CaddeEğlencede Türk hakimiyeti

Eğlencede Türk hakimiyeti

09.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Müslüm Balaban'ın Opera'sı, gençler Hausbar'da, Essen Sheraton, Alibaba, minik İstanbul Duisburg, Mezzo, Kamps ve Eis Cafe, Hansol's Alışveriş Merkezi, Türkiye Araştırmalar Merkezi, Almanya'da yaşam...

Eğlencede Türk hakimiyeti

Eeeee, hoşunuza gidiyor mu farklı ülkelerden, kentlerden söz etmem? Almanya'ya iş için gitmiştim. Ama beni davet eden Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, adı gibi İnci olan eşi, yardımcısı, ekonomist Gülay Kızılocak ve Zeliha'dan Cengiz'e, Turan'dan Yıldız'a kadar tüm ekip bana çok farklı günler yaşattı. Bu nedenle yazımın başında herkese kocaman teşekkürlerimi gönderiyorum. THY Dusseldorf uçağı 3 saatlik rötar yaptı. Beni, sevgili Gülay Kızılocak karşıladı. Essen Sheraton Oteli'nde kaldım. Sıcak, samimi ama temiz değil. Havlularınız değişmiyor, yerler silinmiyor. Yani benim gibi temizlik manyağı olanlar için kahır. Bozulan asansörün tamiri de 4 gün boyunca yapılmadı. Bütün bunlar beş yıldızlı bir otele yakışmıyor. Ama kahvaltı harika, merkeze yakın. Adresi, Huyssenallee 55.45128 Essen. Telefon numarası (0201) 10 070. Prof. Dr. Faruk Şen de benim gibi hiperaktif. O akşam Bonn'a geçtik. Kapuzinerstrass 13.53111 Bonn'da olan, mutfağıyla ün yapan Opera Restaurant'ı gördüm. Patron Müslüm Balaban Almanya'daki Türk Gastronomlar Birliği'nin de başkanı. Opera binasının karşısında, bahçeli, çok sıcak, şık bir yer Opera. Şansıma o gün hava 30 derece ve günlük güneşlikti. Opera'nın yöneticisi Filiz Tosun çok şeker, başarılı, deneyimli. 25 yıldır Almanya'daymış. Restoran tıklım tıklımdı. Ne de olsa opera, tiyatro, konserden çıkanlar salon ve bahçeyi dolduruyor. Çoğu Alman. Mutfak Türk mezeleri ve dünya ülkelerinin tatlarından oluşuyor. Yemekler enfes. Her yer pırıl pırıl. Bir ızgara ciğer yedim, lezzetini anlatamam. Müslüm Bey boşuna başkan olmamış. Helal olsun! Filiz Hanım da Almanlar tarafından çok seviliyor. Öğle mönüsü ayrı. 15 milyona da 120 milyona da doyarsınız. Günlük cirosu 30 milyarmış. İlginç bir bilgi; Almanya'da 700 Türk restoranı, Essen'de 24 dönerci varmış. Muhteşem restoran Opera Opera'dan sonra, karşı köşesindeki Hausbar'a geçtik. Meşhur Ren Nehri'nin kıyısında. Havadar, terası da hoş. Faruk Şen şöyle dedi; "Restoranların 10-15'i kaliteli. Opera bunlar içinde Almanya'da bir, Avrupa'da iki numara. Avrupa'nın bir numarası da Türk restoranı; Viyana'daki Kervansaray. Ama artık bir çok Türk gastroloğu İtalyan restoranı açıyor". Hükümet, Bonn'dan Berlin'e taşınınca buranın nüfusu yarıya inmiş. Hausbar'da Erzincanlı olan Müslüm Balaban'ın yanında 40 kişi ekmek yiyor. Balaban, Bonn'da eğlencenin kralı. Barda eğlenenlerin yüzde 90'ı Alman, çoğu öğrenciydi. Her akşam canlı müzik var. Alkol almadığım halde eğlendim. Sabah teftişe çıktım. Kahvaltıdan sonra otelin çevresinde tur attım. Arkası park, mis gibi. Otel gar, postane ve alışveriş merkezlerinin bulunduğu caddeye yürüme mesafesinde. 100 metre ötesinde Akbank var. Önce Galleria Alışveriş Merkezi'ne gittim. Burada iğneden ipliğe her şey var. O sıralar müthiş ucuzluk da yapmışlardı. Kettwiger Str. 13.45127 Essen'de. 50 metre ötesinde Hansol's diye bir mağaza bulunuyor. Burada Puma, Diesel, Adidas, Prada gibi dünya markalarının spor ürünleri satılıyor. Karşısında çok hoş iki kafe; Eis ve Belaranzo. Eis'de cappuccino içtim. Ortada da minik bir manav... Manavda 5 çeşit elma, tezgahtan al, ye. Almanlar'ın ünlü markası HM de aynı yerde. Meltem Cumbul, meraklısıdır. Hareketli çarşıda adım başı bir Türk'ü görüyorsunuz. 