Ece Vahapoğlu

Ece Vahapoğlu

ecevahapoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Yıl boyunca çeşitli yarışlarda koşuyorum. Yürüyüş etkinliklerine ev sahipliği yapıyorum. Yine sporla dolu bir haftanın ardından arkadaşlarımla İstanbul’dan yola çıkıp saatlerce otomobil ve feribot seyahati yaparak Bozcaada’daki New Balance Koşusu’na katıldım.

BOZCAADA’DA KOŞTUK

New Balance, hareketin sınırlarını genişletmek için beş yıldır baharın yüzünü gösterdiği Bozcaada’da koşu düzenliyor. Bu yıl da Türkiye’nin dört bir yanından 3 bine yakın kişinin katıldığı geleneksel New Balance Bozcaada Yarı Maratonu ve 10 K Koşusu, “Bir adım bir kişiyi harekete geçirir. Bir kişi toplumu harekete geçirebilir. Bir toplum dünyayı harekete geçirebilir ” felsefesiyle yola çıktı.
Ben de dik yokuşlarıyla meşhur bu zor parkurda 10 km. koştum. “Gerçek koşucular düz parkurların yanı sıra böyle inişli çıkışlı zorlu parkurlarda da koşmalıdır” sözünü o kadar çok duydum ki tatlı bir mecburiyetle gittim adaya. Ama etkinliğin tamamından çok zevk aldım!

Genelde yarışlar sabah saatlerinde başlar; ama güneşli ve rüzgarlı Bozcaada’da yarış öğle sıcağı akabinde saat 14.00’da başladı. Kısa şort ve kolsuz atletlerle ter döktüğümüz zorlu ama bir o kadar keyifli ve heyecanlı yarış! 21 km. yarı maraton ve 10 km. koşanlar olarak aynı anda start çizgisinden koşmaya başladık.

53 dakikada 10 km.
Hemen ilk kilometrelerde yüzünü gösteren art arda yokuşlardan geçtik. Tabii her yokuşun dönüşte inişi de vardı. Dizlerimize yük binmemesine özen göstererek, arada su istasyonlarından küçük su şişelerimizi kaparak tamamladık yarışı.
10 km.’lik zorlu parkuru 53 dakikada koşup kadınlarda 24’üncü ve yaş kategorimde 7’nci olarak iyi bir başarı elde ettim. Hafta sonunu birlikte geçirdiğimiz arkadaşlarımız farklı sürelerde koşsa da hepimiz yarışı bitirebildik.

Haberin Devamı

Spor ve turizm

Bu tarz spor etkinlikleri ada turizmine büyük katkı sağlıyor. Oteller, restoranlar, vapur seferleri dolu oluyor.
Bozcaada’nın bereketli toprağına, eşsiz üzümlerine ve cömert doğasına duyulan aşkla hayata geçmiş, içinde çeşitli ağaçlar barındıran konakladığımız Aral Tatil Çiftliği’ne bayıldım; doğal bir ortam içinde verandalı taş evlerde kalıyorsunuz. Sabahları horozların ötmesiyle uyanıyorsunuz. Adanın merkezinde, masa sunumuyla meşhur bir Rum konağı olan Rengigül Konuk Evi’nde de kahvaltı yaptık. Çeşit çeşit reçellerin sunumu, melekli masa dekoru ve renkli bahçesiyle bu şık bulduğum mekanı, taa ki oturduğumuz masadan yeni gelecek müşteriler için aniden kaldırılma anımıza kadar beğenmiştim.
Yarışın bittiği limanda da çay kahve içmek için Polente adlı hareketli kafede oturduk; parasını ödemeden içeceklerin gelmediği, feribota yetişeceksek kahvelerin iptal edildiği, tuhaf bir servis anlayışı olan bir yerdi. Eğer Bozcaada, Ege’deki diğer adalar gibi kendini göstermek istiyorsa, bence işe turizmde servise verilen önemle başlamalı.
Yine de insanları harekete özendiren her türlü spor etkinliğini destekliyor ve gücüm yettikçe de katılıp koşuyorum. Bu işlere gönül veren kurum ve markaları da tebrik ediyorum.