Tedavi ve dinlenme amacıyla tercih edilen kaplıcalar, herkes için uygun değil. Bu tür tedaviler mutlaka doktor gözetiminde yapılmalı
Hastalarımın bana en çok danıştığı konular arasında kaplıca tedavileri geliyor. Ülkemiz gerçekten de Orta Avrupa ve Japonya’yla beraber kaplıca kaynakları konusunda zengin ülkeler arasında. Kaplıca kelimesi, ‘kapalı ılıca’dan türemiş. Anadolu’nun doğusunda, Farsça’den gelen ‘çermik’ deyimi de kullanılıyor. Romalılar dönemindeyse sıcak suyla tedavi olunan tesislere ‘terme’ adı verilirmiş. Bugün kullandığımız ‘termal’ de buradan geliyor.
Son dönemlerde sağlıklı yaşamın moda haline gelmesiyle birçok otel ve tesiste SPA denen merkezlerin arttığını izliyoruz. SPA, ‘suyla sağlık’ anlamında. Kaplıcaların diğer bir özelliği de mekan değişikliğiyle birlikte kişilerin günlük streslerden uzaklaşmalarını sağlamaları. Kaplıca tedavileri balneolojik sular üzerinden yapılıyor. Balneolojik sular, üçe ayrılıyor:
Termal sular: Doğal sıcaklıkları 20 derecenin üzerinde olan sular
Mineralli sular: Litrelerinde 1 gr.’ın üzerinde çözünmüş mineral içerenler
Termomineral sular: Hem sıcaklıkları 20 derecenin üzerinde olan, hem de litrelerinde 1 gr.’ın üzerinde çözünmüş mineral içerenler.
Bu suların içinde yüzde 20 oranında bulunan mineraller sulara isimlerini verir. Buna göre karbondioksitli sular, kükürtlü sular, radonlu sular ve tuzlu sular var. Yurdumuzu ziyaret eden turistlerin çoğu zaman çamur banyolarına girdiklerine şahit olmuşsunuzdur. Aslında bu, ‘peloidoterapi’ denilen çamur banyosuyla tedavi şeklinin basitleştirilmiş hali. Bu çamurlar mineralli olabilir ya da deniz suyuyla karışık deltaların ürünleri halindedir.
Hastalığa göre banyo
Banyoların çeşitlerine baktığımız zaman derecelerine göre ayrıldıklarını görüyoruz. Soğuk (hipotermal) banyolar, 34 derecenin altında, ılık banyolar 34-35 derece arası, sıcak (termal) banyolar 38-40 derece, aşırı sıcak (hipertermal) banyolarsa 40-42 derece sıcaklıkta. Banyolar 10-20 dakika arasında günde 2-3 tekrar 10-15-21 günlük kürler halinde uygulanır. Hastanın banyodan sonra terapi süresi kadar dinlenmesi gerekiyor. 36-42 derece sular daha çok romatizmal ve ortopedik hastalıklar, sinir hasarları, kadın doğum rahatsızlıklarında kullanılırken, 33-35 derece, kalp-damar sorunlarının tedavisinde tercih ediliyor.
Şifalı su
Tedavide uygulanan suların içilerek kullanılmasınaysa ‘içme’ deniyor. Bu suların değişik miktarlarda alınması farklı sonuçlara sebep olur. Örneğin magnezyum sülfatlı suların az alınması kabızlığa yol açarken, fazla alınması ishale neden olur.
İçme kürleri yapılırken çeşitli kurallara uyulmalı. Mineralli su kaynaktan içilmeli, içildikten sonra belli bir süre dinlenilmeli ve günlük doz aşılmamalı. Solunum yoluyla da mineralli sular tedavide kullanılabilir. Örneğin kalsiyumlu suların bu yolla alınması ödem giderici özellik gösterirken, magnezyumlu sular spazm giderici etki yaratır.
KAPLICA NEYE iYi GELiYOR?
- Kireçlenme ve yumuşak doku romatizması gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları
- Akne ve egzema gibi cilt rahatsızlıkları
- Varis gibi çeşitli damar sorunları
- Astım, obezite, gut, sistit
- Mide-bağırsak hastalıkları
- Böbrek ve idrar yolu rahatsızlıkları
KiMLERE YASAK OLMALI?
Hastalıkların akut dönemlerinde, ateşli rahatsızlıklarda, aktif ülser ve tümör varlığında, kanamayla seyreden durumlarda kaplıca tedavilerinin uygulanması doğru değil. Bel ve boyun fıtığı hastalarıma kesinlikle kaplıca tedavileri, uygulamaları önermem. Çünkü vücudun savunma sistemini devre dışı bırakmış oluruz. Vücut zarar görür ve bunu ifade edemez.