İnsanların çoğu tüm yaşamı boyunca sağlığım nasıl diye düşünür. Vücudunuz burada size en doğru bulguları veren laboratuvardır ve hekimdir.Her yaşın insanlara getirdiği sağlıkla ilgili sorunlar vardır. Yediklerinizle, içtiklerinizle, soluduğunuz hava ile hatta uykunuz ile bunları rahatça gözleyebilirsiniz. Ramazan dolayısıyla yediğimiz yemeklerden başlayalım. İftar ve sahurda yemeğin miktarını kaçırmışsanız şişkinlik yapar, sizi huzursuz eder, uykunuzu etkiler. Vücudunuz burada size şunu söylemektedir. “Gereksiz şeyleri yediniz ve fazla yediniz.” Bunları dengelemek için de hemen ilaçlara saldırmanızın da yanlış olduğunu ben söylüyorum.
Günümüzün çok yoğun şikâyeti reflüden yakınanlara sesleniyorum. Yemeğinizi vaktinde ve az olarak yediğinizde, doğal zeytinyağı kullandığınızda hatta mümkünse bunu yemeklerde çiğ olarak kullandığınızda bakın bakalım reflü şikayetiniz azalıyor mu, azalmıyor mu?
Yanlış gıdada uyarı verir
Vücudun genel olarak alıştığı gıdalar vardır. Evinizde yemek yediğinizde vücut çoğu kez tepki vermez. Fakat alışkın olmadığınız bir beslenme tarzı ile beslendiğinizde ona tepki verir. Yani reflünüz o zaman ortaya çıkar. Gazlı içecekler bu şikâyetlerinizi arttırır. Doğru şeyler yediğinizde ve içtiğinizde, organik ve hormonsuz gıdalar vücut size teşekkür eder ve hiç sesini çıkarmaz. Fakat yanlış gıdalar ve gereksiz gıdalar yediğinizde bunun hatalı olduğunu kısa sürede veya uzun sürede yüzünüze vurup size söyleyen yine vücudunuzdur.
Özellikle ramazanda gazetelerin ve televizyonların yarış halinde yemek çeşitlerini sunmalarını da biraz garipsiyorum. Hani ramazan nefsi ve bedeni terbiye etme ayı idi. Acaba bunları sofralarına koyamayan geliri düşük insanları terbiye etmek için mi bunları yayımlıyorlar?
Evine ayda bir veya iki kez et alabilen insanları da düşünmek gerekmez mi? Yada hiç alamayanları...
Ramazan zenginlerin birbirini görkemli iftar sofralarında ağırladığı bir ay olarak mı algılanmaya başladı? Yoksa fakirlerin düşünüldüğü bir ay olarak mı algılanacak?
**** Vücudunuzun size uyarıda bulunduğu uykularınıza gelince eğer uyuyamıyorsanız bunun altında psikolojik nedenler veya organlarınızdaki sorunlar vardır. Gün içinde içtiğiniz çay ve kahveleri de bu arada unutmayın. Tabii ki aşırı olarak yediğiniz yemeği de...
Belli bir yaşın üstünde geceleri hava almak için cam açıyorsanız veya kendinizi birkaç yastıkla yüksek yatmaya mecbur hissediyorsanız burada da kalp ve akciğer hastalıklarını düşünmeniz konusunda vücudunuz sizi uyarır. Özellikle uykuda yaşadığınız çoğu kez de kiloya bağlı olan apneleri yani kısa süreli solunum durmalarını da unutmayın. Bu sorunu tüm gece boyu ve aşırı oranda yaşıyorsanız beyin ve vücudunuzun oksijenlenmedeki azalmasına bağlı baş ağrıları ve halsizlikle kalktığınızda bu solunum durmalarını unutmayın. Bunda da sizi uyaran yine vücuttur. Bir travmaya maruz kaldığınızda veya bir kırık oluştuğunda buna ait ağrıların devamı konusunda Anadolu insanının ne kadar güzel bir tanımlaması var. “Yaşın kadar gün” bu ağrıları hissediyorsunuz. Bu da binlerce yıllık bir kültürün bize bıraktığı doğru bir miras söz...
Travmalardan koruyun
Onun için elinizin altındaki bu büyük doktoru , bu büyük laboratuvarı yani vücudunuzu göz ardı etmeyin. Onun size verdiği doğru ve yanlış bulguları dikkatle izlemeye devam edin. Kullandığınız ilaçlarla da onun sesini soluğunu kesmeyin. Size emanet edilen bu yapıyı ruhsal ve bedensel travmalardan koruyun ve onun sesini dinlemeyi unutmayın.
Doç. Dr. Ahmet Küçükel’i de kaybettik. Onunla beraber de sevgi dolu bir yürek, her an dost sıcaklığını hissettiğimiz ve her zaman bunu size yaşattıran bir büyük insan aramızdan ayrıldı. En çok üzülenlerin başında değerli ağabeyim Doç. Dr. Ülkü Güney vardı. Feryadı da şu idi. “ O benim hayatımı kurtardı, ben onunkini kurtaramadım.”
Prof. Mesut Parlak ile Ankara’ya son görevimizi yapmaya cenazesine gittiğimizde şaşkın ve panik halinde Ülkü ağabeyi bu sözleri tekrarlarken gördük. Kederli ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilerken merhuma da Allah’tan rahmet diliyorum.
HANİ DOSTLAR VARDIR...
Hani dostlar vardır.
Bunaldığınızda yanınızda hissettiğiniz
ve kimi zaman da bulduğunuz.
Hani dostlar vardır.
İki eli kanda olsa bile ihtiyaç
duyduğunuzda koşarak gelen.
Hani dostlar vardır.
Kederinizi keder bilen.
Hani dostlar vardır.
Üzemezsiniz, kıramazsınız,
kıyamazsınız.
Hani dostlar vardır.
Fikre ihtiyaç duyduğunuzda sizi sizden
fazla düşünüp akıl verir.
Hani dostlar vardır.
Beraber olduğunuzda kederiniz
bitiverir.
Hani dostlar vardır.
Doğduğuna şükrettiğiniz.
Belki zordur dostlarla bir arada olmak
Sevgi ister, yürek ister, hoşgörü ister...
Ama insan hayatta daima gerçek
dostları olsun ister.