Manus, Latince el kelimesinden gelir. Manuel terapi de elle yapılan tedavileri anla- tır. Aslında manuel terapi tüm doktorların ve sağlık çalışanların felsefesine hakim olması gereken bir tedavi şekli. Çünkü hastalarımıza o temasla, söylediğimiz sözlerden çok daha fazlasını aktarabiliriz.
Elle yapılan uygulamalar
Manuel tıbbın ilk kullanıcıları, Hipokrat (M.Ö 460-377) ve Galen (M.Ö. 202-131) olarak anılır. 19’uncu yüzyılda kırıkçı ve çıkıkçıların manuel tıbba sahip çıktıklarını gördük. Günümüzdeyse ne yazık ki kırıkçı, çıkıkçı ve sınıkçıların bilinçsiz şekilde hastalara şifa dağıtmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz.
Manuel tıpla ilgili daha bilimsel yaklaşımlar osteopatlar tarafından geliştirilmeye çalışıldı. Osteopati, insan vücudunun iyilik halini ve bütünlüğünü vurgular. Osteopatik prensipler vücudun bir bütün olduğu anlayışını, kendi kendini iyileştiren mekanizmalara sahip olduğunu ve yapıyla işlevin ilişkili olduğunu benimser.
‘Kiropraksi’ nedir?
Daha çok Avusturalya kökenli kaynaklardan beslenen ‘kiropraksi’ ise bilimsel temeli zayıf yaklaşımlar içerir. Bu yaklaşımın kurucuları ne yazık ki tıp camiasından gelmez. Üzülerek belirtiyorum ki, ABD’den gelen birçok hastamın omurga sorunlarıyla başvurdukları hekimler tarafından önce kiropraktlara yönlendirildiklerini ve çoğu zaman yanlış uygulamalarla var olan sağlıklarını da kaybettiklerini tespit ettim.
‘Blok’lar hareketleri kısıtlıyor
İnsan vücudunda eklem ve kas yapılarının birbirleriyle iletişim halinde çalıştıklarını biliyoruz. Bu yapıları daha da derinden birbirine bağlayan faysa dediğimiz bağ dokusu, insan vücudundaki denge açısından çok önemli. Eklemlerdeki kısıtlılıkları blok olarak tanımlarız. Bazen çeşitli nedenlerle eklemlerin blok yaşadığını ve normal fizyolojik sınırlar içinde çalışamadığını görürüz. Örnek vermek gerekirse, bir hastanın boyun fıtığı ve iltihaplı romatizmal hastalığı yok ancak eklemlerin kötü kullanımı nedeniyle bloklar oluşmuş. Boynunu tam fizyolojik sınırlarda hareket ettiremiyor. O zaman bu hasta doğru eller tarafından uygulanan mobilizasyon ve manipülasyon tekniklerinden fayda görebilir.
Bu hastalıklarda kullanılmamalı
Aklımızdan hiçbir zaman çıkmaması gereken nokta, manipülasyonun tıpkı borsada ve ekonomi dünyasında olduğu gibi ciddi zararlara yol açabileceği. Hipokrat da “Önce hastaya zarar verme” prensibiyle bu uygulamaları son derece dar bir çerçevede tutmuş. Örneğin boyun damarlarında hafif sorunlar olan bir hasta manipülasyon uygulaması sonrası çok daha kötü hale gelebilir. O nedenle Uluslararası Manuel Tıp Dernekleri, bu uygulamaların hangi şartlarda yapılmaması gerektiğini belirledi. Aşağıda bu listenin bir kısmına yer veriyorum:
- Dengeli olmayan kırıklar - Şiddetli kemik erimesi - Multipl myelom - Osteomyelit (kemik iltihabı) - Kemik tümörleri - Paget hastalığı
- İlerleyici nörolojik rahatsızlıklar - Omurilik tümörleri - Kauda ekina sendromu - Santral servikal disk herniasyonu (Merkeze bası yapan boyun fıtıkları) - Kanama bozuklukları
- İltihaplı romatizmal hastalıklar.