Değerli Milliyet okurları, her hafta pazartesi ve perşembe günleri sizlerle bu köşede buluşacak olmanın heyecanı ve mutluluğu içindeyim. Bu köşeden beynimizin günlük hayatımızda, işimizde, okulda nasıl işlev gösterdiğini ve sağlıksız hale geldiğinde bu işlevlerin nasıl aksadığını anlatmaya çalışacağım
Bazı okurlarımız beni daha önce medyada yer alan açıklamalarımdan tanıyor olabilir. Yıllardır üzerinde çalıştığım ve hayatımızın en önemli mekanizması olduğuna inandığım beynin, onun kendini iyileştirme gücünün hayatımızda ne kadar önemli değişiklikler yaratabileceğini sizlere düzenli olarak aktarabilmek, elbette büyük bir şans. İhtisas ve yüksek ihtisas çalışmaları için gittiğim ve 14 yıl kaldığım Amerika’dan döndüğümden beri bana ulaşan herkese orada öğrendiğim ve her gün öğrenmeye devam ettiğim beyinle ilgili bilgilerimi aktarmaya çalışıyorum.
Asıl yönetici bilinçaltı
Beyin, unutulan, pek de üzerinde durup düşünmediğimiz bir organ. Her gün bizim için bilinçaltı ve bilinçli mekanizmasıyla çalışıyor. Bizim bilinçli dediğimiz davranış ve düşüncelerimizi yürütüyor, işleve koyuyor. Biz her ne kadar biz olarak konuşup düşünsek de, yapılan çalışmalar beynimizin bizden çok kısa süre önce bu işlevleri yapmaya başladığını gösteriyor.
Bilinçaltı sisteminde beyin çalışmasını yaparken, aynı anda farkında olmadığımız bir işlevle kalbimiz atıyor, nefes alıp veriyoruz, vücut ısımız değişiyor, kaslarımızda, derimizde değişiklikler meydana geliyor. Beynimizde sinir hücrelerinin oluşturduğu elektriksel işlevlerle kalp ritmimiz ve solunumumuzun senkronize olarak yani bir harmoni içinde çalışması gerektiğini biliyoruz ama birçoğumuzda bu senkronizasyon mevcut değil.
İnsanların yaşam tarzları, teknoloji kullanımı (cep telefonları, internet), beslenmedeki değişiklikler (şekerli, GDO’lu besinler), çevresel faktörler (stres, ilaçlar, kafa travmaları, ağır metaller, kötü ebeveynlik tarzı, okullarda beynin gelişimine katkı sağlamayan ders programları) insan beyninin olgunlaşmasını, çalışmasını ve genetiğini olumsuz etkileyebiliyor. Bunlar birçok insanın yaşam kalitesini,
vücudunu olumsuz etkileyip sistemin düzgün çalışmasını değiştirebiliyor veya
bozabiliyor.
Orta düzeyde stres başarı için şart
Hepimizin kaçamadığı stres bu sistemi etkileyen faktörlerin başında geliyor. Sistem etkilendiğinde sorun veya hastalık düzeyinde etkilenme oluyor. Birçok psikiyatrik rahatsızlık ortaya çıkabildiği gibi, tıbbi hastalıklarda da rolü oluyor.
Orta düzeyde stres, başarımız ve performansımız için gerekli. Stres, aşırı miktarda olursa beynimizde karmaşa yaratıyor. İşte o zaman dikkat! Hafıza sorunları, yorgunluk, baş ağrısı gibi şikayetler ortaya çıkıyor.
Stresi tamamen engellemek elbette mümkün değil. Burada önemli olan iki şeyden biri, beynimizin iyileşme gücünü kullanarak aşırı strese girmemeyi öğrenmek, diğeriyse strese girdikten sonra ne kadar sürede kendimize geliyor ve toparlanıyor olduğumuz. Toparlanamıyorsak da o zaman yine beynin iyileştirme gücünü kullanarak strese girdiğimizde kısa bir sürede toparlanabilmeyi ve devam etmeyi öğrenmek. Perşembe günü beynimizin iyileştirme gücünü nasıl devreye sokabileceğimizle ilgili görüşleri aktarmaya başlayacağım. Hepinize orta düzeyde stresli günler dilerim.