Bugün tıp alanında kabul görmüş pek çok kural, hekimlerin gözlemleri sonucu ortaya çıktı. Mesela sağlıklı beslenme ve el temizliği konusundaki uyarılar, 1400’lü yıllara kadar uzanıyor
Dünyada birçok bilim alanının gelişmesi, gözlemsel tecrübeler sonucunda oldu. Ancak teknolojinin gelişmesiyle mesleğimizde gözlem, eski popülerliğini kaybetti. Bir hastanızın kullandığı ilaçlarla yediği yemekler arasındaki bağlantıyı kuramazsanız, ona verdiğiniz ilacın neden dozundan daha fazla ya da daha az etkin olduğunu tespit edemezsiniz. Bu yazımda tıpta gözlemle ilgili iki yaşanmış olaya değineceğim.
Venedikli Cornaro Vakası
Venedikli Luigi Cornaro, 1460’lı yıllarda zengin ve aristokrat bir ailenin mensubu olarak doğdu. Venedikli aristokrat erkekler, o dönemde fazla işle uğraşmaz, kendilerini yormaz ve günde en az 4-5 yemek şölenine katılırdı. Bu şölenlerde kuşkonmazdan tutun, kekliğe, dana kelleden kuzu çevirmeye, domuzdan tavus kuşuna uzanan çeşitlilikte yemekler ikram edilirdi. Cornaro, 40’ıncı yaş gününe yaklaştığında, doktorları ona daha fazla yaşamak istiyorsa beslenmesine dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Pek çok asilzadenin aksine o, hekimlerin sözünü dinledi, alkol ve yemek tüketimini ciddi oranda azalttı. Hatta o noktaya geldi ki, hekimler sağlığı için daha fazla yemesi gerektiğini önermeye başladı. O, dengeli beslenmesine devam etti ve 102 yaşına kadar yaşadı. Bu konuda ‘Ölçülü Bir Yaşam Üzerine Söylemler’ adıyla dört ciltlik bir kitap yazdı. Cornaro, sadece uzun yaşamı değil kaliteli bir ömrü de savundu. “Hastalık ve sefaletle dolu uzun bir yaşam, hiç yaşamamaktan daha kötüdür” sözüyle de bu görüşünü özetledi. Günümüzde saygın tıp dergilerinde kalori kısıtlamasıyla birlikte insan ömrünün uzadığına dair birçok makale yayımlanır.
Dr. Semmelweis’in Dramı
Cornaro bir asilzade olarak şanslıydı ve insanlığa düşüncelerini rahatlıkla aktarabildi. Macar doktor Ignaz Semmelweis ise o derece şanslı değildi. 1840’larda doktor oldu ve bir Viyana hastanesinde kadın doğum alanında çalışmaya başladı. O dönemde birçok kadın lohusalık hummasına kapılarak ölüyordu. Avrupa’da o yıllarda gebelik ölümünün en önemli nedeniydi bu hastalık. Tuhaf bir şekilde evde bir ebe yardımıyla doğum yapan kadınlar, doğum kliniğinde doktorlar tarafından doğurtulan kadınlardan daha az lohusalık hummasına kapılıyordu.
Semmelweis, tıp öğrencilerinin ve doktorların doğum odasına kadavra odasındaki örneklere dokunduktan sonra girdiklerini gözlemledi. Ölüm oranlarının ameliyatlardan ve doğumlardan önce sadece ellerin yıkanmasıyla azaltılabileceğini iddia etti. Bu konuda 1865 yılına kadar umutsuzca savaş verdi. Karısı ve arkadaşları tarafından bir akıl hastanesine yatırıldı ve orada iki hafta sonra bir personelin elinde hayatını kaybetti. Günümüzde Semmelweis’in gözlemleri kanıtlanmış olup, dezenfeksiyon ve sterilizasyon için sürekli yeni teknikler geliştirilmekte.