Son yıllarda yapılan bir çalışma, rehabilitasyon hastalarının yüzde 1-3’ünün çeşitli nedenlerle öldüklerini ortaya koydu. Peki neden?
Rehabilitasyon tıbbında acil durumlara sıkça rastlanıyor. Bunun nedenleri arasında rehabilitasyon uygulanan kişilerin yaşlı olması ve özellikle 65 yaşın üzerindekilerde kronik hastalıkların daha sık gözlenmesi.
Çoğu zaman ağır seyir izleyen kanser, çeşitli akciğer hastalıkları ve AIDS gibi rahatsızlıkların sonucunda rehabilitasyon gereksinimi ortaya çıkıyor. Önceleri fizik tedavi kliniklerine tüm sorunları halledilmiş hastalar yatırılırken günümüzde acil müdahaleleri yapılanlar hemen rehabilitasyon servislerine yönlendiriliyor.
Rehabilitasyon kliniğinde gözlenebilecek acil durumlardan bazıları şunlar:
Otonomik disrefleksi: Bu rahatsızlık üst seviyelerde omurilik yaralanması yaşayan hastalarda izleniyor. İnsan vücudunda birbirine zıt çalışan iki sinir sistemi olduğunu biliyoruz. Bunlardan birisi, sempatik sinir sistemi. Vücudun heyacanlandığı veya aktif olduğu zamanlarda devreye girer. Parasempatik sistemse vücudunun daha çok dinlendiği zamanlarda iş görür. Bu rahatsızlıkta sempatik sinir sistemi aşırı çalışır ve tansiyonun ani yükselmesi, tüylerin diken diken olması, huzursuzluk, bulantı gibi şikayetler ortaya çıkar. Tedavisindeyse rahatsızlığı ortaya çıkaran sebepleri iyileştirmek ön planda. Bu sebepler arasında idrar sondasının tıkanması ya da basit bir gaz sancısı yer alabilir.
Derin ven trombozu
ve pulmoner emboli: Özellikle bacakların uzun süreli hareketsiz kalması sonucunda toplardamarlarda kan akımı yavaşlar ve küçük plaklar bacak damarlarını tıkar. Bu olaya derin ven trombozu denir. Daha ileri durumlardaysa bu pıhtılar akciğerdeki damarlara ilerler ve bu damarları tıkayarak akciğerin çalışmasını engeller. Bu rahatsızlığın adıysa pulmoner emboli. Özellikle diz ve kalça operasyonlarından sonra derin ven trombozu ve pulmoner emboli sık görülür. Obez kişiler, önceden damar sorunu olanlar, hormon tedavisi kullananlar, hamileler ve felçlilerde risk artar.
Hastalığın tanısında kolay erişilebilir ve sık tekrarlanabilir olması nedeniyle ultrasonla görüntüleme kullanılıyor. Bunun yanında birçok pahalı laboratuvar testi de tanıyı destekleyebilir. Hastanın kliniğindeyse bir bacağın diğerine göre ödemli ve kızarık görünümü bizleri uyarır. Akciğer embolisindeyse hastanın nefes alışverişlerinde sıkıntı izlenir, hafif ateş ve hastanın genel durumunda kötüleşme tespit edilebilir. Akciğer embolisinde de kesin tanı akciğer anjiosu ya da detaylı MR tetkikleriyle konabilir. Her iki hastalığın tedavisinde de pıhtı eritici ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların ilk dönem etkileri daha fazla olduğu için hastalıkları ilerlemeden tespit etmek esastır.
Aspirasyon: Sağlıklı bir kişinin yemek yemesi sırasında yutak kasları akciğere besinlerin gitmesini engeller. Ancak kafa travması, inme ya da omurilik felci gibi hastalıklarda bu mekanizmalar bozulduğu için besinlerin akciğere kaçma olasılığı yükselir. Bu olay sonundaysa aspirasyon pnömonisi dediğimiz akciğer iltihabı oluşabilir. Bu alanda KBB hekimleri, konuşma patologları ve nöroloji uzmanlarıyla işbirliği yapılmalı ve gerekirse ileri tetkiklere başvurulmalı.
Rehabilitasyon kliniğinde izlenen hastalarda yukarıda değindiğimiz rahatsızlıklara ek olarak birçok acil durum ortaya çıkabilir. Her anlamda bir ekip işi olan rehabilitasyonda ekibin tüm üyelerinin dikkatli olması ve acil vakaları çabuk fark etmeleri hayati derecede önemli.