Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İnsanımız ve ilaç kullanımı


Üzülerek söyleyebilirim; insanlarımızda sorumsuzca ve şuursuzca bir ilaç kullanımı var. Komşu tavsiyeleriyle, dost tavsiyeleriyle hatır için ilaç kullananları dahi gördük. Bana bu ilacı falanca verdi, içmezsem veya kullanmazsam ayıp olur kültürü egemen. Hatır gönül kırmayan insanlarız ya.
Eş, dost, komşular, genelde bir çoğu diplomasız doktorlarıdır toplumumuzun. Çoğu kez onların tavsiyesiyle hekime gideriz veya gitmeyiz. İlaç kullanırız veya kullanmayız. Herhangi bir kan tetkiki yaptırır veya yaptırmayız.
Hastanelerimizde ve kliniklerimizde hekimin hastaya ayırdığı süre bellidir sağlık sistemimizde. Şayet poliklinik kuyruğunda 70-80 kişi varsa hekim olarak toplam günlük çalışmanızda bu hastaların sorularına ve sorunlarına cevap vermek zorundasınızdır.

Sadece 1 YTL
Sadece ve sadece hastaların şikâyetlerini dinleyip buna göre ilaç yazmak ilaç sektörünü mutlu eder. Fakat hastanın sorunlarını çözmekte bu yaklaşım eksiktir, hatalıdır. Sağlık politikalarınız olarak da; hastalara doktorlarınızın ayırdığı kısa süre, bir de bunun dışında şu kadar tetkik ancak yaptırabilirsiniz derseniz, hekimlerin de elini kolunu bağlarsınız.
Devlet olarak bir idrar tahliline 1 YTL ancak verebiliyorsanız, İstanbul’da veya diğer büyük şehirlerde 1 YTL’ye umumi tuvaletlere gidilebiliyor mu diye kendi kendinize sormanız gerekmez mi?
Sağlık sisteminin sadece paraya endekslenmesi de hastalarla ilgili bu sorunları çözmez. Mesela Amerika’da fert başına düşen sağlık harcaması yılda 6 bin dolar. Küba’da ise bunun 30’da biri, 200 dolar bile değil. Fakat Kübalıların ortalama ömürleri Amerikalılardan uzun.
Demek ki sağlıkta harcanan paranın da doğru yere gidip veya gitmediğini de politikalarınızla belirlemeniz gerekiyor.

Tanrının adaleti
Biz çok zengin bir ülke değiliz. Bazı bölgelerimizde fert başına düşen milli gelir, yılda 300- 400 dolar bile değil. Bu insanların beslenmesindeki eksiklikleri de göz önüne alırsanız sosyal şartlarına, yeterli besin alamamalarına bağlı ortaya çıkacak sağlık sorunları da beraberinde gelir. Fakat tanrı orada da adaletini uygulamaktadır. Yeterli beslenemeyenlerde bu eksikliklere bağlı hastalıklar, enfeksiyon, tüberküloz, açlık nedenleriyle ölümler oluşuyorsa, aşırı beslenenlerde de aşırı beslenmeye bağlı hastalıklar ve ölümler oluşur (diyabet, obezite, kalp hastalıkları vb.). Tanrı burada da insan ömrüyle ilgili dengelerini kurar.

Ekmek yok, ilaç var
Biz toplum olarak ilaç kullanımı konusunda çok bilinçsiz, çok bonkörüz. Aman ekmeksiz ev olsun, fakat ilaçsız ev olmasın. Yalnız ilaç karın doyurmuyor çoğu kez de zararlı oluyor. Sorumluluk taşıyan hekimler olarak da bu bilinci halkımıza vermek bizlerin görevi.
Asgari ücret veya onun altındaki gelir düzeyindeki insanlarımızın evlerinin bir köşesini ilaçlar süsler. Ekmeksiz ev vardır, fakat ilaçsız ev asla.
Böyle çarpıklıkların yaşandığı yerdir ülkemiz. Hafif bir ağrıda hemen bir ağrı kesici, hafif bir ateş yükselmesinde hemen antibiyotik, mide biraz ekşidi; hemen ilaç, öksürük tuttu; hemen ilaç. Bu bilinçsiz davranışlarınız gelecekteki hangi sağlık sorunlarınızın tetikleyicisi, hangi sağlık sorunlarınızdaki fırtınaların habercisi, hangi sağlıksız günlerinizin ön hazırlığı?
Hasta, tuzsuz yemeği ve doğru beslenmeyi seçmiyor da tansiyon ilacını seçiyor. Neden? Çünkü kolayına o geliyor. İnsan aldığı gıdalara dikkat etmiyor da tüm hayatı boyunca kullanacağı kolesterol ilaçlarını seçiyor.
Sözde bilim kurullarının yayınladığı, tansiyon ve kolesterol düzeyleri de giderek düşüyor. Nedeni, ilaç kullanan sayısını yani müşteri sayısını artırmak. Dünyada bu konuda büyük bir çaba ve harcama var. Dünya ekonomisinde sağlık üçüncü sırada. Bu sektörde de piyasa kuralları egemen.

Daha çok müşteri
Bu sektörün oyuncağı olmak durumunda değilsiniz. Halkımıza bu bilinci vermek sorumluluğu da bu ülkenin hekimlerine düşer. Çünkü insan sağlığı, ilaç endüstrisinin veya sağlıkla ilgili diğer teknolojileri üreten şirketlerin eline bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.
Bizim gibi ülkelerde yaşayan ve görev yapan hekimlerin ve aydınların da halkın bilinçlenmesine katkıda bulunmaları birincil görevleridir.
Neden bizi cazip ülke görüyorlar dünya ilaç piyasasının Araştırma Geliştirme (AR-GE) konusundaki çalışmalarında? Dünyadaki 90 milyar dolar’lık araştırma geliştirme pazarından pay vermek istiyorlar. Herhalde bizi çok seviyorlar.
Ayrıca altı milyar dolarlık Türkiye’deki ilaç pazarının önümüzdeki birkaç yıl içinde 10 milyar dolara çıkacağından bahsediyorlar. Acaba nüfusumuz o kadar hızlı mı artıyor? Neden bizi bilgisayar teknolojileriyle ilgili yatırımlarda cazip görmüyorlar? Neden bizi nanoteknolojinin merkezi yapmak, bu konudaki araştırma ve geliştirme merkezi olarak cazip ülke görmüyorlar?
Nedeni açık. İlaçla ilgili araştırmaların yapılacağı yer, ucuz insanların yaşadığı ülkelerdir. Afrika, Çin, Hindistan, Pakistan, Türkiye vb.
Bu konuda da çağımız gelişmiş ülkelerine sorularımız olacaktır.
“Neden biz?”
Cevaplarımız da hazırdır.
“Hayrola!”
“Bize karşı bu sevgiye ve ilgiye teşekkür ederiz. Sizlere minnettarız, çok şeyin de artık farkındayız.”
“Ucuz insanlar ülkesi de değiliz. İyiliğinizin üstü kalsın.”