Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları

ENDÜSTRiYEL GIDALAR VE iNSAN SAĞLIĞI



Gıda endüstrisindeki teknolojik gelişmeler binlerce katkı maddesi içeren hazır besinlerin toplum tarafından daha hızlı tüketilmesine neden oluyor


Balık tutmayı çok seven biri olarak kültür ortamında yetiştirilen balıkların hem sağlıksız, hem de lezzetsiz olduğunu düşünüyorum. Bu konudaki araştırmaları da okuyunca bilim insanlarının aynı sonuca vardıklarını gördüm. Dünyada başta Çin (yüzde 75) olmak üzere Hindistan, Vietnam, Tayland, Japonya, Şili, Norveç ve ABD’de kültür balıkçılığı 1980’li yıllarda balıkçılığın yüzde 9’unu kapsarken, bu oran 2006’da yüzde 44’e yükselmiş.

Haberin Devamı

Balıktaki tehlike
Somon, dünyada en çok kültür balıkçılığı yapılan türlerden biri. Kültür somonlarında parazitlere ve bakteriyel enfeksiyonlara sık rastlanıyor. Kanadalı bilimadamlarının yaptıkları araştırmaya göre, 2015 yılında bu enfeksiyonlar nedeniyle doğal ortamdaki somonların yaşamı son bulacak. Dünyadaki su kaynaklarının ağır metallerle hızla kirletildiğini biliyoruz. Bu ağır metaller başta civa olmak üzere özellikle derin deniz ve kültür balıklarında birikiyor. Örneğin 1970’li yıllarda kullanımı yasaklanan zehirli bir maddeyi kültür balıklarında saptayabiliyoruz.
Kültür balıkçılığını tehdit eden diğer konulardan biri de balıklardaki viral enfeksiyonlar. Tıpkı insanlarda olduğu gibi balıklarda da virüs enfeksiyonları hızlı yayılıyor ve toplu balık ölümlerine neden oluyor. Yine kültür balıkçılığının en önemli sorunlarından biri balıkların tüketebileceğinden fazla yem kullanılması ve bu yemlerin ortamda balıklara dokunan zehirli maddelere dönüşmeleri. Ayrıca balık çiftliklerinde tankları temizlemek için yüksek dozda kullanılan kimyasallar ve antibiyotikler de balıklara, dolayısıyla onları tüketen insanlara zarar veriyor.

Düşük omega-3 değerleri
Suya karışan sanayi atıkları; bakır, çinko ve civa zehirlenmesine yol açıyor. Denizlerdeki kirlilik de biyoloji ve fizik kuralları gereği kıyı şeridinde yoğunlaşıyor. Kültür balıkçılığı da kıyı şeridinde yapıldığı için bu balıklar bu tür zehirlenmelerden daha çok etkileniyor.
Örneğin orkinos büyük olduğu için ağır metalleri daha fazla barındırıyor. Ayrıca kültür balıkları doğal ortamdakiler gibi aynı besin değerine sahip değil. Kültür somonu daha açık renkli olup doğal ortamdaki somona göre daha az omega-3 içeriyor.
Balık çiftliklerini savunan kişilerin ortak görüşleri, bu çiftliklerin doğal ortamdaki balıkların tüketimini azalttığı yönünde. Ancak çiftliklerdeki balıklar genelde orta ve büyük boy balıklar olup kendi ağırlıklarının beş katı küçük balık ve balık yemi tüketiyor. Çiftlikte yetiştirilecek orkinoslar doğal yaşamda avlanıyor ve de 6-7 ay boyunca çiftliklerde yağlanmaya bırakılıyor. Ama bir kilo ağırlığındaki orkinosun beslenmesi için 25 kiloya yakın küçük balık gereksinimi var. Kültür balıkçılığının en büyük tehlikelerinden biriyse genetiğiyle oynanmış balıkların üretimi. Bu balıkların doğal yaşam ortamına karışmasıyla tüm balık neslinin genetiği bozulma riskiyle karşı karşıya.
Sadece çocuklarımızın değil torunlarımızın çocuklarının da taze ve doğal ortamda avlanmış balık yiyebilmeleri için Kızılderililerin ünlü atasözünü hatırlamamız yeterli: “Biz dünyayı atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan borç aldık.”