Sosyalist Küba, 1959 devriminden bu yana, ilk kez katı ekonomik ve sosyal modelini esnetecek adımlar atıyor. Sadece nisanda tam 300 adet ekonomik reform açıklandı. Halkın küçük ölçekli işletme kurması, ev-otomobil alıp satması, hatta yurt dışına seyahat etmesinin bile önü açılıyor. Küba büyük bir değişimin eşiğinde dururken, Amerikalı fotoğrafçı Michael Dweck’in kareleriyle karşılaştık. Fotoğraflarda, alışık olmadığımız bir Küba var. Modaya uygun giyinen, havalı gözlükler takan, son model cep telefonları kullanan, zamanı yakalamış Kübalılar...
Bu fotoğrafları ekimde yayımlanacak ‘Habana Libre’ adlı kitapta toplayan Michael Dweck’le pek alışık olmadığımız bu fotoğrafların hikâyesini ve onun, peşinde koştuğu farklı Küba’yı konuştuk.
* Küba’yı fotoğraflamak için sizi motive eden ne oldu?Küba, baştan çıkarıcı bir ülke ve beni cezbedecek tüm özelliklere sahip; tehlikeli, cazibeli ve otoriter. Bazı Amerikalılar için bir metres gibi. Yani, baştan çıkarıcı; aurası, karizması var ve insanı büyülüyor. Amerika’daki siyasi propaganda bizi, Küba’nın eski otomobiller, döküntü binalar, bastırılmış, mutsuz ve çaresiz insanlardan ibaret olduğuna inandırdı. Oysa Küba’nın sırları var. Ben, ‘Habana Libre’ ile dünyanın bu aykırı bölgesinde kişisel bir keşfe çıktım. Küba, bana böyle hissettiriyor. Umarım, bu kitap, insanların bu ülkeyle ilgili algısını değiştirebilir.
* Küba ile ilgili eksik bilgilerimiz neler?Bu ülkenin zengin bir kültürü ve gururlu insanları var. Okur-yazarlık oranı çok yüksek, neredeyse dünyada emsali yok. Tıp alanındaki gücü ve sağlık hizmetleri müthiş. Ama maalesef, ülkede para yok. Yine de, bu adada bazı insanlar,
diğerlerinden daha iyi bir şekilde hayatta kalabilmiş.
* Kim onlar? Kitabınızda anlattığınız ayrıcalıklı insanlar mı?Evet. Kitapta, sınıfsız bir toplumdaki imtiyazlı grubu anlatıyoruz. Buradaki kapalı gruplar (farandula) arasında sosyal bir bağ var. Akşam bir parti verilecekse, cep telefonlarına mesaj düşmeye başlıyor.
Bu gruplarda göz kamaştırıcı modeller, yetenekli oyuncular, yönetmenler ve
yazarlar var.
* Peki, diğer Kübalılar’dan farklı olarak, nasıl bir dünyaları var?Benim fotoğrafladığım, William Westbrook’un da röportaj yaptığı kişiler, dünyanın diğer ülkeleriyle ilişki içinde. Çok kolay olmasa da, seyahat edebiliyorlar. Mağazalar olmadığı halde, modayı takip ediyorlar. Sosyalistler ama kapitalizm olmazsa kaybolup gidecekler. Çünkü yarattıkları işleri,
dünya pazarında satmaları gerekiyor.
* Bu kitap bir Küba güzellemesi mi? Olumsuz hiçbir şey görüp,
işitmediniz mi?Küba’nın havası bile büyüleyici. Eşsiz bir yer. Oradayken, daha çok Brigitte Bardot ‘Moi je Joue’ şarkısını söylerken teslim olan âşığı gibi hissettim. Tanıştığım insanlar yetenekli, sıcak, zeki ve çok gururlu. Ama elbette toplumda çelişkiler var. Kitapta bunu da görebilirsiniz.
Yazının tamamını Tempo dergisinde okuyabilirsiniz.