Vücudumuzda oluşabilecek ciddi hastalıkların çok önceden tespit edilebilmesi mümkün. Bu noktada nöralterapiden yardım alıyoruz. Ozon tedavisiniyse bir nevi gençlik aşısı olarak tanımlayabiliriz
İnsan vücudunda tüm sinirlere hakim olarak vücudun iç dengesini sağlamasına yardım eden sinir sistemine ‘otonom sinir sistemi’ deniyor. Kalbin çalışması, kan basıncının kontrol edilmesi, hormonların düzenlenmesi, sindirim sisteminin çalışması, bağırsak hareketleri, idrar çıkarılması, terleme ve vücut sıcaklığının ayarlanması bu sistem aracılığıyla yapılıyor. Bu sistemde düzensizlik olması, kalp çarpıntısı, tansiyon sorunları, sindirim problemleri, kabızlık, ishal, hormon ve adet düzensizlikleri, aşırı terleme veya çok üşüme gibi rahatsızlıklardan oluşmaktadır.
Hastalıklar önceden tespit edilebiliyor
Nöralterapide temel mantık, insan vücudunda patolojik işaretlerin ortaya çıkmasından çok daha önce çeşitli belirtilerle hastalıkların saptanabilmesidir. Bu nedenle rahatsızlıkların öyküsü alınırken hastalığın ortaya çıkışı ve zamansal ilişki çok önemlidir. Cerrahi girişimler sonrası (ameliyat ya da diş tedavisi) hastada ortaya çıkan değişiklikler, vücudun karşı karşıya geldiği travmalar, daha önce geçirilen ciddi hastalıklar, antibiyotik ya da başka ilaçları suistimali, duygusal yoğunlaşmaların hepsi detaylı bir şekilde incelenmelidir.
Bu incelemeler sonucunda öncelikle lokal tedavilere başlanır. Bu tedavilerde ‘prokain’ denilen lokal anestezik madde serum fizyolojikle belli oranlarda karıştırılarak deri içine enjekte edilir. Burada kullanılan noktalar klasik akupunktur noktalarıyla benzerlik gösterir. Bunun nedeniyse, yıllar önce keşfedilen akupunktur noktalarının aslında otonom sinir sisteminin yoğunlaştığı noktalar olmasıdır.
Sistem nasıl işliyor?
Sonra derin tedavilere geçilir. Bu tedavide insan vücudu embriyosunun gelişmesi esas alınır. Embriyo üzerindeki belli alanların birbiriyle bağlantılı olduğu düşünülür ve de bu alanlara yapılan enjeksiyon tedavilerinden sonra o alanın hakim olduğu organlarda da iyileşme izlenir. Daha ileri tedavi yöntemlerinde ‘ganglion’ denilen sinir ağlarının yoğunlaştığı bölgelere enjeksiyon yapılarak rahatlama sağlanır. Bunun yanında ‘bozucu alan’ denilen bölgelerin saptanması önemlidir. Bozucu alanlar, önceden geçirilmiş bir rahatsızlık sonucunda insan vücudundaki bir noktanın otonomik sinir sisteminin akışını engellemesi sonucu oluşur. Bozucu alanların tedavisi sonucunda otonom sinir sistemi sağlıklı bir şekilde çalışmaya başlar ve şikayetler azalır.
Bir nevi gençlik aşısı
Ozon terapideyse bildiğimiz oksijen molekülüne bir tane daha eklenerek O3 molekülü oluşturulur. Bu molekül, kana verildikten saniyeler içinde tekrar O2 molekülüne dönüşür. İşte bu dönüşüm sırasında kan taşıyan hücreler yani alyuvarlar, hızlı bir yenilenir ve bu yenilenmenin etkileri vücuttaki tüm hücrelerde izlenir. Ozon tedavisi insan vücuduna uygulanan bir nevi gençlik aşısıdır. Bu nedenle alerji, romatizmal hastalıklar, kanser, karaciğer ve cilt hastalıkları, yaşlanma, yaşa bağlı görme bozuklukları, şekere bağlı ülser ve cilt yanıklarında faydalıdır.
Bu yöntemde otohemoterapi denilen genel uygulamada kişiden 50-100 cc. kadar kendi kanı alınır, özel vakumlu bir sistemde ozon gazıyla yıkandıktan sonra vücuda geri verilir. Ozonun suya karıştırılmasıyla ozonlu su oluşturulabilir ve şifalı sular gibi içilebilir. Ya da enjektöre çekilerek problemli olan kas ya da eklem bölgesine lokal olarak uygulanabilir. Yeni geçirilmiş kalp krizi, pankreatit denilen pankreas enfeksiyonları, tiroid hastalıkları ve kanamalı hastalıklarda ozon terapinin uygulanması önerilir.