Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları

Rehabilitasyon tıpta artık ciddi bir süreç olarak yerini almıştır. Burada hastanın yaşantısının, sosyal çevresinin,ekonomisinin ve ruhsal durumunun önemli etkileri vardır.
Sakatlanan hastaların günlük yaşama uyum sağlayabilmeleri için çok yönlü rehabilitasyon programları uygulamak gerekir. Ayrıca bu hastalarda mevcut sorunlara ilave olarak ciddi oranda psikolojik sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Bunun için rehabilitasyon programlarına alınan bir hastanın psikolojik açıdan çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmeyi psikolog veya psikiyatrist yapmalıdır. Ancak hasta ile uğraşan her sağlık personeli özellikle hekimler bir hastayı psikolojik olarak değerlendirmede asgari bilgi sahibi olmalıdırlar.

Psikolojik değerlendirme
Tıpta uzmanlaşmanın getirdiği büyük avantajların dışında dezavantajları da vardır. Hastalar uzmanlaşmanın getirdiği alışkanlıkla yalnızca yaşadıkları hastalık açısından değerlendirilmektedir. Hastanın bir psiko sosyal varlık olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir.

Hasta-hekim mi, 	insan-insan ilişkisi mi
Hekimin karşısına gelen hasta sadece ağrılarından ve bedensel yetersizliklerinden değil aynı zamanda  bu acıların ve eksikliğin getirdiği ruhsal ve sosyal sorunlardan da şikâyetçidir.
Kişinin sosyal ve psikolojik sorunları düzeltilmeden tam bir tedaviden söz edilemez. Bir hastanın psikolojik dünyasını anlamak için çok çeşitli araçlar vardır. Bu araçlar içinde en önemlisi hekim ve hastanın yüz yüze klinik görüşmesidir.
Hasta ile yapılan ilk görüşme hastanın o hekime karşı belki de ömür boyu devam edecek tutum ve davranışlarını belirleyecektir.  

Kısır döngü kırılmalı
Hasta-hekim ilişkisi deyince akla ilk gelen hekimin yalnızca hastadaki fiziki soruna yaklaşımı olmakta ve bu beklentiler çoğu zaman doğru çıkmaktadır. Bu kısır döngüyü kırmak gerekir. Ayrıca hastanın pozitif beklentilerine cevap vermenin ilk şartı ona şartların elverdiği ölçüde uzun zaman ayırmaktır. Ve dikkat edilmesi gereken en önemli husus; hasta - hekim ilişkisinden önce insan - insan ilişkisini kurabilmektir.
Hekimin karşısına gelen hasta sıklıkla korku duygusuna sahiptir. Bu çekinme ve korku duygusu hasta - hekim ilişkisini bloke eder. Bu çekingenliği ve korkuyu yatıştıran sıcak bir ilişki hasta - hekim arasındaki iletişimi artırır. Bu iletişimin artması hastanın sorunlarını daha açıkça ve rahatça tüm çıplaklığıyla anlatmasına neden olur. 

Hastaya ayrılan zaman
Hastaya ayrılan zaman, muayene süresinin daha verimli hale gelmesini sağlar.
Hastanın genel bir psikiyatrik değerlendirilmeye tabi tutulması psikiyatrist dışındaki hekimlerin de yapması gereken bir muayenedir.
- Hastanın genel görünümü ruhsal durumu ile ilgili ilk işarettir. Hastanın hekime karşı davranış ve tutumu tanımlanır. Hasta korku içinde, sinirli, öfkeli veya dalgın olabilir. Hastanın kişisel bakımına dikkat edip etmediği gözlenir. İstem dışı hareketleri var mı diye izlenir.
- Hastanın yer, zaman ve kişilerle ilgili algılaması sorgulanabilir. Bunlardan biri dahi bozuksa organik bir rahatsızlıktan şüphelenilir. Hastanın dikkati değerlendirilir. Depresyonda dikkat dağınıktır.
- Hafıza kontrolü yapılır, anlık yakın ve uzak hafızası araştırılır.
Kısa zaman önce söylenen bir sözü unutup unutmadığına bakılır. Hastada halüsinasyon veya illüzyonların olup olmadığı saptanır (garip şeyler görme ve garip sesler işitme gibi).
- Hastanın konuşma tarzına bakılır. Hastanın konuşması ileri derecede alçak sesli ve yavaş olabilir. Bu depresyon belirtisi olarak kabul edilir. Konuşmada konudan konuya atlayabilir.  Bu da psikiyatrik bir sorundur. Konuşma dağınık ve saçma olabilir.
- Hastanın duyguları dıştan veya içten gelen uyaranlara duygusal tepki verebilme yetisidir.
- Hastanın düşünce yapısı gözlenir. Bu da hasta ile görüşmenin bütününde değerlendirilmelidir.
- Hasta kendi sorunlarının farkında ise bu da iç görü sahibi olduğunu gösterir.

Haberin Devamı

Hasta-hekim mi, 	insan-insan ilişkisi mi