Boynu ağrıyan hastaların, ‘Ben boyun fıtığıyım’ diye kederlenmelerine gerek yok. Örneğin ABD’de boynum ağrıyor diye doktora giden hastaların yüzde 21’inde boyun fıtığı tespit edilirken nedense Türkiye’de ‘Boynum ağrıyor’ diyenlerde boyun fıtığı tespit edilme oranı yüzde 86’ya yükseliyor.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans’ın (MR) sağlık alanına girmesiyle bu oranlar epeyce yükseldi. Amerika’da bel fıtığıyla ilgili bir çalışma yapılmış; belinde hiç sorunu olmayan 2000 kişiye MR çekmişler. Yüzde 37.8’inde bel fıtığı tespit edilmiş. Şikâyetleri olup hekime başvuran hastaları da bu hesaba katarsak, o da yüzde 20. Dolayısıyla toplamda yüzde 50’nin üstüne çıkarız. Böylece bel fıtığı iktidarını ilan etmiş oluruz.
Boyun fıtıkları için de yaklaşık aynı oranların geçerli olduğunu düşünüyorum. Yalnız boyun fıtıkları bel fıtıklarından daha az görülüyor. Ayrıca bel-boyun fıtıkları birdenbire oluşmuyor veya siz hissetmiyorsunuz.
Boyundaki omurlar arasındaki disklerde (yastıkçıklarda) zaman içinde dejenerasyon (bozulma) oluşuyor. Sonunda bardağı taşıran damla geliyor. Bu da ters bir hareket, arabada giderken ani frenlerde ve çarpmalarda oluşan Kamçı manevrası (Whiplash) sonucu, başı uzun süreli sabit tutma, stres sonucu oluşabilir. Şikâyetler bazen yavaş yavaş başlar, bazen de aniden gelişir. Başlangıçta boyunda ağrı ile hissedilir. Bazen de omuza, kola ve parmaklara vurabilir.
Ağrı şiddetli de olabilir, hafif de olabilir veya hiç olmayabilir. Hasta başını yastıkta koyacağı yer bulmakta zorlanır. Onun için ben hastalarıma nasıl rahat ediyorlarsa o pozisyonda yatmalarını ve rahat edebilecekleri yastığı seçmelerini öneririm. Ortopedik yastıkta yatın diye zorlamam. Çünkü boynun etrafını kavrayabilen küçük kuş tüyü yastıkların bazı hastalarda daha yararlı olduğunu gözlemledim.
DÄ°Åž AÄžRISI GÄ°BÄ° KOL AÄžRISI!
Boyun fıtığındaki ağrıyı anlatan hastaların da ağrısını çok iyi anlamak lazım. Ben bu ağrıyı şöyle tarif ederim; diş ağrısının kolda olan şekli. Çünkü bu iki ağrı da; kol ağrısı da, diş ağrısı da sinirlerle ilgili sorunlardan kaynaklanıyor. Hasta ağrıyı kızgın bir bıçağın kol boyunca saplanması gibi tarif eder. Hasta kolunun ve elinin bazı yerlerini hissedemediğini söyler. Bunu da en iyi banyoda anlar. Çünkü hasta kolunun ve elinin bazı bölümlerinin sıcağı ve soğuğu farklı algıladığını hissettiğini söyler.
BOYUN FITIÄžINDA TEDAVÄ° SÃœRECÄ°
 Duyu kusurlarının olduğu bu dönemlerde güç kayıpları da başlayabilir. Kolun ve elin bazı bölümlerinde kuvvette azalma olur. Gözle görülür biçimde bu bölgelerde kas erimeleri (atrofiler) görülebilir. Burada güç kayıplarını ve kas erimelerini engellemek için fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarını devreye sokmak gerekir. Tedaviye öncelikle fizik tedavide atrofilere (kas erimelerine) karşı uygulanan, adale kasılıp gevşemelerini yapan cihazlarla başlanır. Aynı zamanda fizyoterapistlerde elle yapılan uygulamalara başlar ki rehabilitasyonun önemi buradadır...
 Bazı hastalar kolları belli pozisyondayken ağrılarının azaldığını söylerler. Vücut orada da üstüne düşeni yapmaktadır. Kendi sağlığı için en iyi olanı seçmektedir. Ben hastalarıma vücudun seçtiği pozisyonun doğru olduğunu söyler, zorlamamalarını öneririm.
NEDEN BOYUN KORSESÄ° KULLANMALI?
Boyun fıtığı hastalarında boyun korseleri kullanılır. Korseler boynun hareketlerini kısıtladığı içinaÄŸrılarda önemli ölçüde azalma olur. Boyun korselerini gece yatarken çıkarmak lazım. Onların yerine boynun çevresini saran boyun boÅŸluÄŸunu dolduran ortopedik yastıklar önerilir.Â
İLAÇLAR MİDEYE ZARAR VEREBİLİR
Tedavide ilaç kullanımı da çok önemlidir. Tedavide ilaç dozunu ne kadar kısıtlı tutarsanız hastaya da zarar vermemiÅŸ olursunuz. Çünkü içinde kortizon olmayan antienflamatuar (ödem çözücü) ilaçlar kesinlikle mide ve barsak sisteminde sorunlara neden olmaktadır.Â
Hastaların bu ilaçları alırken dikkat edecekleri en önemli husus midelerinde sorunların başlayıp başlamadığıdır. Eğer ilaç kullanan hastanın ağzından kahve telvesi gibi bir sıvı gelmişse veya büyük abdesti katran renginde ve çok pis kokulu olarak çıkıyorsa bu, hastada mide kanaması olduğunu gösterir. Bu hastaların hemen hekime müracat etmesi ve ilaçların tamamını kesmesi gerekir. Dolayısıyla bu ilaçların kesinlikle tok karnına alınmaları şarttır.
Tedavide oluÅŸacak komplikasyonlara haftaya devam edeceÄŸim.