılma fonksiyonunda ciddi bir bozukluk yaratacaktır. Bu tip büyük hasarlar artık günümüzde giderek azaldı. Çünkü damarın tıkanması sonrasında akut enfarktüs ortaya çıktığı zaman hastanın başvurabileceği, merkez sayısı özellikle büyük şehirlerde çok arttı. Damar hemen tıkandıktan sonrasıki ilk birkaç saat içinde o damarın açılması, hastanın kas dokusunda, kalp kasında hasar olmasını önlüyor ve ciddi bir korunma sağlıyor.
- Vedat Hocam burada çok önemli bir mesaj veriyorsunuz, kalp krizi şüphesi olduğunda, ağrılar müphem bile olsa muhakkak bir hastaneye, mümkünse bir anjiyo imkanı olan hastaneye başvurup bunun nedeni araştırılmalı, ilk birkaç saat içinde doğru müdahaleyşe iş neredeyse hiç kalıcı hasar olmadan atlatılabiliyor. Enfarktüs veya enfarktüs şüphesi bir anlamda saate karşı yarış yani. Enfarktüste saatler ilerledikçe hasar kalma oranı artıyor.
Evet aynen öyle, saatler ve gerekli müdahale çok önemli.
Florence Nightingale hastanesinin anjiyo bölümündeki Vedat Hoca’nın odasında pek de rahat konuşabildik diyemeyeceğim. Konuşmamız, gelen meslektaşlarımızla sık sık kesildi, arada da telefonlar oldu. Yani, “Ben konuşuyorum, rahatsız etmeyin” ikazları falan yoktu, devamlı bir bilgi paylaşımı vardı. Dikkatimi çekti bu durum.
- Hocam nasıl yönetiliyor bu koskoca kalp merkezi? Sizin de diğer doktorların da anladığıma göre her hasta hakkında bilginiz var, yani gözle görülür bir devamlılık var burada.
Aslında bir ekol bu, bizler böyle yetiştik, böyle de öğretiyoruz. Cem’i Demiroğlu Hoca’nın başlattığı bir süreçtir, bir ekoldür bu. O zamanlar, yani Şişli Florence Nightingale Hastanesi açılırken Cem’i Hoca’nın yanında, kardiyoloji enstitüsünde yetişmiş belki 20 tane uzman birlikte bu hastaneye geçtiler. Bizler de orada eğitimimizi gördük ve hoca olarak buraya geldik. Sonuçta burada asistanlar yetiştirdik. Aynı sistematik içinde yapıyorsunuz işinizi bu ekolde, biz daima hastaların hastalıklarını birbirimizle paylaşır, fikir alışverişinde bulunuruz. Her salı ve perşembe günü bütün literatürü gözden geçirecek şekilde toplantı yaparız. Sonra riskli hastalar için cuma sabahı mutlaka tıbbi konsey yapıyoruz. Çarşamba akşamları da kardiyolojide kıymetli hocalardan bazılarını davet ederiz, güncel gelişmeleri konuşuruz.

Haberin Devamı

Görünmeyen melekler
Bilgi alışverişi ve modern imkanların zamanında getirilip uygulanması ve hastaya sevecen davranış, olağanüstü ilgi bugün artık modern tıbbın olmazsa olmazları. Normal bir ilgi yeterli değil, olağanüstü ilgi gerekli artık bir sağlık kuruluşunu en üst seviyeler çıkartmak için.
Hastanelerin görünmeyen melekleri vardır. Bunlar her başı sıkışan kişinin yanına aniden gelip, o olağanüstü ilgiyi yaratırlar. Bu hastanenin de böyle bir meleği var. Benim çok eski arkadaşım Bilger Duruman. O sadece meleklikle kalmayıp aynı zamanda hastanenin uluslararası ilişkiler sorumlusu olarak yılın altı ayını yurt dışında geçirip tüm yenilikleri buraya taşıyıp, yabancı kuruluşlarla her geçen yıl yeni ilişkiler kuruyor. Geri kalan altı ay da olağanüstü ilgi gösterilmesi için sabah sekiz, akşam sekiz hastanede oluyor. İşte bir hastane ancak Vedat Hoca gibi görünen, bilinen, Bilger Duruman gibi görünmeyip bilinmeyen meleklerle yönetilince böyle tıbbın her yeniliği uygulanıp, olağanüstü ilgi gösterilip, her türlü bilimsel gelişmeler yakından takip edilebiliyordu.
“Hocam sağolun, pek bilinmeyen konulara değindiniz, çok teşekkür ederim” deyip ayaklarım geri gide gide beyaz gömleği çıkarıp, yıllardır uzak kaldığım hastane ortamından ayrıldım.