14.04.2021 - 13:17 | Son Güncellenme:
Müzisyen Emir Can İğrek, Milliyet Instagram hesabından canlı yayınlanan 'Melis Baştuğ ile Haftanın Konuğu' programına katıldı.
Emircan hayat nasıl gidiyor?
Fanusun içinde gibiyiz, nefes alıyoruz ama sınırlar içerisindeyiz, psikolojik olarak bunu kaldırması herkes için çok zor. Sahne sanatçıları için bir kat daha zorlaşıyor. Çünkü insanlar 14 aydır işlerini yapamıyor ve ben de bu sektörün içindeyim. Ben yine şarkı çıkartabiliyorum, kitlelere dijitalde de olsa ulaşabiliyorum ama sahne sanatçıları evde oturuyor, süreç zor geçiyor.
Doğu batı kültürünün, sosyal etkileşiminin arttırılması amacıyla yola çıkan, doğunun ilk ve tek gençlik festivali 'Gezginfest Van'da sahne alan isimler arasındaydın. Festival sayesinde tanışmıştık.
İki Gezginfest vardı; Kilyos ve Van’da gerçekleşmişti. Benim katıldığım ilk ve en büyük iki festivaldi. Daha önce bu kadar büyük bir kitleye şarkı söylememiştim. Kilyos’ta olan festivalde sahneye çıktığımda binlerce kişinin şarkılarıma eşlik ettiğini gördüğümde çok şaşırmıştım. Van’da ise sahneye çıktığımda güvenlik probleminden dolayı içeri alım daha yeni başlamıştı. Ben sahnedeyken sadece dört bin kişi içeri girebilmişti ama festival genel olarak çok güzeldi ve çok eğlenmiştik. O festivalde seninle de röportaj yapmıştık.
2018 yılında hayatımıza girdin ama sanki 20 yıldır seni dinliyor gibiyim. İlk albümün 'Ağır Roman'a geri döndüğünde kariyerinin başlangıcı için her şeyi tam yapmış mısın?
Çok eksikler var, şu an yaptığımız şarkılarda da var ve her zaman olacak. 'Ağır Roman' albümünü yaparken de eksiklik hissiyatını yaşıyordum, hala her şarkımda yaşarım. Tam yapabildiğimi düşünmüyorum, eğer bir eksik göremiyorsam işte orada bir sıkıntı var demektir. Eksik görüyorsun ki kendini geliştirecek alan buluyorsun.
Her biri ayrı ayrı insanı bambaşka dünyalara taşıyor. Özellikle seni ve dinleyiciyi başka dünyalara taşıyan şarkın?
Benim için hepsinin hikayesi farklı ve hepsi beni bir yerlere götürüyor. Dinleyiciden aldığım geri dönüşlerden 'Beyaz' şarkısının özellikle hayata dokunduğunu görebiliyorum. Birçok insan hayatta yer yer yaşadıkları o sıkışmışlık hissini o şarkıyla aşmış. Şarkıda 'Düşe kalka büyüyorum işte. Biraz yaram var ama geçecek bu gidişle' gibi bir motivasyon cümlesi kuruyorum kendime. Birçok insan da o cümleyle motive olmuş hayatında. O düştüğü zamanları 'Evet şu an o düşüşteyim, bir de bunun kalkışı var' gibi algılayarak hayatlarına katmışlar.
2019 yılı ciddi anlamda senin yılın oldu...
Birçok konuda şarkı yazıyorum. 'Nalan' askıda kalan bir aşk şarkısıydı. Genel olarak o şarkı çok sevilince, radyo ve televizyonlar benim bu tarz şarkılar yazmamı beklediler. Daha sonra 'Dargın' ve 'Saman Sarısı'nı yazdım. Bu şarkılarda, askıda kalan aşkı anlatıyor ama 'Muhalif', 'Sapa' ve 'Silahım Yok' gibi daha sosyal, toplumsal, ideolojik tabanlı şarkılar yazmaya da devam ettim ve devam edeceğim. Hayatta ne gördüysem; aşk, itiraz, ayrılık, nefret... Bütün bunların şarkısını yazabilecek bir söz yazarı olmak derdim.
Müzik kariyerinin en özel ve farklı şarkısı 'Darbe' diyebilirim.
'Darbe' ritmi biraz daha yürüyen bir şarkıydı. Herhalde yaptığım en hareketli şarkılardan biri olabilir. ‘Franco’ ‘Nevale’ ve ‘Darbe’ var. Patron ile ne zamandır iş yapmak istiyordum. Kendisi o zamanlar mumble, afro trap şarkılar yapıyordu. Ben de şarkıyı yaparken 'Patron bu şarkıya afro, trap söz yazar' dedim. Kendisine gönderdim, böyle güzel bir iş çıktı.
'Bıraktım Şaşırmayı' şarkını dinlerken şu hissiyat içerisindeyim; hayata karşı şaşırmayı bıraktım artık.
Benim de öyle bir kafada yazdığım, şaşırmayı bıraktığım zamanda içimi döktüğüm bir şarkıydı. O şarkıyı her kim dinliyorsa;
Doğada hiçbir şey kaybolmuyor sen ve ben gibi
Arada bir beni çekiyorlar kerpeten gibi
Hayatın içinden
Bir şeyler içerken de değil üstelik
Pek işe yaramıyor normal olmak
O yüzden delir
Biri hesap sorarsa sorumluluk bendedir zaten akıl da akıl karı bir şey değildir.
Bir de yaşımın genç olmasından dolayı orada diyorum;
Tecrübeyle falan sabit değil söylediğim
Hayatta hiçbir şey sabit değil, söyleyeyim her şey bitecek
Bu şarkı gibi.
'Umuttan çocuklar' projesine verdiğimiz şarkıydı.
Pandemi sürecinde insanların hayatında çok şey değişti. Sende?
Bir şeyden uzak kaldığında onun değerini anlıyorsun. Pandemi şöyle bir zorunluluk oldu; insan kendisine bile bile bir acı çektirmiyor, hep acıdan kaçıyor. Aileni göremeyeceksin çünkü ailene bulaştırmaktan korkuyorsun. Çıkıp bir yere çay içemiyorsun o yüzden bir şeylere hasret kalıyorsun. Herkes hayatı farklı algılamaya başladı bu süreçte. Hepimiz bireysel olarak her şeyi önümüze koyduk ve ezberlerimizi sorguladık. Konser yapamıyoruz, bazen stüdyoda şarkı açıyoruz deli deli hareketler yapıyorum, konserdeymiş gibi şarkı söylüyorum. Normalde böyle bir şey yapmam. Ne kadar özlediysek, rolünü yapmak bile insanın hoşuna gidiyor.
Bize vereceğin en yeni haberlerin?
23 Nisan'da 'Memur' yayımlanacak, ilginç bir lirik video çektik. Mayısın sonunda hayalimiz 'Kor' şarkısı yayımlamak.