10 milyondan 300 milyon liraya kadar kıyafet bulunuyor. Cuma namazına gideceğim için turu erken kestim. Ama öğleden sonra uğradığımda muhteşem pasta, börek, tatlılar satan Kamps ve Mezzo Cafe yüzünden 1.5 kilo aldım. Hausbar, alışveriş cenneti Almanya'da anılarım tazelendi. Menajerlik yaptığım 1990'larda Hülya Avşar, İbrahim Tatlıses, Oya Aydoğan, Bahar Öztan, Pakize Suda, Gökhan Güney, Kamil Sönmez gibi isimlerle 55 günlük bir Avrupa turnesine çıkmıştık. Neyse. Essen büyük bir kent. Ama arka planda kalmış. Türkiye Araştırmalar Merkezi'nden bir Türk kızı olan pedagog Zeliha Yetik beni Fatih Camii'ne yetiştirdi. İlk iki katta erkek, üçüncü katta kadın ve çocuklar vardı. Ardından Türkler'in en yoğun olduğu Duisburg'a geçtim. Burası upuzun bir cadde; Weseler Str. 75. Çoğu Türk ismi konmuş yüzlerce dükkan var. Burada Türkler'in çoğunlukta olmasının bir nedeni de sanayi bölgesi olması ve devasa Thyssen Krupp Stahl demir çelik fabrikasının bulunması. Zeliha çok iyi bir rehber. Dusseldorf ve Almanya'da 5 bin işsiz olduğunu söyledi. Eğitim görmüş pek çok Türk genci de onlar arasındaymış. Çok üzüldüm. Duisburg'da 14 tane gelinlikçi varmış. İlk gözüme çarpan, Altınbaş Gelinlik oldu. Şaşırtıcı ama hepsi de iş yapıyormuş. Zeliha 26 yıldır Almanya-Duisburg'da olan ünlü Alibaba Fırın ve Lokantası'na götürdü beni. Küçücük bir yer ama İbrahim Tatlıses'ten Mahsun Kırmızıgül'e kadar kim gelse burada döner ve baklava yemeden gitmezmiş. Sırf işkembe çorbası içmek için bile Almanya'nın pek çok yerinden Alibaba'ya gelen varmış. Buranın en meşhuru olan Alibaba'nın nur yüzlü sahibiyle de tanıştık. Almanya izlenimlerim sonraki yazımda devam edecek. Türkler Duisburg'u kaplamış Caliante, eğlence yaşamının trendy yerlerinden biri. Nadir Ermiş'in patronluğunu, Cengiz Karacan, Ayfer Toprak ve Tezcan Aşçı'nın işletmesini yaptığı Caliante'de her çarşamba gecesi Bülent & Betül ikilisi sahne alıyor. Telefon numarası (0212) 274 20 45/46. DİKKAT! Caliante'de Bülent & Betül "Türkiye Araştırmalar Merkezi, 1985 Ekim'inde kuruldu. Çalışmalarımızı üç ana başlıkta toplayabiliriz; Ekonomi, sosyal birimler ve göç. Ekonomide Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin yanında, Balkanlar'daki son gelişmeler, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik araştırmalar yapıyoruz. Mesela şu anda Avrupa'nın güvenlik ve savunma kimliğinde Türkiye'nin konumunu, Kafkaslar, İran, Irak, Suriye gibi Doğu ülkeleriyle ilişkileri araştırıyoruz. Sosyal boyutta, Avrupa'da ve Türkiye'de İslam dünyasına kadro açmaya çalışıyoruz. Son zamanlarda bütün ağırlığımızı İslam'a verdik. Almanya'da ve Avrupa'da İslam'a karşı önyargı arttığı için Avrupa Birliği'ndeki Müslümanlar'ı içeren bir araştırma yaptık. Üçüncü ana başlığımız göç. Son olarak, İtalya'dan Polonya'ya kadar Avrupa Birliği'nde yaşayan yaşlı göçmenlerin sorunlarını araştırdık. Akdeniz kıyısında yaşayan Avrupalı göçmenlerin sorunlarını da iş adamı gözüyle araştırdık. Kültür konusunda da çalışmalarımız var. 2006'dan itibaren Avrupa'da, Türk kültürü başta olmak üzere azınlık kültürlerini ortaya çıkaran çalışmalar yapıyoruz. Türkiye Araştırmalar Merkezi kendi bütçesinin dışında, araştırmalarının yüzde 60'ını ulusal kurumlardan aldığı destekle yapıyor. Bu paranın bir bölümü Avrupa Birliği Ulusal Çalışma Örgütü, AGİT veya UNESCO gibi kurumlardan geliyor. Yüzde 25'i Alman kurumlarından, yüzde 15'i de Türkiye'ye yönelik yaptığımız araştırmalardan kaynaklanıyor. Şu anda bünyemizde 28 kişi çalışıyor. Bunların yüzde 40'ı Türk, yüzde 40'ı Alman, yüzde 20'si de diğer uluslardan gelen kişiler. Çok önem verdiğimiz bir konu da şu; Biz Almanya'da 8'inci büyük sivil toplum örgütü olarak Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi'ne üye olarak kabul edildik. Almanya'dan üye olarak kabul edilen 8 kurum arasındayız. Bildiğim kadarıyla Birleşmiş Milletler'de devamlı söz hakkı olan ve rapor yazma hakkına sahip olan tek Türk kurumuz". sdudek@posta.com.tr Söz Faruk Şen'de